Recent reviews by Cr3ViL

Bir adada, aralarında Tesla ve Thomas Edison gibi mucitlerin bulunduğu bir köşk hayal edin. Sizde bu köşke davet edilmiş bir detektifsiniz ve adaya vardığınız anda Tesla öldürülüyor. Akıllarda tek bir soru var "acaba katil kim?". Onu bulmak tabiki bu kadar kolay olmayacaktır, çünkü olayları sadece sizin açınızdan değil, tekrar tekrar başa dönerek diğer konukların gözlerinden de bakmanız gerekecektir.

Macera türüne farklı bir oynanış türü katan bu oyun, aslında bir tiyatro sahnesinden farklı değil, oyuncular oyunlarını oynarken sizde etrafta olup biteni seyrediyorsunuz ve ipuclarını inceleyerek katili bulmaya çalışıyorsunuz, istediğiniz zaman oyunu durdurup ileri veya geri sarabiliyorsunuz. Oyunun atmosferi, grafikleri ve ses oldukça başarılı. Daha ilk dakkalarda sizi kendine çekmeyi başarıyor. Tüm zengin hikayeye sahip macera türü oyun severlere tavsiye ederim.

Bedava adı altında oyuncu çekip en kısa zamanda paralarını sömürmeye dayalı bir oyun daha. Uzak durmanızı tavsiye ederim.

Oyun ilk başlarda ilgi çekici gelebilir fakat biraz vakit geçirdikten sonra tamamen cüzdanı kalın oyunculara hitap ettiği ortaya çıkıyor. Bedava oynayan ile paralı oynayanların arasında hiç bir denge yok ve parayı basan düdüğü çalar mantığı bir yerden sonra sizi çileden çıkarıyor. Kısaca bunların nedenlerinden birni size şöyle izah edeyim. Oyunda rakiplerinizi yendikçe lig atlıyorsunuz yani başladığınız ligden 1. lige kadar yükselme olanağınız var (sözde) ve her lig atlayışınızda elde edebileceğiniz yeni kartlar açılıyor fakat 10. ligde adamlar size buraya kadar yeter diyorlar bundan sonrarı hep elit oyuncular ve adım dahi atamıyorsunuz, çünkü para ile oynayanlar inanılmaz derecede güçlü. Şöyle 10-20 dolar versem birşey olur mu derseniz paranızı boşuna heba etmeyin derim, mağazada o parayı sonuna kadar hakedecek çok sayıda oyun var, onlara harcayın daha karlı çıkarsınız. Ayrıca oyunda "haksızlık yapılıyor" denebilecek ayarlamalar dahi mevcut, yani 10 oyundan abartmıyorum 2-3 oyun size başlama önceliği veriyor, saha tuzakları ise bazen rakibinize o kadar avantaj sağlıyor ki oyun başlamadan bitiyor. Bunlara birde bot kullanıyorlar dedikoduları yayılınca oyunu silmek veya hiç başlamamak kendinize yapacağınız en büyük iyilik oluyor.

Gizemli bir cinayet, kaybolmuş siyah bir kedi, kaderleri kendileri gibi aynı olan ikizler, çığlıkları duyulmayan çocuklar, hayali arkadaşlar, siyah beyaz yaratıklar, gülen palyaçolar, şeker tadında haplar ve tüm bunların arasında sıkışıp kalmış küçük bir kız.. Ona, tüm bunlardan kurtulmak için yardım edebilir misiniz? Yoksa artık çok mu geç..

Fran Bow sizi muhteşem çizilmiş dünyasında, delilik ile gerçeklik arasındaki o ince çizgide yürümeye davet ediyor. Psikolojik korku/macera türündeki bu oyunu tüm oyun severlere tavsiye ediyorum, bence türünde bir başyapıt.

UYARI: Oyunda kan, vahşet ve ölüm temaları oldukça fazla işlenmiş, bu tür korkuları veya hassasiyeti olanların uzak durmasını öneririm.

Bazı oyunlar vardır kendinizi hikayesine ve atmosferine öyle kaptırırsınız ki içinde geçen olayları titizlikle araştırırken oyunun eksileri gözünüze batmaz. İşte bu oyunda onlardan biri..

Hayalet avına hazır olun!!

The Lost Crown, 4 oyunluk bir serinin ilk oyunu ve gerçek bir İngiliz kasabasında (kasabanın ismi doğal olarak değiştirilmiş) geçiyor. Bu kasabada sıkışmış ruhları tespit edip hikayelerini anlamaya ve ruhlarını özgürlüklerine kavuşturmaya çalışıyorsunuz. Bunu yapabilmeniz için paranormal olayları araştırabileceğiniz özel kamera, fotoğraf makinesi, ses kaydedici ve E.M.F. ölçer gibi aletleriniz var. Gri ve siyah/beyaz atmosfer bu paranormal olayları daha da ürkütücü göstermeyi başarılı bir şekilde sağlıyor. Oyunun bana göre eksileri karakteriniz yavaş hareket etmesi ile widescreen desteği olmaması sonuçu 1024×768 çözünürlükte oynamak zorunda kalmanızdır. Fakat oyunun hikayesine kendinizi kaptırırsanız bunları sorun etmeyerek sonuna kadar oynayabilirsiniz.

Oyun bir korku macera türü olarak üstüne düşeni fazlası ile yapıyor ve bazı sahneler gerçekten sizi hem korkutacak hemde etkileyecektir. Eğer macera oyunlarını seviyorsanız ve korku öğelerininde buna ayrı bir zevk kattığını düşünüyorsanız bu oyun tam size göre.

Bir kez daha karanlığa hoşgeldiniz! The Darkness II aksiyon ve FPS tarzına farklı bir bakış açısı ile bakmanızı sağlayan, kötülük ve iyiliğin iç içe geçtiği bir oyun. Bir yandan kendi haklı nedenleriniz için savaşırken, diğer yandan da düşmanlarınızı hunharca katlederek kötü yanınızı ortaya çıkarıyorsunuz. Bu kötü yanınızda size eşlik eden şeytani kollarınızdır (Demon Arms). Oyunda silahlar dışında bu kolları kullanarak düşmanlarınızı öldürebileceğiniz çok sayıda yöntem var. Örneğin karşınızdakileri yakalayıp parçalara ayırabilir veya etrafınızdaki kesici aletleri kullanarak öldürebilirsiniz (özellikle testere tarzı aletleri fırlatmak apayrı bir zevk). Bu kolları ayrıca eşyaları kendinize siper ederek savunma amaçlı da kullanabilirsiniz. Oyunun Noir stil grafikleri gayet başarılı ve oyuna farklı bir atmosfer katmış, her karesi detaylarla dolu ve bazen durarak etrafınıza bakmaktan kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Devam niteliğinde olan hikaye zaman zaman gerçek ile hayal arasında gidip gelmenizi sağlayacak şekilde kurgulanmış, yinede lineer anlatım olduğundan dolayı olayları kavramakta zorluk çekmiyorsunuz.

Eksilerine gelecek olursak, ilk olarak oyunun kısa olmasına değinebilirim. Normal zorluk derecesinde 4-5 saat, ara videoları atlarsanız da 2-3 saat içinde bitirebilirsiniz. Fakat Vendetta yan görevlerini ve Steam başarımlarını tamamlamak için oynuyorsanız bu saat ortalama 15-20 saate çıkabilir. İkincil olarakta düşmanlarınızın sabit noktalara konuşlanmaları ya da doğrudan üzerinize koşmaları kolay av olmalarına neden oluyor, bu da en zor zorluk derecesinde oynasanız dahi rahatlıkla üstelerinden gelebilmenize olanak veriyor. Yinede çeşitli tipteki düşmanların kullandıkları silah ve savunma yöntemleri bu eksiği az da olsa gideriyor.

Son olarak oyunu farklı oynanışından ve atmosferinden dolayı oynamanızı tavsiye ederim..

Tek kelimeyle harika bir oyun, mutlaka oynamanızı tavsiye ederim. Birçok oyun unsurunu içinde barındırıyor. İster intikam duygusuyla dolu bir suikastçı gibi kan dökerek, ister gerçekleri açığa çıkarmak için bir hayaletin gölgesi kadar sessiz ilerleyin. Her şekilde zevk alıyorsunuz ve tekrar tekrar oynama isteği uyandırıyor. Sadece oynanış şekli değil, hikayesi ve yarattığı resmen çürüyen bir şehir atmosferi oyunu diğer rakiplerinden ayıran diğer unsurlar. Ana görevler dışında, zamanınızı epey alacak yan görevlerde mevcut. Hele birde steam başarımlarını tamamlaya çalışıyorsanız çok daha fazla zaman harcayacağınız kesin.

Trine isminde sihirli bir küre krallığı kötülerden kurtarmak için 3 farklı alanda (büyücü, okçu ve şövalye) savaşçıyı bir araya getirir ve macerada böylece başlar. Her karakterin kendine özgü yetenek ve güçleri vardır, onları kullanarak bölümleri geçmeye çalışıyorsunuz. Puzzle seven arkadaşlara tavsiye ederim, grafikleri çok hoş olan bir dünya da geçiyor tüm bu macera.