Kiyo
Bora   Tekirdag, Turkey
 
 
Screenshot Showcase
A Plague Tale: Innocence
11
Review Showcase
Küçük büyük demeden her türlü oyunu incelediğim küratörüme beklerim: https://store.steampowered.com/curator/42044755/

https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2828999398

BİR VEBA MASALI

A Plague Tale isminden anlaşılacağı üzere bizlere bir veba masalını aktarıyor. 14. yüzyılın ortalarında karşımıza çıkan, nüfusun yarısını yok eden ve etkileri her bakımdan yüzyıllar boyunca hissedilen kara vebanın tam olarak ortaya çıktığı dönemdeyiz. Yıl 1348, Fransa ve İngiltere bizlerin yüzyıl savaşları olarak bildiği uzun soluklu mücadelenin ortasında. Hikayemiz ise soylu De Rune ailesinin çocukları olan Amicia De Rune ve Hugo De Rune etrafında dallanıp budaklanıyor.

Kara vebanın getirisi olan felaketlerden uzak ve izole bir yaşam süren De Rune ailesinin çok daha farklı sorunları vardır. Ailemizin küçük üyesi Hugo gizemli bir hastalığa sahiptir ve simya yetenekleriyle kendisini tedavi etmeye çalışan annemiz Beatrice harici evin dışını göremez, neredeyse hiç kimseyle iletişime geçirilmez. Babamız ise siyasi ve bürokratik işlerinden dolayı yeterli vakti bulamadığından ailesine, özellikle ana karakterimiz Amicia’ya uzak kalır. İşte tam olarak böyle bir çevrede De Rune ailesinin minik ferdi Hugo bilinmeyen hastalığı sebebiyle Engizisyon tarafından alınmak ister. Ailemiz ve malikanedeki herkes bir güzel engizisyonun kılıcından geçirilir ve farkına varamadan pek tanıma şansı bulamadığımız kardeşimiz Hugo ile o uzun soluklu ve dramatik maceramız başlar.

Yolculuk demişken A Plague Tale Innocence’yi o bildiğimiz yolculuk hikayelerinden biri sanmayın. Tahmin edeceğiniz üzere büyük küçüğü, abla kardeşi koruyor ancak ikisi de yaşananlardan bihaber diyebiliriz. Arada geçen diyaloglar ve iki tarafında çoğu zaman ağzından çıkan “bilmiyorum, hiç bir fikrim yok” lafları aslında ikisinin birbirinden pek bir farkı olmadığını gözler önüne seriyor. Çoğu zaman Hugo ve Amicia arasında geçen diyaloglar ise The Last of Us, Uncharted ve türevi yapımların kalitesinde. Yolculuk boyunca muhabbeti dinlemek epey zevkli. Sıkmıyor, deneyimi çok daha iyi bir hale getiriyor.

Yukarıda aileyle olan bağların ne durumda olduğundan bahsetmiştim. Bu durum diyaloglara ve karşıtlıklara da sebep olmuş. Hugo biraz daha ana kuzusu, ebeveyninin dibinde ve gözetiminde büyürken Amicia ise ailesinin sıcaklığını ve yakınlığını yeteri kadar görememiş. Hugo, anneleri Beatrice’dan bahsederken ablasındaki o boşluğu görüyoruz.

SAVAŞTA MASUMLAR ÖLÜR

Hikaye içerisinde engizisyondan kaçışımızın ele alındığından bahsetmiştim. Böyle bir macerada ise çoğumuz elimizde kılıcıdır kalkanıdır düzgün birkaç alet bekler fakat öyle dişe dokunur bir silahımız dahi yok. Çantamızda yalnızca bir sapan ve çoğunlukla mühimmat olarak kullanılmak üzere duran kimyasal maddeler var. Yine de siz benim böyle hafife aldığıma bakmayın, yer yer çok güçlü etkileri de bulunuyor. Hatta eğer düşman tiplerinden en basit ve en yaygın olan zırhsız birliklere karşı bir mücadele içerisindeyseniz rahatlıkla sapanınız düşmanlarınızı teker teker yere yığabiliyor. Siz onlardan değil onlar sizden korksun!

Veba dedik, salgın dedik fark etmişsinizdir ama tek düşmanımız elbette engizisyon değil. Böyle bir ortamda insanlardan ziyade fareler çokça karşımıza çıkıyor. Öyle birkaç taneyle de sınırlı değiller, yüzlercesi hatta ve hatta binlercesi akın akın bizden bir parça et koparmak için yanıp tutuştuğundan engizisyon yanında bir diğer düşman grubumuz olup çıkıyorlar. Sayıca bol olan fareler çoğu yerde çözdüğümüz bulmacalara, yeteneklerimize ve oynanışın en heyecanlı kısımlarını oluşturmuş olan kaçış sahnelerine dahil olmuşlar.

Kimyasallar ise bir nevi yetenek yerine geçiyor. Hikayede ilerledikçe açılıyorlar ve oynanışın çok büyük oranda şekillenmesine sebep oluyorlar. Bu noktada çok iyi bir iş çıkartıldığını içtenlikle söyleyebilirim. Özellikle yapımcının tüm yetenekleri bir anda üstümüze atıp kenara çekilmek yerine her bir mekaniğin doyuruculuğa ulaşmasını beklemesi ve tatmin hissinin bittiği noktada yeni bir özellikle karşınıza çıkıvermesi oynanışı tatlandırmış. Sayıca yetenekler beklediğimden fazlaydı. En fazla 3 tane beklerken 6 hatta 7 tane yeteneği istediğim gibi kullanmak epey bolluk oldu. Ayrıca Luminosa yeteneği ile fareleri yok eden güçlü bir ışık kaynağı oluşturmaktan tutun Odoris ile fareleri belirli bir noktaya yönlendirme falan derken içimde yapmayı istediğim her türlü fantaziyi gerçekleştirdim. Düşmanlarımı istediğim yetenekle etkisiz hale getirmek epey zevkliydi.

Ayrıca bu konuda pek anlamı olmayan fakat gözüme çarptığı için söylemek istediğim şey isimler. Yetenekleri ve birçok ismi pek çok dilden almışlar. Gördüğüm kadarıyla İtalyanca, Latince, İngilizce ve Fransızca olmak üzere 4 farklı dilden isimler var.

BİR SUİKASTÇİ MİSALİ

Bir Agent 47 değiliz ancak bölüm dizaynları ve genel manada oyunun yapısı bize gizlilik üzerinden gitmemizi tavsiye ediyor. Tabi isterseniz vurduğunuzu indirecek şekilde, agresif stilde oynamayı tercih edebilirsiniz ancak bu durumda craft sisteminde yükseltme yapmak için kullanacağınız eşyalar daha çok yeteneklerinizin kullanımına gideceğinden ekipman anlamında gelişememiş bir Amicia ile yolculuğunuzu sürdürürsünüz. Peki ekipman tarafında gelişememiş bir karakter fark yaratıyor mu diye soracak olursanız, aslında yaratmıyor gibi.

Bu arada gizlilikle gidemem, edemem, yapamam gibi bir düşünce hiç bir zaman olmasın. Gerek yapay zekanın basitliğinden gerekse de bölüm dizaynlarının bir suikastçıyı kontrol edecekmişçesine hazırlanmasından mütevellit alnınızdan iki damla ter atmadan bölümleri tereyağından kıl çeker gibi geçiyorsunuz. Başarısız olduğumuz durumda panik yapmaya hiç gerek yok. Düşmanlardan kaçınırken yavaş yavaş kafalarına taşları indirin, tepkisiz ve zayıflar ne de olsa.

Craft sisteminde (başlangıç için konuşuyorum) eşyaların yükseltmesi ise genellikle her bölümde en azından bir kere karşımıza çıkan ve çevreyi keşfederken beliriveren atölyeler aracılığıyla gerçekleşiyor. Başlangıç için tüm geliştirmeleri yalnızca bu noktada yapabiliyorken saatler geçtikçe ve yine belirli geliştirmelerle bu masaları kullanmak zorunda kalmıyoruz. İçeriği ise sapanımızın kapasitesini, gücünü ve birkaç tane daha değişikliği içeren basit güçlendirmeden ibaret, benden söylemesi fazla bir şey beklemeyin. Tabi lineer (düz, doğrudan, sapmayan) ilerleyen oyunumuzun sonlarına doğru öğrendiğimiz yetenekler için birkaç sürpriz de mevcut. Onlar da bildiğimiz gibi, ilginç bir yanı yok.

FOTOĞRAF MODU

Fotoğraf modu, her ne kadar detaylı ayarlara sahip olmasa da, A Plague Tale deneyimine hamburgerin yanındaki patates gibi mükemmel bir katkı sağlamış. Orta çağın o zaman zaman kasvetli zaman zaman renkli havası iyi bir biçimde resmedilmişken fotoğraf modu olmasaymış, hazımsızlık duygusunu sizlerde benim gibi dibine kadar hissederdiniz. Ancak belirtmekte yarar var; ayarlar pek detaylı değil, renk paletini ve karakterlerin görünür olup olmayacağını dahi seçemiyoruz lakin dediğim gibi hiç yoktan iyidir. Şu haliyle bile uzun saatler Fransa’nın zaman zaman güzel zaman zaman kasvetli atmosferini çekmekle meşgul oldum.

İncelemenin tamamına ulaşmak için buraya[yabgunizampasha.com] tıklayabilirsiniz.
Review Showcase
19.6 Hours played
Küçük büyük demeden her türlü oyunu incelediğim küratörüme beklerim

Metro, Metal Slug ve Kingdom bir arada

Until We Die -türe uzun zamandır uzak kalmış olan benim için- tadı damağımda kalan bir zevkti. Gerek Metro, Metal Slug ve Kingdom gibi yapımlardan esintiler barındırması, bunun yanında Pixeye Games’in özgün fikirleri ve ilgi çeken dokunuşları türü içerisinde kopya olarak nitelendirmemi değil kaliteli ve iyi bir yapım olduğunu dile getirmemin temel sebebiydi. Hatta Kingdom serisinde UWD’de olduğu kadar eğlenebilmiş değildim. Türün diğer oyunlarında tekrar tekrar oyunu deneyimlemek, yeni stratejiler geliştirerek bir sonraki oynayışta bitirmeyi hayal etmek beni cezbedemiyordu. Oysa Until We Die bunu o kadar kaliteli bir biçimde yapıyor ki; su gibi akıp giden zamanı fark edemedim.

Until We Die strateji ve kaynak yönetiminin metroidvania ile bolca harmanlanmış halini bizlere sunuyor. Issız ve karanlık metro hattında, bir elin parmaklarını geçmeyecek yoldaşlarımız ile maceramız başlıyor. Öncelikli amacımız metroyu her geçen gün daha da güçlenen yaratıklara karşı 28 gün kadar savunmak. Tabi başlangıçta emrimizdeki bir avuç insanla veya duvarları bile olmayan yerleşim alanımızla bunu gerçekleştirmemiz hayalperestlik.

Orak ve Çekiç

Kaynak yönetimi ise tam olarak bu sıralarda oyunun içerisine nüfüz etmeye başlıyor. Bir duvar inşa edeceğinizde, yeteri kadar parçam var mı? Drezin geldiğinde, tekrar göndermek için yeterli sayıda mantar kaldı mı? gibi soruları soruyorsunuz çoğu zaman kendinize. Stratejinizi adım adım planlamanız ve elinizdekileri önceliklerinizi belirleyerek kullanmanız gerekiyor. Kaynaklardan ziyade çoğu zaman yeterli sayıda askerinizin olmaması da canınızı sıkan bir diğer durum. Neyse oraya geliriz birazdan…

Şimdi nedir bu kaynaklar, ne kadar önemlidir sorularını yanıtlamaya geçeyim yavaştan. Until We Die oyunun can damarı olarak nitelendirilen 3 kaynağı (parçalar, mantarlar, araştırma şişeleri) bizlere sunuyor ve oyundaki hemen hemen her türlü geliştirmeyi bu kaynaklar üzerinden yapıyoruz. Kampımızda inşa edilecek bir binadan tutun duvarları yaratıkların diş geçiremeyeceği bir üst seviyeye getirirken bile parçalara ihtiyacımız oluyor. Mantarlar ise daha çok aramıza yeni insanlar katmak veya ekipleri keşfe göndermek için kullandığımız materyal. Bunun yanında araştırmalar yaparak çok daha büyük ve gözle görülür adımlar atmamızı sağlayacak mavi cam şişeler ise diğer kaynaklardan daha nadir bulunuyor.

Kaynak kontrolü demişken oyunun başında seçtiğimiz karakterlerden de bahsedelim. Bugün itibariyle yalnızca iki farklı karakter bulunuyor. Fakat öyle aman aman büyük bir beklentiye girmeyin, aralarında gözle görülebilecek farklar pek yok. Anna mantar topladıkça dayanıklılığını yenileyebiliyor ve zaman kaybını çok daha minimal düzeylere indirebiliyor. Ayrıca tek atımlık ve büyük ölçekli hasar veren bir pompalı tüfeği de var. Ivan ise Anna’ya göre biraz daha hantal ve yaşlı kurt. Kurşunları daha güçlü, bir nevi sürü katili. Dur durak bilmeden ateş edebildiğiniz otomatik bir tüfeğe sahip. (Yapımcılar oyuna güncelleme getirmeye tekrardan başlarsa alev silahına sahip bir karakterin de yolda olabileceğini belirtelim.

Mücadele Zamanı

Dalgalar 28 günlük oyun sürecimiz boyunca bizi en çok zorlayan kısım olma özelliğini taşıyor. Esasen neredeyse her gün yaratıklar tarafından saldırıya uğruyoruz ancak akın akın geldikleri ve diğer günlere nazaran bizi çok daha fazla terletikleri kısım "dalga" olarak adlandırılıyor. Diğer günler ise sadece ısınma turları. Heh işte bu kısımlarda sağ ve sol duvar arasında koşturup durmaktan, duvarlarınızı sonuna kadar savunmaktan (aslında sıkıcı olan şeyler) aşırı zevk alıyorsunuz. Yaratıkların gelip gelmeyeceğini bize gösteren sis kalkmaya başladığında, yani gündüz olduğunda ise metronun derinliklerine doğru koşuşturmaca ve kaynak arayışımız tüm hızıyla tekrardan başlıyor. Aman dikkat, gece olmadan duvarların arkasına dönün!

Yoldaşlar...

Kaynakları aramaya başlamışken yoldaşlarımızın sınıfları olduğundan ve bu sistemin arayışımızda büyük etkileri olduğundan da bahsetmeliyiz elbette. Yeni duvarlar, binalar ve çadırlar kurmadan önce çevredeki molozları temizlemeliyiz önce. Temizliği ise kürekçilerimiz gerçekleştiriyor. Duvarlarımızı ise araştırma gibi entellektüel görevleri gerçekleştiren mühendislerimiz üstleniyor. Ayrıca savunma tarafında profesyonel bir ekibe de sahip olacağımızdan asıl askerlerimiz ise yalnızca bekçilik yapıyor. Kingdom serisindeki gibi bu görevler kalıcı değil. Dilediğinizce değiştirebiliyorsunuz. Ancak sınıflarında kalma sürelerine göre ustalık kazandıklarından, durmadan değiştirmek mantıklı bir seçim olmuyor çoğu zaman.

UWD öyle tek seferde bitireyim, çaba sarf etmeyeyim, pek zorlanmayayım diyenlere gitmez! Yapımcı ekip ilk deneyimde oyunun sonuna gelmeyelim diye içeriklerin bir bölümünü esirgiyor. Pekala bunu yaparken sizi teşvik etmesini de biliyor elbette. İlk oynanışta göremeyeceğiniz içerikler daha sonradan metro hattınızda beliriveriyor. Bunun yanında oyunu “normal” modda değilde “zor” veya “ölümcül” zorlukta oynuyorsanız daha farklı teşvik ve geliştirmeler var.

Sonuç:

Velhasıl kelam uzun lafın kısası Until We Die, Kingdom benzeri yapımları sevenler için kesinlikle gözden kaçırılmaması gereken bir fırsat sunuyor. Türe yeni yeni girmek isteyenler düşünmeden alıp oynayabilir, fiyat oldukça uygun. Şimdiden herkese iyi eğlenceler...
Favorite Guide
Created by - Kiyo
20 ratings
Death Stranding başarımlarını elde etmekte zorlanan arkadaşlar için küçük bir rehber hazırladım. Anlaşılmama ihtimali olan başarımlar için bilgilendirmeler mevcut. Şimdiden okuyan herkese teşekkürler Daha fazla bu tarz içerik için küratör sayfamı takip ede
Recent Activity
3.1 hrs on record
last played on Jun 10
18 hrs on record
last played on Jun 2
110 hrs on record
last played on May 31
SnapBacktoReality Apr 9 @ 12:13pm 
konus basgan
Syo Apr 9 @ 12:12pm 
lagayı lugayı kesecen
`Meillin Mar 4 @ 6:05am 
⣿⣿⣿⣿⠿⠿⠛⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠉⠻⣿⣿
⣿⣿⡏⠁⠀⠀⠀⠀⠀⣀⣠⣤⣤⣶⣶⣶⣶⣶⣦⣤⡄⠀⠀⠀⠀⢀⣴⣿
⣿⣿⣷⣄⠀⠀⠀⢠⣾⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⢿⡧⠇⢀⣤⣶⣿⣿
⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣾⣮⣭⣿⡻⣽⣒⠀⣤⣜⣭⠐⢐⣒⠢⢰⢸⣿⣿⣿⣿
⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣏⣿⣿⣿⣿⣿⣿⡟⣾⣿⠂⢈⢿⣷⣞⣸⣿⣿⣿⣿
⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣽⣿⣿⣷⣶⣾⡿⠿⣿⠗⠈⢻⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿
⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⡿⠻⠋⠉⠑⠀⠀⢘⢻⣿⣿⣿⣿⣿⣿
⣿⣿⣿⣿⣿⣿⣿⡿⠟⢹⣿⣿⡇⢀⣶⣶⠴⠶⠀⠀⢽⣿⣿⣿⣿⣿⣿
⣿⣿⣿⣿⣿⣿⡿⠀⠀⢸⣿⣿⠀⠀⠣⠀⠀⠀⠀⠀⡟⢿⣿⣿⣿⣿⣿⣿
⣿⣿⣿⡿⠟⠋⠀⠀⠀⠀⠹⣿⣧⣀⠀⠀⠀⠀⡀⣴⠁⢘⡙⢿⣿⣿⣿⣿
Wunicolf Jan 14 @ 11:07am 
Küratör sayfanı yeni keşfettim. Biz de oyun geliştiriyoruz ve demomuz Steam'de! Sen de incelemek istersen iletişime geçelim isterim. :pirateshook:
SnapBacktoReality Dec 31, 2023 @ 5:21pm 
mutlu 2004'ler
Syo Dec 31, 2023 @ 12:35pm 
★.•°*”˜˜”*°•.¸☆ ★ ☆¸.•°*”˜˜”*°•.¸☆
☆╔╗╔╦══╦═╦═╦╗╔╗ ★ ★ ★
★║╚╝║══║═║═║╚╝║ ☆¸.•°*”˜˜”*°•.¸☆
☆║╔╗║╔╗║╔╣╔╩╗╔╝ ★ NEW YEAR ☆ 2024
★╚╝╚╩╝╚╩╝╚╝═╚╝ ¥☆★☆★☆¥★☆★☆¥★☆¥
☆°*”˜.•°*”˜.•°*”˜ ˜”*°•.˜”*°•.˜”*°•.°*”˜.•°*”˜.•°*”˜ ˜”*°•.˜”*°•.˜”*°•
𝓖ü𝔃𝓮𝓵 𝓫𝓲𝓻 𝔂ı𝓵 𝓰𝓮ç𝓲𝓻𝓶𝓮𝓷 𝓭𝓲𝓵𝓮ğ𝓲𝔂𝓵𝓮 𝓷𝓲𝓬𝓮 𝓶𝓾𝓽𝓵𝓾 𝔂ı𝓵𝓵𝓪𝓻𝓪 ❆