¡ Zireael 様
Ulaş   Turkey
 
 
Welcome to my profile :HealthSD:











    

Currently Offline
Favorite Game
‏‏‏‏‏‏‏Welcome to my profile
CPU
AMD Ryzen 5 5600X 6-Core Processor 3.70 GHz

Graphics Card
ASUS TUF Gaming GeForce RTX 3080 Ti OC 12GB GDDR6X

Motherboard
ASUS TUF Gaming X570-PLUS Wi-Fi 4400MHz (OC) DDR4 AM4 ATX

Ram
Corsair Vengeance LPX 32GB (4x8) DDR4 3200MHz

Storage
Kingston NV1 1TB NVMe M.2 2280 SSD

Kingston NV1 500GB NVMe M.2 2280 SSD

Power Supply
ASUS ROG-STRIX 850G 80+ Gold 850W

Liquid Cooler
ASUS ROG-STRIX LC II 360 ARGB 360mm

Case
ASUS TUF Gaming GT501 RGB Tempered Glass Mid Tower Black

Operating System
Microsoft Windows 11 Pro

Monitor
ASUS TUF Gaming 27'' VG27AQZ WQHD 165Hz 1ms IPS

Mouse
Logitech G403 Hero

Keyboard
Logitech G213 Prodigy

Headset
Logitech G935
Review Showcase
2,084 Hours played
Tüm zamanların en iyi yapımı.
  
Başlamadan önce, bu incelemeyi olabildiğince kısa bir özet geçerek yazmak zorunda kaldım. Steam'in karakter limitinin oldukça az olmasından dolayı istediğim şeyleri anlatamayacak olmam beni gerçekten üzüyor.

Bazen bazı şeyleri tarif edebilmek için kelimeler, cümleler ve paragraflar maalesef yetersiz kalıyor. Onlardan bir tanesi ile karşı karşıyayım. Saatler, günler, aylar süren bu uzun yolculuk sonunda jeneriği baştan sona izlerken hiç olmadığı kadar duygu seline kapıldığımı fark ettim. Olabilecek bütün duyguları tek tek yaşadım. Bittiği zaman kendimi çok büyük bir boşlukta hissetmem gerekirken kendimi bu uzun yolculuğa tekrardan başlarken buldum. Sonra aynı şekilde tekrar ve tekrar. Bu durum bu şekilde devam etti. Hiçbir şekilde bırakamadım, her oturuşumda farklı şeyler yaşadım. Çıkmasından 7 yıl sonra bile hala yeni keşfedilen detayları var! İnanmıyorum böyle bir şeyin gerçek olduğuna, akıl alır gibi değil. Şu anki oynanış süremden iki kat daha fazla vakit geçirsem bile ilk kez karşılaşacağım detayların olacağını biliyorum. Hikaye, sunum, işleniş, olay örgüsü, karakterler, oynanış, açık dünya, yan görevler, grafikler, müzikler, genişleme paketleri ve tekrar oynanabilirlik bakımından The Witcher 3: Wild Hunt hala günümüzde çıkan rakiplerine taş çıkartmaya devam ediyor ve devam edecek! Toplamda 800'den fazla ödül almış olması sanırım her şeyi olabilecek en iyi şekilde özetler nitelikte.

The Witcher 3: Wild Hunt benim için bir oyun falan değil. "İşin sonunda alt tarafı bir oyun" anlayışından çıkılması gerektiğine inanıyorum, her şey bu kadar basit olmamalı. Benim için böylesine değerli bir yapımı "hayatın bir parçası" olarak değerlendirmek en doğrusu olacak. Bu inanılmaz deneyimin bende bıraktığı o mutluluğu; ne kadar kelimelere, cümlelere, paragraflara döksem de gene de bu incelemede açıklayabilmem imkansız. Buraya gerçekten çok fazla sayıda edebi cümle ekleyip zevkten dört köşe olmak isterdim fakat gerek yok, zaten 8.000 karakter limiti büyük bir sorunken bir de bu cümlelerle vakit kaybetmek hiç de iyi olmaz.

The Witcher serisine ilk kez başlayacak bir kişi için yapılabilecek en büyük hata, seriye hikayenin biteceği yerden başlamak olacaktır. Bu üçlemeye finalinden hiçbir şekilde girilmemesi gerek. Ek olarak seriyle ilk kez tanışacak birçok insan, okuması şart olmadığı için genellikle kitapları pas geçiyor. Ancak kitaplar, bu geniş evreni ve karakterleri yakından tanıyabilmek; ayrıca oyunların öncesindeki hikayeyi de öğrenebilmek için en iyi seçenek. Kitaplarla ilgili zaman zaman göndermeler yapılıyor fakat çok önemli bir noktayı kaçıracak kadar da sorun yaratmıyor. Seriye kitapları okumayarak başlangıç yapacak kişilerin, hakkında hiçbir şey bilmediği bu evrene kesinlikle The Witcher 3: Wild Hunt ile giriş yapmaması gerekiyor. Maalesef ilk oyun benim için ne kadar "katlanılamaz" derecede olsa da serinin dönüm noktası olduğunu da kabullenmek zorundayız, sonuç olarak ikinci oyunun temelini attı ve hikaye boyutunda da bir o kadar önemliydi. İkinci oyun da, oyun dünyasının zirvesine adını altın harflerle kazıyacak The Witcher 3: Wild Hunt'ın temelini attı ve kendisinden uzun süre söz ettirebilecek bir yapım olmayı başardı. Sonuç olarak, kesinlikle ama kesinlikle The Witcher 2: Assassin's of Kings'i pas geçmeyin.

Hikayemiz The Witcher 2: Assassins of Kings'in bittiği yerden altı ay sonra başlar. Geralt'ın hafızası yerine gelir. Hafızasını geri kazanan Geralt, kayıp aşkı Yennefer'ı aramaya başlar. Ardından Cirilla'yı geri getirmek için Nilfgaard İmparatoru Emhyr var Emreis'ten hayatının en büyük kontratını alır, ama bu görev hiç kolay olmayacaktır; çünkü Cirilla'nın peşinde Wild Hunt vardır ve başı beladadır. Tüm zamanların görülebilecek en iyi yazılmış ve uyarlanmış hikayelerinden birisine tanıklık ediyoruz. Sunum, işleniş, olay örgüsü, akıcılık ve bıraktığı merak duygusu bakımından tüm zamanların en kaliteli senaryolarından birisi. Anlatılmaz, yaşanır. Başka da bir şey eklememe gerek var mı? Üzerinde oldukça fazla düşünülmüş birbirinden etkileyici karakterleri, keyifli diyalogları, kaliteli ara sahneleriyle yüzlerce saatin nasıl geçtiğini anlayabilmek gerçekten imkansız.

Bayılıyorum şu oynanışa! Kontroller kesinlikle çok rahat ve akıcı. Kim ne derse desin, buraya başka herhangi bir görüşü konuşmaya gelmedim; savaş mekanikleri olabildiği kadar çeşitli, kendini tekrar etmiyor. Sadece Quen kullanıp vur-kaç taktiği dışında bir sürü farklı yöntemlerle savaşabilmek mümkün. Seçilen işaretler, bombalar, iksirler, yetenekler ve zırhlar; savaşlar üzerinde kilit bir rol oynuyor. NPC çeşitliliği çok fazla olduğu için izlenilmesi gereken taktikler savaşları da bir o kadar çeşitlendiriyor. Vuruş hissiyatı, bitirici animasyonlarla birlikte o kadar tatmin edici oluyor ki anlatamam. Rahat ve akıcı bir oynanış, kaliteli animasyonlar, kaliteli rol yapma öğeleri, inanılmaz büyük ve canlı bir açık dünya, birbirini tekrar etmeyen sayısız yan görev... Bu özelliklerden sadece birisine bile sahip olmak çok büyük bir başarıyken The Witcher 3: Wild Hunt hepsine birden sahip! Bu kadar net.

Böyle bir görsellik yok! Dokular, karakter modellemeleri, ışıklandırmalar, gölgelendirmeler, yansımalar, renk tonlamaları. Hepsi hakkında saatlerce konuşabilirim. İnanılmaz büyüklükteki canlı mı canlı, renkli mi renkli olan o açık dünyasına ne demeli peki? Roach'ın sırtında Toussaint topraklarındaki Beuclair Sarayı'na doğru yol alırken yaşadığım mutluluk ve şaşkınlık, başka hiçbir yapımda yaşamadığım bir duyguydu. Çoğu zaman göstergeleri kapatıp o inanılması güç müziklerle birlikte kendimi saatlerce açık dünyanın doğasına bırakıyorum desem abartmış olmam umarım. İnanılmaz derecede büyüleyici manzaralar karşısında donup kalmaktan başka yapılabilecek bir şey yok. Sayısız maceranın bizi beklediği bu derin açık dünyada bir tane yan görev yapmaya giderken beş tane daha yan görev yapmanın verdiği mutluluk çok değerli, başka bir örneği de yok. Hepsinin birbirinden bağımsız hikayesi olan bu yan görevler için söylenecek o kadar çok söz var ki, gerçekten boşuna konuşmuş olurum. Bu samimiyet bile insanı mutlu etmeye yeter!

Müzikler! Müzikler! Müzikler! Daha önce söylediğim gibi durum tam olarak bu, bazı şeyleri cümlelere dökebilmek imkansız. Müzikler için de gerçekten diyebilecek hiçbir şey yok. Tüm zamanların en iyi müziklerine sahip olan yapımlardan birisi olduğu için fazla söz söylemeye gerek duymuyorum. İnanılması zor güzellikteki müzikleriyle hikayeye olabilecek en vurucu şekilde tanıklık etmek her zaman gördüğümüz bir şey değil. Her bir müzik bana ayrı duygular yaşattı. Ana menüdeki Blood and Wine müziğini dinlemekten dolayı bir türlü çıkamadığım zamanlar oldu! Hunt or Be Hunted, Steel for Humans, Silver for Monsters, The Wolven Storm, You're... Immortal, Blood and Wine ve daha bahsetmediğim onlarca müzik... İnanılmaz!

Hearts of Stone ve Blood and Wine için de tamamen ayrı bir parantez açılması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Kimilerine göre The Witcher 3: Wild Hunt'ın kendisinden bile daha güzel olan bu iki paket, %100 olarak tamamlayıp sonrasında farklı seçimler ve farklı sonlar ile tekrardan bitirmek isteyenler için ek olarak onlarca saatlik bir deneyim daha sunuyor. Nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Şu zamana kadar üzerinde bu kadar düşünülmüş ve emek harcanmış genişleme paketleri başka hiçbir yapımda olmadı, olmayacak. Birbirinden güzel hikayelere, görevlere, karakterlere, müziklere sahip olan Hearts of Stone ve Blood and Wine incelemelerini detaylı olarak ayrı ayrı yapmayı planlıyorum.

Evet, karakter limitinden dolayı incelemenin sonuna gelmek zorundayım. Daha anlatmak istediğim o kadar fazla şey vardı ki... Böylesine özel ve benzeri görülmemiş bir deneyim için yapabileceğim en kısa özet bu şekilde oldu. Keşke hafızamı kaybedip her şeye tekrardan başlayabilsem. Böyle bir imkanım olsaydı gerçekten yapardım. Daha iyisi gelmeyecek.
Favorite Game
563
Hours played
57
Achievements
Artwork Showcase
Judy Álvarez
260 20 6
Review Showcase
40 Hours played
Efsaneler ölmez, sadece şekil değiştirir.
Belki de birçok insanın çocukluk aşkı olan Half-Life'ın yeniden yapımı ile karşı karşıyayız. GoldSource motorunu kullanan emektar Half-Life'ı alıp baştan sona güncel Source motoruna taşıyan Black Mesa, kaliteli bir yeniden yapım olmayı başardı. Crowbar Collective tarafından "sekiz yıl" gibi hafife alınmayacak bir sürede geliştirilen Black Mesa, 1998 yılındaki orijinal formunu oldukça iyi koruyor. Crowbar Collective için ufak bir parantez açacak olursak: Bu 30 kadar nüfusu bulunan bağımsız stüdyodaki insanlar tam anlamıyla bir Half-Life hayranı. 2004 yılında Half-Life 2 çıkış yaptıktan sonra gönüllü olarak Valve'ın yardımıyla sekiz yıllık yorucu bir maraton sonrasında Source motoru ile Black Mesa'yı ücretsiz olarak hayata geçirdiler. Bundan üç yıl sonra yapımcıların daha önce haberini vermediği yeni bir versiyonu getirildikten sonra Source motoru güncellendi; içerik ve grafikler tamamen yenilendi ve o versiyonu ücretli olarak satılmaya başlandı, Xen bölümünün de gelmesi Aralık 2019'a kadar gecikti. Sonuç olarak bu oyunu kendilerinin de söylediği gibi bir "hayran yapımı" olarak değerlendirmemiz daha doğru olacak.

Gordon Freeman, Amerika Birleşik Devletleri'nin New Mexico eyaletinde yer alan Black Mesa Araştırma Tesisi'nde bir bilim adamı olarak görev yapmaktadır. Freeman'ın da dahil olduğu bir deney sırasında bir şeylerin ters gitmesi sonucunda, başka bir boyuttan bir sürü yaratık dünyaya gelmiş ve hızla tesise yayılmaya başlamıştır. Çalışanların birçoğu bu yaratıklar tarafından öldürülürken diğerleri ise ordudan gelecek yardımı beklemektedir. Fakat yardıma gelen askeri güçlerin görevi tesisten canlı hiçbir şey çıkmamasını sağlamaktır. Freeman, askerler ve yaratıklarla savaşırken bir yandan da olayların arkasında ne olup bittiğini anlamaya çalışmaktadır. Black Mesa'nın hikayesi üzerinde herhangi bir değişiklik bulunmuyor, orijinal halindeki ile tamamen aynı şekilde ilerleyen bir hikayeye sahip olduğu için bu bölüm hakkına diyebileceklerim bu kadar.

Black Mesa, herhangi bir kesilen içeriğe sahip değil. Hatta üstüne, Half-Life'ın içeriğinin tamamen aynısı ile birlikte inanılmaz büyük bir Xen bölümüne daha sahip. Black Mesa'nın en başarılı özelliklerinden birisi kesinlikle kaliteli bir atmosfere sahip olması. Half-Life 2'nin mekaniklerini kullanan Black Mesa'nın orijinal oyundakine göre daha ağır bir oynanışı var ve bu durum atmosfere kesinlikle daha iyi girilmesini sağlıyor. Bu atmosferin kesinlikle Half-Life'tan daha üst bir seviyeye sahip olduğunu hiçbirimiz tartışamayız. Half-Life'ın üzerine yeni ortam müziklerinin eklenmiş olması da bu durumu destekliyor ve atmosfere en güzel şekilde girilmesini sağlıyor. Bölümlerin ilerleyiş biçimi tamamen aynı şekilde korunmuş olmasına rağmen her bölümde farklı geçiş yolları ve farklı mekanların dahil edilmiş olması daha uzun bir oynanış süresi sunuyor; bu sebeple ilk yarısındaki bölümleri tadını çıkarmak için ağırdan alarak bitirmeyi uygun gördüm ve sonuç olarak da Half-Life atmosferine tam anlamıyla girmiş bulundum. Her şeye rağmen atmosfer hakkında özellikle konuşulması gereken bir yer varsa orası da kesinlikle Xen bölümü.

Eskiden, oyun dünyasına yön veren Half-Life ile zamanını dolu dolu geçirmiş birisi olarak ilk çıkış yaptığı zaman Black Mesa beni gerçekten etkilemeyi başarmıştı. FPS türünün kökenine tekrardan geri dönecek olmak bile başlı başına bir heyecandı. Source motorunun kalitesi ile Black Mesa başarılı bir yeniden yapım olacağını bize net bir şekilde gösteriyordu. Yıllar geçtiken sonra Xen bölümüyle birlikte oyun tamamlanınca tekrardan bitirmek için başına oturdum ve ilk yarısında tekrardan aynı şekilde keyif aldım, fakat maalesef "ikinci yarısında" durum pek de öyle olmadı; Xen bölümü neden bu kadar gereksiz bir uzunluğa sahip hiçbirimiz anlayamadık sanırım. İki haftada bitirdiğimi söylersem çok abartmış olmam umarım. Black Mesa'nın ilerleyişini kesinlikle ikiye ayırmamız gerekiyor. Birinci kısım olması gereken bölüm, ikinci kısım da Xen bölümü. Çünkü iki kısmın da uzunluğu eşit. Crowbar Collective'in gerçekten Xen bölümü için farklı planları olduğuna sonunda ikna oldum. Benim bu bölümden beklediğim iki-üç saat sürmesiydi, ama maalesef "tam oyun süresinde" bir bölüm ile karşı karşıya kaldığımı fark ettim. Oyna oyna bitmiyor, oyna oyna bitmiyor. Ciddi söylüyorum, oyunun yarısı Xen bölümünde geçiyor ve hiç de iyi bir şekilde değil. Sürekli kendini tekrar eden saçma sapan bulmacalar ve platformlar bir yerden sonra insana gerçekten ilk yarısı bu kadar güzel olan bir oyun için "Lütfen bitsin artık kurtulmak istiyorum." lafını söyletmeyi başarıyor, işin en üzücü kısmı da tam olarak bu değil mi zaten? Xen bölümüne tamamen ayrı bir paragrafta yer vermek istiyorum ancak gerçekten öyle bir bölüm ki insan anlatamadan duramıyor. Bazen Xen bölümünün Black Mesa'ya tamamen aykırı olduğunu düşünüyorum ve bu konuda gerçekten şaka yapmıyorum.

Black Mesa, belirtmiş olduğum gibi Half-Life'a göre daha ağır bir oynanışa sahip. Bu durum, orijinal oyundaki istemsizce yapmış olduğumuz bazı saçma sapan hareketlerin de önüne geçiyor. Bazı animasyonların kalitesinin de artmış olması aynı şekilde daha keyifli ve oturaklı bir oynanış sunuyor. Half-Life 2'deki gibi etkileşime girebileceğimiz nesne sayısı oldukça fazla ve oynanışı yeteri kadar çeşitlendiriyor. Source motorunun en sevmediğim özelliklerinden birisi karakterin sürekli sağa-sola mıknatıs gibi takılıyor olması. Bu durum bir yerden sonra gerçekten can sıkıcı oluyor, merdiveni kullanırken yukarı-aşağı asansöre benzer bir mekanik devreye girdiği için karakterin sürekli merdivene yapışması kaçınılmaz bir durum. İnerken ayrı bir dert çıkarken ayrı bir dert, yerdeki bulunan objelere takılıp geçememek ne kadar ufak bir detay gibi görünse de aynı olay bütün oyun boyunca tekrarlandığı zaman anlık sinirlenmelere yol açabiliyor. Bu durum büyük bir sorun oluşturmadığı için üzerinde fazla da durmaya gerek yok zaten.

Black Mesa'nın en büyük problemi olan Xen bölümü için söylenecek çok fazla şey var. İlk yarısını bayılarak oynadığım Black Mesa bana ikinci yarısı olan Xen'de büyük eziyetler çektirmeyi başardı. Tesisteki bütün bölümleri büyük bir mutlulukla bitirdikten sonra daha önümde Xen bölümlerinin olduğunun farkındaydım, ama bu kısmı hiçbir zaman aşılması gereken bir engel olarak göreceğimi de tahmin edememiştim. Xen'e ilk ayak bastığımda gördüğüm manzara beni hipnoz etmeye yetecek kadar büyüleyiciydi. Işıklandırmalar ve renk tonlamaları, tamamen farklı bir gezegende olduğumu harika bir şekilde anlatıyordu. Ortam müziklerinin de etkisiyle daha da zenginleşen bu dünya, kesinlikle iyi tasarlanmıştı ve bunda herhangi bir şüphe yoktu. Görselliğin ve atmosferin tavan yaptığı Xen, maalesef göründüğü kadar da toz pembe değil. Bu kadar kaliteli ve canlı bir dünya belli bir süre sonra insanın bir numaralı kabusu oluyor. Sürekli kendini tekrar eden sayısız bulmaca ve platform mekaniklerinin bir yerden sonra baygınlık geçirmem için yeterli bir sebep olduğuna inanıyorum. Bildiğin insanla alay eder gibi haritanın her yerine eklenen saçma sapan fiş bulmacaları, kutu bulmacaları ve hatta platform bulmacaları kesinlikle ağızda iyi bir tat bırakmıyor. Her şeye rağmen Nihilanth savaşını güzel ve coşkulu buldum. Crowbar Collective "Xen bölümlerinin süresini nasıl daha da uzatabiliriz?" diye sayısız düşünceye girerek maalesef başarılı olmuş. Xen, hiç de iyi anılar ile aklımda kalan bir yer olmayacak, büyük konuşmak istemiyorum ama benim Xen ile işim bitti. Günün birinde tekrardan başlarsam kesinlikle ama kesinlikle Xen'den uzak duracağımı biliyorum.

Hiçbir şekilde aceleye getirilmeyen ve özenle hazırlanmış olan Black Mesa saygımı bir kez daha sonuna kadar kazandı. O kadar eleştirmiş olmama rağmen gene de Xen bölümleri için harcanan emeği görmemek mümkün değil. Sonuç olarak Black Mesa, orijinaline göre sınırlı ama önemli değişikliklere uğrayan bir hayran yapımı olmasına rağmen kalitesini bizlere tekrardan sunmayı başardı.
Featured Artwork Showcase
Triss Merigold of Maribor
336 158 29
Featured Artwork Showcase
Mia Winters
255 26 5
Favorite Guide
Created by - ¡ Zireael 様
Bu rehberde, The Witcher 3: Wild Hunt'ın konsol komutlarına ve konsolun nasıl aktif edileceğine yer verilmiştir.
Artwork Showcase
Lara Croft
59 3 5
Recent Activity
49 hrs on record
last played on May 18
176 hrs on record
last played on May 17
133 hrs on record
last played on May 13
Tool 4 hours ago 
⣿⢟⣽⣿⣿⣿⣿⣫⡾⣵⣿⣿⣿⠃⠄⠄⠘⢿⣿⣾⣿⣿⣿⢿⣿
⢫⣿⣿⣿⣿⡿⣳⣿⣱⣿⣿⣿⡋⠄⠄⠄⠄⠄⠛⠛⠋⠁⠄⠄⣿
⣿⣿⣿⣿⡿⣹⡿⣃⣿⣿⣿⢳⠁⠄⠄⠄⢀⣀⠄⠄⠄⠄⠄⢀⣿
⡿⣿⣿⣿⢡⣫⣾⢸⢿⣿⡟⣿⣶⡶⢰⣿⣿⣿⢷⠄⠄⠄⠄⢼⣿
⣽⣿⣿⠃⣲⣿⣿⣸⣷⡻⡇⣿⣿⢇⣿⣿⣿⣏⣎⣸⣦⣠⡞⣾⢧
⣿⣿⡏⣼⣿⣿⡏⠙⣿⣿⣤⡿⣿⢸⣿⣿⢟⡞⣰⣿⣿⡟⣹⢯⣿
⣿⣿⣸⣿⣿⣿⣿⣦⡈⠻⣿⣿⣮⣿⣿⣯⣏⣼⣿⠿⠏⣰⡅⢸⣿
⣿⣇⣿⣿⡿⠛⠛⠛⠛⠄⣘⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣶⣿⠿⠛⢾⡇⢸⣿
⣿⢻⣿⣿⣷⣶⣾⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⡋⠉⣠⣴⣾⣿⡇⣸⣿
⣿⢸⢻⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣄⠘⢿⣿⠏⠄⣿⣿
⣿⠸⣿⣿⣿⣿⣿⣿⠿⠿⢿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣦⣼⠃⠄⢰⣿⣿
⣿⡄⠙⢿⣿⣿⡿⠁⠄⠄⠄⠄⠉⣿⣿⣿⣿⣿⣿⡏⠄⢀⣾⣿⢯
⣿⡇⠄⠄⠙⢿⣀⠄⠄⠄⠄⠄⣰⣿⣿⣿⣿⣿⠟⠄⠄⣼⡿⢫⣿
schacky 7 hours ago 
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⣠⣤⣀⣀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⡇⠀⠀⠀⠉⠳⣤⡀
⠀⠀⣀⣀⣀⣀⣀⣀⣇⣀⣀⣀⡀⠀⠈⢻⣦
⠀⢸⠀⠀⠉⠉⠏⠉⠁⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠹⣷
⠀⢸⠀⠀⢠⠈⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⣿
⠀⠀⡇⠀⡆⠀⠀⠀⠀⠀⠀⣴⠖⠄⡀⠀⠀⠀⠀⣿
⠀⠀⠀⢶⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠰⠀⢰⠖⠀⠀⠀⠀⠀⡿
⠀⠀⠀⠘⠀⠾⠛⠓⡄⢀⡀⠉⠀⠀⠀⠀⠀⠀⢸⠁
⠀⠀⠀⠀⠱⡁⣀⠟⠁⠛⣣⡤⠀⠀⠀⢀⡴⠊
⠀⠀⠀⠀⠀⠈⢦⡀⠀⠀⠉⠀⠀⠀⢰⠋
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠉⠉⡩⠗⠀⠀⠀⢸
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⣠⠎⠀⠀⠀⠀⠀⣼
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⣼⠋⠀⠀⠀⠀⠀⣠⠃
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⡏⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠟
⠀⠲⣤⡀⠀⢸⠀⠀⢸⠀⠀⠀⢸
⠀⠀⠈⠻⣿⡎⠀⠀⡼⠀⢸⠀⠸⡀
⠀⠀⠀⠀⠀⠈⠒⠤⢧⣀⡸⠤⠤⠃💗-ˏˋ 𝙃𝙖𝙫𝙚 𝘼 𝙒𝙤𝙣𝙙𝙚𝙧𝙛𝙪𝙡 𝘿𝙖𝙮 ˎˊ-💗
!melmerel 17 hours ago 
💚
-ˏˋ Kazahanao ˎˊ- 💗 May 19 @ 7:59am 
⠀⢰⠉⠉⠒⠲⢄⠀⢿⣿⣿⠿⠿⣿⣿⡿⠀⡠⠖⠒⠉⢱
⠀⢸⠀⣿⣷⣦⠀⠉⠉⠁⠀⠀⠀ ⠀⠀⠈⠉⠁⣴⣾⣿⠀⡇
⠀⢸⠀⢿⡿⠋⢀⠤⠄⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠠⠤⡀⠙⣿⡿⠀⡇
⠀⠸⡇⠈⠀⠀⠁⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠈⠀⠁⠀⢸⣇
⢠⠏⠀⠀⠀⠐⢤⣠⣤⡀⠀⠀⠀⠀⢀⣤⣄⡤⠂⠀⠀⠀⢹⡄
⠈⣧⠀⠤⣀⠀⢿⣿⣿⡇⠀⠀⠀⠀⢿⣿⣿⡇⣀ ⠤⠀⢀⡟
⠀⠈⢳⠩⠭⠀⠀⠉⠉⠀⠀⠺⠗⠀⠀⠉⠉⠀⠭⠍⣠⠎
⠀⠀⠀⠘⠷⣄⣀⡀⠀⠀⠑⠊⠑⠊⠀⠀⢀⣀⡤⠞⠁⢾⣧⣼ ⡷
⠀⠀⠀⠀⠀⡔⠉⠙⠛⠛⠻⠿⠿⠟⠛⠛⠉⠉⢢⠀⠀⠀⠙⠋
⠀⠀⠀⠀⠀⠈⠒⠒⡏⠀⠁⠈⠁⠈⠀⠹⡒⠒⠉The person who reads this,
i wish you a calm succefful and healthy life forever 💗
!melmerel May 19 @ 2:14am 
💚
smoke | sinlyxe.cc May 18 @ 12:51pm 
sup with ya boss