Recent reviews by Keri

The Universim oyunu geçtiğimiz günlerde oyuncularla buluştu. Crytivo ekibi tarafından geliştirilen ve yayınlanan oyunda ilk insanları yaratıp onların gelişip bir medeniyet kurmasına yardım eden Yaratıcı’yı (The Creator) oynuyoruz.

İlk etapta, eski oyuncuların hatırlayacağı iki oyunu bana çağrıştırdı. Yuvarlak gezegen yapısı ile 1998 yılında yayınlanan medeniyet kurma oyunu olan Populous: The Beginning ve bir tanrı olarak oynadığımız 2001 yapımı Black & White oyunlarını çağrıştırdı. İki oyunu da uzun süre oynamış ve çok seven birisi olarak yeni nesil bir medeniyet kurma oyunu olan The Universim’i ilk günden oynamaya başladım.

Oyunda Nugget adı verilen ilk insanların yaratılışından onların ateşi bulmasına, ilk yiyeceklerini toplamasına ve üremelerine yardımcı olan tanrıyı oynuyoruz. Bazen mucizeler yaratarak bazen onlara destek olarak onların bize inanmalarını sağlıyoruz. Onlar bize inandıkça biz güçleniyoruz ve onlara da daha yaşanabilir bir hayat sunmak için çalışıyoruz. Evet, 6 günde dünyayı yaratıp yedinci gün dinlenemiyoruz maalesef, tanrı bile olsak çalışmaya devam ediyoruz.


Oyuna Adem ve Havva’yı yaratarak, ya da siz ne isim verirseniz onu yaratarak başlıyoruz. İlk insanlarımız kendilerine taş bir barınak inşa ediyorlar ve sonrasında tanrısal bir mucize ile birbirlerine aşık olmalarını sağlıyoruz. Sonrasında ilk insanlarımızın ilk çocukları oluyor ve insanlık tarihi de başlıyor.

İlk insanlarımız bir yandan su taşımayı öğrenip ateşi keşfederken bir yandan da balık tutmayı, ağaç kesmeyi ve yemek yapmayı öğreniyorlar. Tabii bu öğrenme sürecinde biz de Research Tree (Araştırma Ağacı) altından gelişmeleri seçerek onları yönlendiriyoruz.


Görsel anlamda alışmak biraz zaman alıyor. Tamamen yuvarlak bir gezegen yapısı olduğu için ve oyunun oynandığı yüzey de küre şeklinde olduğundan uzakları görmek için gezegeni döndürmek gerekiyor. Bu aşamada işin içerisine kontroller giriyor. İlk başta kamera açıları ve kontrollere alışmak biraz karmaşık görünebiliyor. Hem yuvarlak gezegeni döndürüyor, hem kamerayı sağa sola döndürebiliyoruz hem de görüş açımızı daha dikey veya yatay yapabiliyoruz. Bir de haritada ilerliyoruz. İlk başta çok karmaşık gibi göründü ancak 10 dakika sonra alıştığımı farkettim. Yine de yuvarlak bir yüzeyde oynamak diğer strateji oyunlarına alışık olanlar için bile bir süre zorlayıcı gelebiliyor.


Oyunda ilk temel amacımız tabii ki hayatta kalmak. Yiyecek ve su en önemli malzemeler. Neyse ki ikisi de çok zor değil ancak binalar, operasyon için su kullanıyorlar. Bu durumda ileriki aşamalarda su biraz sıkıntı yaratabiliyor. Özellikle kış geldiğinde ve göller donduğunda işler zorlaşabiliyor. Neyse ki tanrı olduğumuz için dilersek hemen mevsimi değiştirip baharı getirebiliyoruz, tabii tanrısal güç puanınız varsa.

İncelemenin devamını buradan okuyabilirsiniz... [frpnet.net]

House Flipper 2 oyunu çıktı ve biz de hemen yapı ustalığına büründük. Yapı marketlere girdiğinizde kendinizi mutlu mu hissediyorsunuz? Bir anda kendi kendinize Multifonksiyonel Mengene alma hissiyatı mı oluşuyor? Belki de vidalama setlerine bakarken mutlu olup bir yandan da o çok merak ettiğiniz Panç setini almak için kredi kartınızda bakiye açmaya çalışıyorsunuzdur. İşte aradığınız oyun House Flipper 2 geldi!

Pandemi döneminde akıl sağlığımızı korumak için bir sürü iş çıkarttık kendimize. Kimimiz yeni hobi sahibi oldu, kimimiz vakit ayıramadığı hobileriyle daha yakından ilgilendi. Yoğun iş temposundan ötürü adam akıllı oyun oynayamadığım için göz atamadığım bir çok oyunu elden geçirme fırsatım olmuştu. House Flipper da bunlardan biriydi. Sadece ev dizayn edip duvar yıkarak, yeni duvarlara taze boya atarak kafamı çiçek gibi yapmıştım.

Devamını oku [frpnet.net]

Unutulmuş Diyarlar’a bir kez daha adım atmaya hazır mısınız? Larian Studios, kült bir yapımı modern çağa ayak uyduracak şekilde, harika detaylar ve özenilmiş görselliğiyle oyuncularla sonunda buluşturdu. Peki Baldur’s Gate 3 bu kadar övgüyü hak ediyor mu?

Ölümü seçiyorum… Tebaanı öldürerek krallığını yok edebilirim Bane; ve elimi savurarak krallığını aç bırakabilirim Myrkul.

Bhaal – Cinayetin Tanrısı

Bir dönem izometrik RPG furyası, bünyemize ilaç gibi gelmişti. Özellikle Dungeons and Dragons markası için bu yolda birçok konaklanacak yer bulduk. Icewind Dale, Planescape derken bu evrenlere benzeyen daha birçok RPG ile mest olduk. Ancak aralarında bir oyun vardı ki, birçoklarına göre en iyilerden biriydi.

İlki 1998 yılında, ikincisi de 2000 yılında yayınlanan Baldur’s Gate serisi, o dönemde Dungeons and Dragons markasına, hatta Fearûn’a adım atacaklara çok güzel bir başlangıç olmuştu. Unutulmaz karakterler, derin hikaye ve geniş diyalog seçeneğiyle, fantazyanın derin diyarlarına dalmıştık.

Teknolojinin gelişmesi, 3D modellemelerin artmasıyla birlikte izometrik RYO, yerini farklı türlere bıraktı. Yine çok değerli Rol Yapma Oyunlarıyla haşır neşir olduk ama 90lar’ın o kült oyunları, hep aklımızda kaldı. Son birkaç yılda kendi evrenini geliştiren, Larian Studios, Divinity serisiyle de bizleri o günlere götürmüştü. Saatlerce sürecek maceralar sunan Larian, sonunda istediğini de elde etmişti.

Baldur’s Gate 3’ün Kapıları Açılıyor

Larian Studios ve Wizards of the Coast arasında geçen çetin mücadelelerin ardından, firma, Baldur’s Gate 3’ü geliştirdiğini 2019 yılında duyurdu. Planlanmış bir şekilde tam da duyurunun yapıldığı dönemde Dungeons and Dragons 5E için Descent Into Avernus kitabı yayınlandı. Bu kitap Baldur’s Gate 2’nin 100 yıl sonrasını anlatırken, yeni oyun için de ön ayak olacaktı.

2020 yılında Erken Erişim sürecine başlayan Baldur’s Gate 3, topluluğun da geri bildirimleriyle uzunca bir süre geliştirilme sürecinde kaldı. Süreci en başından beri takip eden bir oyuncu olarak da, Larian Studios’un, bu özel diyara olan hassas yaklaşımını da çok takdir ettim. Hem geçmişe yönelik yaptıkları saygı duruşu, hem de diyara kattıklarıyla ortaya unutulmayacak bir yapım çıkardılar.

İşin teknik kısmını, ön çalışmalarını bir kenara bırakırsak; incelemeye geçmeden önce rahatlıkla söyleyebilirim ki, son dönemde, hatta çok uzun zamandır, oynadığım en iyi RYOlar’dan biriyle karşı karşıyasınız. Karakter derinliği, diyalog ağacı, görevler, yan karakterler ve gerçek kötülerle macera arayan oyunculara, her istediğini sunabilecek bir oyun ortaya koymuşlar.

İncelemenin tamamını buradan okuyabilirsiniz.[frpnet.net]

Türk Indie oyun firması Stratera Games‘in geliştirdiği mistik bulmaca oyunu Havsala: Into the Soul Palace, 21 Haziran tarihinde Steam‘de oyun severlerin beğenisine sunulmuştu. Yaşama aşık Pyrene‘nin inşa ettiği Ruh Palas‘ta geçen oyunu inceleyip, bazen çıldırtabilen bulmacalarını sizin için çözdüm. Buyurun Havsala‘ya…

Stratera Games‘in Havsala: Into the Soul Palace oyununda; Pyrene‘nin yaşamdan sonra da var olmak için kurduğu Ruh Palas‘ta buluyoruz kendimizi. Sade ama çok sayıda objenin yer aldığı bu enteresan mekanda Pyrene‘nin günlüğü karşılıyor bizi ve sayısız bulmacalarla dolu maceramız başlıyor.

İpuçlarını Bir Bir Not Edin

Gizli objeler ve mesajlar için odayı didik didik arıyor, Pyrene‘nin ve kendinden sonrakilerin bıraktığı kütüphanesine gömülüyoruz. Kitapları okuyup, Ruh Palas‘ı talan ederek her bir ruhun yaşadığı zaman ve mekanı keşfediyor, edindiğimiz bilgileri de defterimize not ediyoruz.

Besle Kargayı Sana Yol Göstersin

Havsala‘nın bilimsel ve tarihi bilgiler ışığında çözmemiz gereken bulmacalarında dara düşünce not defterine göz atabiliyor, çıldırma noktasına gelince de balkondaki kargaya rüşvet veriyoruz. Neyse ki ‘Pyrenegiller’, Ruh Palas‘a düşenleri düşünüp oraya buraya karga yemleri saklamış.

Devamını oku... [frpnet.net]

Stunlock Studios tarafından geliştirilen vampirli hayatta kalma oyunu V Rising, erken erişime açıldı. Vampir olarak dünyayı fethetme deneyimine hayır diyemezdim elbette! Ve şimdi V Rising incelemesi ile karşınızdayım.

Bir vampir olarak yüzyıllar sonra uyandığımız V Rising‘de öncelikle en yakın bölgede kan için avlanarak gücümüzü geri kazanmaya çalışıyoruz. Daha kalemizi kuracak, bosslardan farklı güçler ve beceriler elde edecek, günler ve gecelerce kaynak toplayacak, diyarın her noktasına gidecek, hizmetkarlar bulacak, insanların dünyasını fethedeceğiz.

Tüm bunlara geçmeden önce nasıl bir vampir olacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Yüz ve vücut konusunda cinsiyet dışında bir seçeneğimiz olmasa da ten, göz ve saç rengi ile saç stili konusunda oldukça tatlı tercihler bizi bekliyor. İster kendi dünyamızda, istersek çok oyunculu dünyada uyanmak için artık hazırız.

Yüzyıllarca süren derin uykunun sonunda pek tabii ki kana susamış halde gözlerimiz açıyor ve beslenecek bir canlı arayışına geçiyoruz. İlk etapta karşımıza doğal olarak bir mezarlık ve bolca iskelet çıkıyor. neyse ki mezar taşlarının arasında bir kaç fareye de rastlayıp kendimize geliyoruz. Bir miktar kanla gözlerimizin feri yerine gelince de başlıyor vampirik Albion!

İncelemenin devamını oku... [frpnet.net]

Uzun zamandır bekliyordum ve sonunda geldi. Star Wars‘un ana hikayesi olan Skywalker Saga, ilk filmden son filme kadar tam set olarak tek bir oyunla oyuncuların karşısına çıktı.

LEGO Star Wars: The Skywalker Saga, Star Wars efsanesini sunan 9 filmi tek bir oyunda bir araya getiriyor. 2009 yılında yayınlanan LEGO Star Wars: The Complete Saga oyunu ile 1 ve 6. filmler arasındaki hikayeyi LEGO olarak oynamıştık lakin bu sefer son üç film de var. Ayrıca LEGO Star Wars: The Skywalker Saga oyununun ilk 6 filmi içerek bölümleri de yine The Complete Saga’dan farklı. Yani LEGO Star Wars: The Skywalker Saga oyunu tamamen yepyeni bir yapım olarak geldi.

LEGO Parçaları, Star Wars ve Kahkaha

LEGO oyunlarının olmazsa olmazı iki tane şey var; bir tanesi rengarenk bir dünya, diğeri ise bol kahkaha. Filmlerin uyarlandığı her LEGO oyunu, filmin konusuna ve atmosferine sadık kalırken ufak değişiklik veya eklemelerle bolca kahkaha ve eğlenceyi de beraberinde getiriyor. Karakterlerin aralarındaki konuşmalar, filmde yaşanmayan ama oyuna özel hazırlanmış komik olaylar LEGO Star Wars: The Skywalker Saga oyununda da bolca var. Filmde bile saçmalayan Jar Jar Binks’in oyun hikayesinde bu saçmalıkları arşa çıkardığını söyleyebiliriz.

Devamını oku... [frpnet.net]

Fantastik kurgunun en önemli varlıklarından olan ejderhalar, hem güçleri hem bilgelikleri hem de ihtişamıyla tüm dünyayı büyülemeyi başarmış yaratıklardır. Pek çok fantastik kitapta ejderha binicilerini okumuş ve onlardan birisine binerek gökyüzünde savaşma hayalini hangimiz kurmadık ki! Century: Age of Ashes oyunu şimdi bize bu şansı veriyor.

Playwing isimli bağımsız stüdyo tarafından geliştirilen Century: Age of Ashes oyununda hayalini kurduğumuz savaşlar gerçek oluyor. Her ne kadar ejderha desek de Wyvern demek daha doğru olacaktır sanırım. Bilmeyenler için, en temelde ejderhalar dört ayaklı ve kanatlı yaratıklarken wyvernların iki ayağı vardır. Century: Age of Ashes, ejderha savaşları sunuyor olsa da aslında bir Nazgûl havasında bu savaşlara katılıyoruz demek daha doğru olacaktır. Neyse çok detaylara takılmaya gerek yok, sonuçta uçan kanatlı yaratıklara binerek gökyüzünde savaşlar yapıyoruz ve oldukça da keyifli.

Century: Age of Ashes, başka oyuncularla birlikte savaşa girip ejderhanızın üstünde diğer ejderhaları öldürdüğünüz bir çok oyunculu oyun. Uçak savaşları yaptığımız War Thunder oyununu oynamış olanlara, onun ejderhalısı desem çok net anlayacaklardır.

Devamı için: buraya tıklayın [frpnet.net]

Şehir kurma ve hayatta kalma oyunlarını çok seven biriyim. Dawn of Men, Frostpunk gibi pek çok oyuna saatlerimi gömdüm. Endzone çıkar çıkmaz şans verdim.

Oyunda çok fazla yapı var, ilk başta öğrenmek çok kolay olmayacak diye düşündüm ancak her binanın ne işe yaradığı çok net belli, bu nedenle zorlanmıyorsun. Binaların birbirleriyle etkileşimleri de çok yerinde. Saçma sapan angaryalarla uğraşmıyorsunuz. Binalara çalışan kişiler atadığınıza emin olun, nüfusunuzu kontrol edin, sonrasında yerleşkenizi büyütmeye bakın.

Bu tür oyunlarda mikro yönetim beni çok sıkar, genelde makro yönetim kısmında arkama yaslanıp büyümeyi ve gelişmeyi izlemeyi severim. Burada nispeten onu yapabiliyorsun.

Bu tür yönetim oyunlarını sevenlere öneririm.

Uzun bekleyişin, hem de tahminlerimizin ötesinde çok uzun bir bekleyişin ardından Cyberpunk 2077 sonunda bizlerle buluştu. Peki Cyberpunk 2077 hakkında ne düşünüyoruz?

Cyperpunk 2077… Gerçekten girişini yapmakta en çok zorlandığım yazı bu oldu, çünkü kimisinin ‘Sekiz yıl, koskoca sekiz yıl bunun için mi bekledik?’ kimisinin ise ‘Abi çok iyi oyun ya!’ dediği bir noktadayız. Yani ya çok kötü ya da çok iyi diyor oynayanlar. Kısacası şu iki ucun arasını tutturabilenler olarak sayıca oldukça azız gördüğüm kadarıyla. Ancak şunu da bilmelisiniz, Evet, 8 yıl oldu duyurulalı ama bunun son 4 yılı aktif geliştirme, öncesi ise tamamen AR-GE çalışmaları. Yani bence 4 sene aktif geliştirilen bu kadar kapsamlı bir oyun için bazı hatalar olması kaçınılmazdı, açıkçası keşke kalite kontrol için en az bir dört ay daha erteleselerdi.


Peki neden, neden bu kadar ayrıştık? Kimimiz oyunu teknik sorunlarından dolayı oynayamıyor bile. Kimimiz ise şanslı tarafta mı diyeyim artık ne diyeyim bilemiyorum, çok bir problem yaşamıyor, öyle oyunu kıran sorunlar yok, zaman zaman yaşanan ufak tefek görsel hatalar ile karşılaşıyorlar. Kimisi ise yüklenmeyen kaplamalardan tutun da patates baskı grafikler ile karşı karşıya kaldılar.

Devamı için buraya tıklayın.[frpnet.net]

Ay’a, Mars’a ve hatta uzayın derinliklerine gönderdiğimiz uzay araçları insanlığın uzayı, zamanı, evreni ve belki de geleceği keşfetmesi doğrultusunda en değerli yardımcılarımız olarak bizlere yardım etmeye devam ediyor. Biz de bu keşif ve geleceğimizi şekillendirme sürecinde onlara çok iyi bakmalı ve destek olmalıyız tabii ki. İşte Rover Mechanic Simulator oyununda da tam olarak bu işi yapıyoruz.

Pyramid Games tarafından geliştirilen Rover Mechanic Simulator oyununda Mars’taki bir tamir üssünde çalışan bir teknisyeni… ya da mühendisi canlandırıyoruz. Amacımız farklı şirketlerin kullandığı farklı türlerdeki uzay araçlarının bakımını ve tamirini yapmak. Uzay üssümüzde roverları kaldırmak için vinç, bozuk parçaların yenisini yapabilmek için 3D yazıcı, küçük parça onarımları için tamir tezgahı ve hatta küçük elektronik devre kartları onarımı için PCB tezhahımız bile var.

Bu tür simülasyon oyunlarını seven birisiyim. Car Mechanic Simulator biraz karışık gelmişti lakin PC Building Simulator‘da 100 saatin üzerinde bir süre harcadım ve halen de sıvı soğutmalı, bol RGB ışıklı kasalar üretmeye de devam ediyorum. House Flipper‘da evler temizleyerek ve dizayn ederek de 100 saate yakın zaman harcamış birisiyim. Hal böyle olunca Rover Mechanic Simulator’a da Özay Şen’in dikkatimi çekmesi üzerine hemen başladım. Üstelik oyunun başarılı bir şekilde Türkçe olarak yayınlanması da harika olmuş. Gelin bakalım nelerle karşılaşıyoruz.

İncelemenin devamı için buraya tıklayın! [frpnet.net]