Önce kısa bir cümleyle başlayalım: Şu an var olan en iyi avlanma simülasyonu oyunudur. Gerçeğe en yakın, seçeneğin en bol, tecrübeyi en iyi hissettiren olduğu yerdir. Eksileri ve eksiklikleri illa ki var. Ama bu av işi Expansive Worlds'ten sorulur; artık bunda hemfikirizdir.
İlk başta şuna değinmek istiyorum; bazı incelemelerin "ava merakı olanlar, avcılıkla ilgilenenler" şeklindeki oyuncu kesimine hitap ettiğini yazmalarına kesinlikle itibar etmeyiniz. Call of Duty oynuyorsak savaşa meraklı mıyız? Civilization oynuyorsak ülke yönetmeyle ilgili miyiz? Kısaca oyun herkese göre. Avcılıkla ilgilenenleri oyuna yöneltip gerçek avdan bir miktar dahi uzaklaştırabiliyorsa iyidir, güzeldir o ayrı. Şahsım olarak da bu konuda hiçbir ilgi ve beğenim olmayıp görüşüm nettir: AVCILIK CİNAYETTİR VE YASAKLANMALIDIR.
Buraya da kısa bir paragraf açarak ülkemizde özellikle bu yıl gündem olan bu konuya da girmek düşüncesindeyim. "Avın belli zamanları var ve yavrulama zamanları yapılmaz", "hedeflenen hayvan vurulur sadece" veya "hayvan popülasyonunu belli bir dengede tutmak için av gereklidir" gibi cevaplara karnım tok. Eminim diğer hayvan severlerin de toktur. Biliyorsunuz ki ülkemizde olaylar böyle işlemez. Pandeminin yayılmasını istemiyorsanız sokağa çıkan insanları "maske, mesafe, kalabalık aktivitelerden uzak dur" gibi tavsiyelerle durduramazsınız. Bir kapıyı "bu kapıyı açıyoruz ama sadece şu kişiler girsin" diye açarsanız herkes girer. Bu ülke halkı böyledir. Örgütlü cehaletin en yaygın olduğu yerdir Türkiye Cumhuriyeti. O yüzden, "şu hayvanı avlayacaksınız ama şunlara dokunmak yasak", "sadece şu ayda avlanacaksınız", "sadece şu tür silahı kullanacaksınız" gibi kurallar bizim ülkede işlemez. Pratiğe konulamaz. Engellemek istediğin her şeyi kökünden engelleyebilirsin ancak. Bu da haliyle avcılığı yasaklamakla çözülür.
Neyse, artık oyuna gelebiliriz. Gerçekçi olmasından dolayı öncelikle, oyun herkes için değil. Shooter arayan belli bir yaşın altındaki ergenler için asla değil. Burada doğayı dinleyeceksiniz. Bolca gezecek, iz süreceksiniz. Harika doğa fotoğrafları çekeceksiniz. Belki bir hayvanı vurmak için yarım saat bekleyeceksiniz. Çünkü gerçekte bu iş böyle işler. Doğru hayvanları yanlış silahlarla vurduğunuzda puanınızdan kesinti olacak. Bunları öncesinde okuyup bileceksiniz. Görevler bazen hayvanın belli bir kısmından vur diyecek veya şu cinsiyetteki hayvanı vur diyecek. Ayrıntı çok. Bunlara kafa yoracak, olgun ve oturaklı kişiler içindir theHunter.
Oyunun tutorialleri oldukça yeterli. Hele zaten buna başlamadan önce theHunter: Classic veya theHunter: Primal'le bir geçmişiniz varsa oynanışa aşina bir şekilde başlayacağınızdan bu büyük avantaja sahipsinizdir. Çünkü oynanış biraz spesifik. Tuşlar çoğu shooter oyununa benzese de ayrıntılar önemli. İz sürebilmek için özellikle. Elinizdeki mobil cihazla bu işi yaparken görüntü vermemeye, ses çıkarmamaya, koku yaymamaya da dikkat etmeniz gerekiyor ki av sizi fark etmesin. İdeal bir takiple doğru silahı kullandıktan sonra, hayvanı tek vuruşta indirmemek için hiçbir bahane kalmıyor. Götünden vurduğunuz bir hayvan sizden 1 kilometre kaçıyorsa bu işi doğru yapmadınız demektir. Yine de bir şekilde vurabilecek kadar yakınlaşmak da iyidir.
Grafikler harika. Gerçekten çok sevdim. 1 hayvan vuruyorsam 10 tane doğa fotoğrafı alıyorum. Ağaçlar, çimenler, sular, her şey. Hayvanlar ayrı bir güzel. Tüm hayvan türleri gerçekçi bir şekilde çizilmiş ve yaşadığı coğrafyadan tutun oyundaki davranışlarına kadar hep gerçeğe yakın. Benim gibi hayvan belgeselleri seven biriyseniz bu oyundan öğreneceğiniz çok şey var. İngilizceniz iyiyse bolca okuma da yaparsınız oyun içi notlara zaten.
Oyun tek kişi oynanırken görevler üzerine odaklanıyor. Gerçi öyle oynamak zorunda değilsiniz ama getirileri sebebiyle buna meyil edeceksinizdir. Çünkü insan zaten tüfek ve ekipman satın alabilmek için paraya ihtiyaç duyduğunda en kolay yol görev yapmak oluyor. Bazı görevler epey kolayken bazıları son derece zor. Görev sevicisi biriyseniz bu zorluğun üzerine benim gibi gideceksinizdir. Görevler bazen tekrarlar gözükse de, harita bazında düşünüldüğünde bence yeterli çeşitliliği içeriyor.
Oyundaki harita büyüklüğü ve yavaş mobilizasyon birçok kişiye zor gelecektir. Hızlı seyahat edebilmek için haritadaki kampları açmak bile oldukça uzun sürüyor. ATV'niz varsa bile bu uzun bir iş. Ama gerçekçi. Adamlar gerçekçiliği sağlamak için birçok şeyden ödün vermişler. Bunu kabullenmek gerekiyor. Bir de şuraya bir Türkçe dil desteği geldi mi gönlümüzü tam anlamıyla kazanır.
Oyunu, sabırlı ve oturaklı kişilere öneriyorum. Klasik FPS çatışma oyunlarını sevmek bu oyuna hazır olmak demek değildir. Buradaki tecrübe çok farklı. Oyunun taban halini satın alırsanız (ki indirimde 7 liraya düştü ve bu gerçekten güzel bir fiyat) muhtemelen sonrasında DLC'ler sizi bir şekilde içine çekecek. DLC işini çoğu kişi eleştiriyor ama sonuçta bu da bir para kazanma şekli. Kabul edelim, adamlar DLC yapma işinde çok iyiler. Bir şekilde müşteriye bunları aldırtmayı başarıyorlar. theHunter: Classic bu yüzden tamamen pay to win'di; ama burada o dengeyi de güzel kurmuşlar. DLC'siz de ekipmanınızı zaman içinde geliştirmek mümkün. Ama karar size kalmış.