Chaire Mistios,

Uplay'e göre 127, Steam'e göre 150 saatte ana oyunu bitirdim. Öncelikle oyun halefinin her şeyi ile daha gelişmişi olmuş. Origin ile seriye atılan reboot, Odyssey ile geliştirilerek devam ettirilmiş.

Serinin önceki oyunlarından aşina olduğumuz dönem "ünlüleri" bu oyunda da yerini korumuş. Bu tarihi kişiler arasında Herodot, Sokrates, Hipokrat, Perikles hatta Pisagor yer alıyor.
Özellikle Sokrates'in ne pis muhabbetinin olduğunu söylemeden geçmeyeceğim. Kafa sevicilerden.

Origin ile combat değişikliği yapılan giriş bu oyunda iyice Aksiyon RPG evrilmiş. Özellikle Savaşçı kısmında combat oldukça doyurucu olmuş. Oynadığınız zorluk seviyesine göre dinamikleşip sabitleşen seviye sistemi oyunu zorlaştırıp zevkli hâle getirmiş.

Çoğu kişinin hidden blade'in olmamasını eksiklik görüyorken ben yerine konulan kırık mızrağın hikâye'ye yedirilmesini gayet beğendim. Aynı şekilde bize eşlik eden kuşumuzun da.

Oyunun hiç mi eksikleri yok derseniz, onlar da bol diyebilirim. Öncelikle oyun AC Lore'undan oldukça uzaklaşmış. Origin'e göre daha fazla işlenmesine rağmen yine de az geldi bana. Isu konusunu ne zaman ayrıntılı işleyecekler merak ediyorum. Özellikle de Layla karakteri oldukça silik geldi. Desmond'dan sonrasında bir türlü oturtamadılar bu durumu. Maille, notla hikaye öğrenir olduk.

Antik Yunan olur da Mitoloji olmaz mı. Olur ama bu kadar az olmaz. Beklentim en azından ana oyun az düşük kaldı. Keşke biraz daha kapsamlı olsalardı. Umarım Expansionlarda daha fazla olur.

Son sözlerimi de Animus'un yamasını kullanmayı düşünenlere gelsin. Yama kalitesi iş görür vaziyette. Fakat uzun sürede çevirilmesi, yamada görev alanların fazlalığı kalitesini de etkilemiş. Belli bir tutarlılık yok. Bazı yerlerde özel isimler çevrilmişken, 1-2 sahne sonrasında orijinal hali ile de karşılaşabiliyorsunuz.

Bazen ikili konuşma karşımızdaki kişi kendileri hakkında değilde benim hakkımda konuşuyorlarmış şeklinde çevrilmiş.

Son olarak bu tarz örneklerden beni güldüren bir tanesini vereyim.
Şimdi bildiğiniz gibi İngilizce'de Place kelimesi var. Mekân, yer, basamak gibi anlamlara geliyor. Birde tabii fiil olarak kullandığımız yerleştirmek, koymak var. Taşıdığımız bir kişiyi atımıza koymak için "Place" ibaresi çıkıyor. Arkadaşlarımız bunu Mekân olarak çevirmişler. 4-5 adet bu tarz taşıma görevi olduğu için 100 saatlik oynanış da çok fark etmiyor.

Ayrıca oyunun da dosya yapısını bilmediğim için çevirisine bir şey diyemeyeceğim. Çeviri yükü fazla olduğu için bir yere kadar kabul edilebilir bir durum bu. Fakat dediğim gibi belirli bir kalitesi yok. Bu yüzden bu kadar uzun süre test yapılan bir oyunda bu tür hatalar pek olmamalı diye düşünüyorum.

Neyse fazla uzatmayayım. Sırada iki DLC var. Malaka der kaçarım. Chaire


Öncelikle bu Expansion paketi neden sevilmemiş pek anlamadım. Benim olumsuz diyebileceğim tek nokta Ana oyunun haritasında geçmesi. O yüzden çoğu yerlerden 2-3 kez geçtim tekrardan.

Giriş bölümü merak uyandırıcı olmuş. Persliler pek Persli gibi gelmedi, yine de hikayeye gizem konusu olarak güzel işlenmişler. Egzotik Daryus amcamız bildiğin Antik çağlardaki Altair nidalarıyla hareket ediyor, sağlam bir karakter olmuş. Oğlu ise sünepe olmasına rağmen hikayeye güzel bir yan karakter olmuş.

İkinci bölümü ise pek beğenmedim derken sonları ile şok etti.
Yunanistan'ın yarısını elden geçiren Kassandra yuva kurup çocuk falan yaptı. En azından benim karakter.


Üçüncü ve son bölüm biraz ağır tempoda ilerledi, ikinci bölümün sonuna göre daha hareketli geçmesini beklerdim. Genel olarak onu da beğendim. Sonunda Origins'e bağlanması ise AC Lore'u açısından doyurucu olmuş. Özellikle Origins'i beğenmiş birisi olarak bağlantıda vaaaay be dedim.

Son sözlerimi yine Türkçe yaması için yapayım. Ana oyunun çevirisindeki genel kalite maalesef bu Expansion da yoktu. Sen/Siz ayrımlarının dahi yapılmadığı, çeviri yaparken oyun kodlarını da bozma gibi hatalar vardı. Anlatım bozuklukları ve cümlelerden bahsetmiyorum.

Atlantis Expansion'u bayağı uzun soluklu olacak gibi. 30-40 dakikada daha birinci bölüme(Atlantis'e) geldim diyebilirim. Elysium bölümünün tasarımı güzel olmuş, yeni haritaya geçmek temiz hava almak gibi oldu. Chaire


Chaire Malakas ,

Vee sonunda Atlanis ek paketini de bitirdim.

Uplay'e göre 163, Steam'e göre 193 saat oynamışım. Kontrol ettiğimde sadece The Lost Tales of Greece'in başarımları kalmış. Normalde Türkçe yamasını bekleyecektim onlar için ama soğumadan bitirip oyunu sileceğim. Fazlaca uzun bir macera oldu.

Daha önceki mesajlarımda bahsettiğim gibi Odyssey de Origins'in ek paket politikasını izlemiş. İlk ek paket daha kısa ve AC Lore'una yakın, ikinci ek paket ise daha büyük ve Mitoloji ağırlıklı. Ve bu kez ISU'ları da bol bol görüyoruz. Özellikle Mitoloji ile harmanlamaları hoşuma gitti.

Ek pakete başladığımızda yine Yunanistan'da görevlere gidince ilk ek pakette yaşadığım hayal kırıklığını yaşadım biraz. Sonra dedim herhalde beklediğimden daha büyük bir paket bu, o yüzden girişini bile bu kadar uzun tutuyorlar. Dediğim gibi de oldu. 3 ayrı bölüm ve 3 ayrı harita olarak tasarlanmış paket. İlk bölüm Cennet ve Bahçesi diyebileceğimiz, ikinci Cehennem yani Yer Altı Dünyası ve üçüncüsü efsanevi Atlantis. Her bölümün renk paleti ve görsel yapısı farklı olduğu için insan hayran kalıyor bazı yerlerde. Sonra bol bol ISU'lar da ne yapmış beee dedim.

İlerledikçe eski dostlarımızı görüyoruz, o yüzden hoş sürprizler oldu. Tartaros yani Yer Altı dünyası bölümü tam bir nostalji havasında geçiyor. Bazı eski hesapların da kapanması güzel oldu.

Atlantis için ise ayrı bir satır açayım. Öncelikle görsel yapısı ne kadar hoş olsa da Yapı Teknik mezunu birisi olarak binaların asimetrik yapıları, harita tasarımın da bir o kadar asimetrik yapılması rahatsız etti. Bildiğin çarpık kentleşme var.Şaka bir yana bir yerden bir yere gitmesi bir AC oyununda ilk kez bu kadar zor oldu. Ki küçük bir harita birde. Şaşırdım buna.

Atlantis nüfusu ISU ve İnsanlar olarak ayrılmış, ben burada biraz Fantastik Edebiyat'dan Elf esintileri hissettim. Maşallah boyları da var ISU'ların, böyle burnu ♥♥♥ şekilde konuşmaları falan bildiğin ELF.
Bunların dışında Layla Hassan'ın hikayesinin bitmesini isterdim fakat yeni bir üçleme olarak planlandığı için Valhalla'ya kaldı büyük ihtimal.

Son olarak Türkçe yamasından da bahsedeyim. Kalite olarak ana oyun ve ilk hikaye paketinden daha iyi olmuş. Özellikle Legacy of the First Blade'in çevirisi o kadar vasat gelmişti ki, başka ekip tarafından yapılmış gibiydi.(Belkide )Atlantis çevirisi ise gayet kaliteli olmuş.

Chaire


The Lost Tales of Greece görevlerini de tamamlayarak Odyssey maceram %100 bitmiş oldu. Gönül rahatlığı ile artık oyunu silebilirim.

Lost Tales görevleri oldukça eğlenceli olmuş. Özellikle "fake" Eagle Bearer görevi beni benden aldı. Cenabetlik abidesi.

Bir diğer önemli kısım da hemen hemen hepsinde Romance seçenekleri vardı fakat First Blade kırgınlığından sonra nefsimi korumaya devam ettim. Yoksa Ana oyunda Yunanistan'ın yarısını elden geçirmiştim.

Son sözlerimi şimdiye kadar müzikleri hakkında hiç yorum yapmadığımı farkettim, onlar hakkında olsun.
Özellikle Ege yöresine özgü olan telli çalgıların bol bol kullanıldığı parçalar yapılmış. Serinin gediklisi olarak Ezio's Family burada da yer almış. Adamlar ne ekmeğini yedi yahu.
Valhalla'da Ezio's Family'un yaratıcısı Jesper Kyd da olacağı için Ezio's Family'un da yer alacağı kesin gibi. Güzel parça gerçekten de. Origins edisyonu da harikadır.

https://www.youtube.com/watch?v=DYTQlmqH05g

https://www.youtube.com/watch?v=eA0nbtxfeq4