Red Dead Redemption 2

Red Dead Redemption 2

Nedostatek hodnocení
Dutch Van der Linde' in Hayatı (Detaylı Rehber)
Vytvořil: Mr. BigCheffy
Dutch Van de Linde. Bana göre oyun endüstrisinde bugüne dek yazılmış en iyi yan karakterlerden biri. İlk oyunda Dutch' ı baş kötü konumunda görürken, ikinci oyunda ise tam tersi, onu aileden birisi gibi görüyoruz. Tıpkı evlatlarına bakmakla yükümlü bir baba gibi.
Bugün size her detayıyla Dutch' ın hikayesini anlatacağım. Başlamadan önce bu rehberin yalnızca ikinci oyundan değil, birinci oyundan da spoilerlar barındıracağını söylemek istiyorum. Eğer iki oyunu da oynadıysanız veya spoiler kaygınız yoksa rehberimi okuyabilirsiniz. Ayrıca bu gibi rehberlerin devamının gelmesi için bu rehbere beğeni ve ödül atarak bana yeni rehberler yazmam konusunda motivasyon sağlayabilirsiniz. Keyifli okumalar.
Diğer rehberlerime de göz atmayı unutmayın.
   
Ocenit
Přidat do oblíbených
Oblíbeno
Odebrat z oblíbených
Dutch' ın Doğumu ve Çocukluğu
Dutch Van Der Linde, 1855 yılında Philadelphia' da dünyaya gelmiştir. Greta adında İngiliz kökenli bir annenin ve oyun serisinde adından hiç bahsedilmeyen Hollandalı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Babası Amerikan İç Savaşı' nda Kuzeylilerin safında yer almıştır ve Gettysburg Savaşı' nda ölmüştür. Dutch, babasının ölümünü öne sürerek içinde hep Güneylilere karşı bir nefret beslemiştir.

Dutch çok aykırı bir çocuktu. Özgürce yaşamak ve dünyayı keşfetmek istiyordu. Kasabalarda diğer çocuklarla kavga ederdi. Özgürce yaşama isteği doğrultusunda evden ayrılmaya karar verdi. Dutch, birkaç sene sonra maceralarında tesadüfen karşılaştığı amcasından annesinin öldüğünü ve Blackwater' da gömüldüğünü öğrendi.




Dutch' ın annesi Greta' nın Blackwater mezarlığında bulunan mezarı.
Gençlik Çağı ve Hosea İle Tanışması
Dutch' ın aykırı biri olduğunu söylemiştik. Bireylerin ve toplumların özgürlüğüne inanan Dutch, inandığı yolda yaşamak için bir haydut hayatına atılmaya karar verdi. Henüz genç yaşında neredeyse tüm Batı Amerika' yı karış karış gezdi. Yeni dostlar ve düşmanlar edindi.

1870' li yıllarda Dutch, bir kamp ateşinin başında dinlenen Hosea Matthews ile tanıştı. Hosea bir dolandırıcıydı. Tıpkı diğerlerine yaptığı gibi Dutch' ı da dolandırmak istedi. Ama Dutch kolay lokma bir hedef değildi. En az Hosea kadar iyi bir dolandırıcıydı. Birbirlerinin becerilerinden etkilenen ikili o geceyi birlikte kampta geçirdi ve arkadaş oldu. Bu arkadaşlık kısa süre sonra bir ortaklık ilişkisine dönüştü. Birlikte Van der Linde Çetesi' ni kurmaya karar verdiler.

Van der Linde Çetesi ilk yasa dışı işini Ohio' nun Kettering adında bir kasabasında yaptı. Hayali bir şirket kurarak 12 kasabalıyı dolandırdılar. Toplamda 300 dolarlık bu vurgun elbette Kettering' de çok konuşuldu. İşler ne yazık ki ters gitti ve Şerif Carmichael tarafından enselendiler. 1877' ye gelindiğinde ikili, nasıl olduğu belirtilmeyen bir şekilde hapisten kaçmayı başardı. Hapisten kaçtıktan sonra Şerif' i bir direğe bağladıktan sonra paralarını alıp kaçtılar.

Çetemiz ilerleyen zamanlarda Arthur Morgan adında serseri bir çocukla tanıştı. Dutch, artık çocuktaki potansiyeli mi gördü bilinmez, Arthur' u kanatları altına almaya karar verdi. Dutch ve Hosea çocuğa okuma yazma, silah kullanma ve avlanmanın yanı sıra ata binmeyi de öğretti. Böylece Arthur, Van der Linde Çetesi' nin üçüncü üyesi olmuş oldu.






Sırasıyla Hosea, Dutch ve Arthur.







İlerleyen zamanlarda Dutch, Susan Grimshaw ile sevgili oldu ama bu birliktelik çok uzun sürmedi. Araya Annabel adında başka bir kadın girdi ve Dutch ondan hoşlanmaya başlayınca çiftin arası açıldı. Her şeye rağmen Susan Grimshaw, Dutch' ı ve çetesini terk etmedi. Edemezdi de zaten. Çünkü onun çetesindeyken kendisini güvende hissediyordu. Sonuçta dışarısı, özellikle Vahşi Batı döneminde yaşayan genç bir kadın için çok tehlikeli olabilirdi.
O' Driscoll Çetesi İle Tanışma ve Çeteye Yeni Üyelerin Katılması
Van der Linde' nin yolu O' Driscoll Çetesi ile kesişti. Bu dönemde Dutch, Colm O' Driscoll ile tanıştı. Dutch' ın aksine Colm, çetesindeki üyelere bir piyonmuş gibi muamele gösteriyordu. Adamlarına emirler yağdırıyordu. Dutch onun adamlarına karşı olan tutumundan hoşlanmadığı için Colm' un çetesiyle aralarına biraz mesafe koymuştu. O' Driscoll' lar da Van der Linde Çetesi içindeki "özgür yaşama" anlayışı ile alay ediyorlardı.

Oyunda nedeni tam olarak öğrenilememekle beraber Dutch, iki çete arasındaki iyi ilişkiyi bozmaya karar verdi. Colm' un erkek kardeşini öldürdü. Colm buna misilleme olarak Dutch' ın sevgilisi Annabel' i öldürdü. Annabel' in ölümünden oldukça etkilenen Dutch' ın dünya görüşü bu olaydan sonra değişti. Artık özgürlük için savaşmanın yanı sıra O' Driscoll' lar ile de savaşacaktı. İki çete arasında Colm' un Saint Denis' de idam edilmesine kadar sürecek olan savaşlar yaşanacaktı.

1885 senesine gelindiğinde Van der Linde Çetesi' nin yolu Illınois' te bir kasabada hırsızlık yaparken yakalanan ve linç edilen, o zamanlar henüz 12 yaşlarında bir çocuk olan John Marston ile kesişti. Öfkeli kalabalık John' u orada linç edip öldürecekti. Yakınlarda olan Dutch ve ekibi tartışmayı yatıştırmak için bölgeye gitti. Kalabalığı sakinleştirdikten sonra tıpkı Arthur' a yaptığı gibi John' u da çetesine aldı. Anlaşılan yine Arthur' da olduğu gibi John' un İçindeki potansiyeli görmüş. Dutch ve Hosea daha önce Arthur' a yaptıkları gibi John' a da okuma yazmayı, silah kullanmayı, avlanmayı ve ata binmeyi öğretti. Bu süreçte John ve Arthur iki kardeş gibi oldular. Birlikte büyüdüler.
John' un çeteye katılmasından sonra çetenin adı artık "Dutch' ın Çocukları" olarak da anılacaktı.
Dutch' ın Çocukları' nın İlk Büyük Soygunu
Dutch, Hosea ve Arthur, Van der Linde Çetesi' nin ilk büyük vurgununu "Lee and Hoyt" adında bir banka ile yapmıştır. Bu vurgun hem Van der Linde' yi Vahşi Batı suç camiasında tanınır bir duruma getirmiş, hem de oldukça fazla para kazanmışlardı. Çete bu vurgundan tam 5000 dolar para elde etmişti.
Dutch bu parayı kendileri için kullanmak yerine çevredeki evsizlere ve yetimlere dağıtmayı seçti. Kapı kapı dolaşıp muhtaç durumda olan insanlara yiyecek ve para yardımı yaptılar. Dutch adeta bir Robin Hood rolünü üstlenmişti. Bu soygundan sonra Dutch aranan bir adam olmuştu. Pinkerton Dedektiflik Ajansı, Dutch' ın başına para ödülü koymuştu.

1893 senesine gelindiğinde Dutch' ın yolu Bill Williamson adında bir savaş gazisi ile kesişti. Bill, biraz daha içki alabilmek için Dutch' ı soymaya çalıştı. Ama bu numaraları yemeyen Dutch, Bill ile alay edip güldü. Daha sonrasında aralarındaki samimiyet artınca Dutch Bill' i çeteye dahil etti. Aradan geçen iki sene sonrasında, 1895 yılında Bill ile aynı şeyi yapmaya çalışan Javier Escuella adında Meksikalı bir genci de çeteye dahil etti. İlginç bir şekilde Javier, Dutch' ın özgürlük felsefesini çetede en fazla benimseyen isim oldu. Hatta o kadar ileri gitti ki Dutch' ı tanrısal bir figür olarak görmeye başladı. Dolayısıyla Javier, Dutch' un en sadık adamlarından biri olmuştur. İlerleyen süreçte Sean MacGuire adında İrlandalı başka bir genç, Bill ve Javier' in yaptığı gibi Dutch' ı soymaya çalıştı. Dutch Sean' ı da çeteye dahil etti.

"Robin Hood"
Bazı liderler vardır, yönetimde dehasını kullanırlar. Bazısı çeşitli siyasi ideolojiler üzerine liderlik yeteneğini kullanır. Bazısı yalnızca kontrolü eline almayı ve otoriter yönetim anlayışını uygulamayı sever. Bazısı ise karizmasını kullanır.
Dutch' ı bu lider tiplerinden birine yerleştirecek olsaydık kesinlikle karizmatik lider diyebilirdik.

Dutch otoritesini ve liderlik vasfını karizmasına ve inandığı özgürlük felsefesine borçlu. Kendisini modern dünyayı özgürleştirebilecek bir güç olarak görüyordu. Fakir ve yardıma muhtaç halk ile ilgilenip eksiklerini gideriyordu. Zenginden çalıp fakire vermesinin sebebi de inandığı özgürlük felsefesinin gerekliliklerini karşılamak içindi. O bir Robin Hood' du. Kendisini Vahşi Batı' nın bir sembolü haline getirmeyi amaçladığı için hükümetle ve her türlü medeni yapıyla savaş halindeydi. Moderniteyi reddediyordu. Kendisini, halkı "devletlerin süslü zulümlerinden" koruyabilecek bir kurtarıcı olarak görüyordu. Yakışıklı görünümü onu oldukça karizmatik bir lider yapıyordu. Giyimine kuşamına her zaman dikkat ediyordu. Dünya görüşü insanları anarşist bir düzen olan "Vahşi Ütopya' ya" inandırmak üzerineydi. Önceki rehberimde de dile getirdiğim gibi insanın özü vahşi kalmasındaydı. Modern şehirler insanın doğasına aykırıydı.

(Diğer rehberime de göz atmak istersiniz diyerek aşağıya linklerini bırakıyorum. Destekleriniz, yeni rehberler için bana moral ve motivasyon oluyor.)
Micah Bell' in ve Diğer Üyelerin Çeteye Katılması
1898 senesinde Dutch, bir soygunda elde ettiği altınları bir kasabada satmaya çalıştı. Bu satış mafya takası gibi yapılmak istenmişti. Alıcılar sorun çıkardı ve taraflar arasında tartışma çıktı. Crenshaw Hills adındaki bir yerde gerçekleşen takas bir bar kavgasına dönüştü. Dutch bu kavga esnasında az kalsın öldürülüyordu. Onu ölümden kurtaran kişi ise Micah Bell olmuştu. Dutch kendisine teşekkür ettikten sonra onu çeteye dahil etmeye karar verdi. Dutch ilerleyen süreçte Micah' ı tıpkı Arthur ve John gibi oğlu olarak görüyordu. Ama Hosea ve diğerleri aynı fikirde değildi. Micah' ı güvenilmez ve aykırı buluyorlardı. Dutch' ın özgürlük felsefesine inanan, ama bu uğurda pek de bir faydası olmamış biriydi.

Aynı sene içinde Charles Smith' de çeteye dahil oldu. Charles, babası siyahi ve annesi kızılderili olan biriydi. Çocukluğundan bu yana ırk ayrımcılıklarına maruz kalmıştı. Dutch' ın ona değer vermesi üzerine Charles kendisini bu çeteye ait hissetti. Dutch' ın en saygın adamlarından biri oldu.

Hikayeye fazla bir etkisi olmayan ve Dutch tarafından çeteye dahil edilmiş diğer Van der Linde Çetesi üyeleri Mac Callender, Davey Callender, Kieran Duffy ve Jenny Kirk' tir. Jenny Kirk' in Blackwater soygunu sırasında vurularak öldüğü bilinmektedir. Davey Callendar ise oyunun giriş kısmındaki karlı sahnelerde gördüğümüz ölmek üzere olan ve kulübeye girdikten sonra ölen karakterdir.

Kısaca çetede gördüğümüz diğer kişilerin nasıl çeteye katıldıklarından da bahsedelim.
-Sadie Adler, O'Driscoll çetesi tarafından rehin tutulmuşken Dutch ve çetesi onu kurtarıp çeteye dahil eder. Aynı zamanda yine O'Driscoll Çetesi tarafından Sadie' nin kocası Jake öldürülmüştür. Dul bir bayan için Vahşi Batı oldukça tehlikeli bir ortamdı. Van der Linde Çetesi'ni nde kendisini güvende hissedebilirdi.

-Uncle, eğlenceli kişiliği ile Dutch' ın dikkatini çekti ve onu çeteye dahil etti.

-Molly o'Shea' in çeteye nasıl dahil olduğu bilinmese de, muhtemelen Dutch ondan hoşlandığı için onu çeteye dahil etmiştir.

-Simon Pearson, ABD Donanması' nda yer almış ve yemek pişirme yeteneğiyle Dutch' ın dikkatini çekmiş ve çeteye dahil olmuştur.

-Karen Jones, iyi rol yapabilme yeteneği ile Dutch' ın dikkatini çekmiştir.

-Mary Beth Gaskill, erkek arkadaşı tarafından dövülürken Dutch olaya müdahil oldu ve onu çeteye dahil etti.

-Orville (Reverend) Swanson, morfin ve alkol bağımlısı olduğundan işe yaramaz bir herifin tekidir. Çeteye dahil olmasının sebebi, daha önce Dutch' ı ölümden kurtarmış olduğu için Dutch onu çeteye dahil etmiştir ve Van der Linde' in bir üyesi olmuştur.

-Josiah Trelawny, soygun fırsatlarından haberdar olması ve parasal konularda olan uzmanlığı ile Dutch' ın dikkatini çekmiş ve çeteye dahil olmuştur. Aslında çetenin doğrudan bir üyesi olmasa da, çeteyle sıcak ilişkiler kurmuştur.

-Tilly Jackson, Foreman Brothers adındaki bir çetenin, kardeşini öldürmesi üzerine kaçarken Van der Linde çetesine sığınmıştır. Burada Anthony Foreman' ı öldürerek kardeşinin intikamını da alabilecektir.

-Abigail Roberts, Uncle tarafından çeteye getirilen bir fahişedir. Çetenin neredeyse tüm erkek üyeleriyle birliktelik yaşamıştır. Sonradan John Marston' dan hoşlanmaya başlar ve Jack' e hamile kalır. John, bu çocuğun ondan olmayabileceğini düşündüğünden dolayı çocukla fazla ilgilenmez. Jack, çocukluk yaşlarını çetedeki diğer üyelerin ona bakmasıyla geçirmiştir. Bu yüzden de ileriki yaşlarında babası John' a tam bir sempati duyamayacaktır.

-Lenny Summers, siyahi olduğu için çocukluğundan bu yana ırkçılığa maruz kalıyordu. Ta ki çete onu keşfedene kadar.
Blackwater Soygunu
Van der Linde Çetesi, bugüne dek yapmış olacakları en büyük soygunu yapmak için Blackwater açıklarındaki bir feribot ile kasabaya geldiler. Her şey planlandığı gibi gitmişti. 150.000 dolar gibi bir parayı ele geçirmeyi başarmışlardı. Kısa bir süre içinde Pinkerton' ların gelmesi ile plan alt üst oldu. Aslında Dutch zaten Pinkerton' ların gelmesini bekliyordu ve bu durumu asla göz ardı etmiş olamazdı. Bu da planı dahilindeydi. Uyguladığı "plan" ters gitmiş olacak ki çetemiz 150.000 dolarlık vurgununu geride bırakıp kaçmak zorunda kaldı. Artık Dutch ve çetesi Blackwater' da aranan kişiler olmuşlardı. Dutch, çetesi ile Ambarino Dağları' nın gerisinde terk edilmiş bir kasaba olan Colter' a kaçmak zorunda kaldı.





Colter Kasabası





Blackwater soygununun ayrıntıları ne birinci oyunda ne de ikinci oyunda tam olarak anlatılmamış. Oldukça yüzeysel bir şekilde anlatılmış. Bu yüzden tüm bildiklerimiz bu kadar.

Ayrıca Blackwater soygununun başarısız oluşu, çetenin kurucu üyelerinden olan Hosea' nın çeteye olan bağlılığını da olumsuz etkilemiştir.
Soygun Girişiminden Sonra Çetenin Hayatta Kalma Çabaları
Dutch başarısız soygun girişiminden sonra kendini biraz frenlemek zorunda kaldı. Robin Hood kimliğini "şimdilik" bir kenara bırakıp ekibine topladığı bu insanları sıcak ve tok tutmayı amaçlıyordu. Bunun için de çetesiyle birlikte bir takım büyüklü küçüklü soygunlar yaptı. Valentine bankasını soyma, Braithwaite Konağı' nı sırf John' un oğlu Jack' i kaçırdılar diye yakma, çeşitli tren soygunları, at hırsızlıkları, federallerle ve Pinkertonlar ile çatışmalar derken Van der Linde çetesinin başı epey derde giriyor. Rhodes' de karışıklıklar çıkarma, Saint Denis' deki olaylar ve bunun gibi pek çok yasa dışı iş yapıyorlar. En başından beri çetemizin amacı büyük bir soygun yapıp ellerine geçen parayla Tahiti adındaki ve Güney Pasifik Okyanusu' nun ortalarında yer alan tropik adalara gitmek ve orada özgürce yaşayabilmektir. Elbette bu hedef, tüm ülkede aranan, para sıkıntısı çeken ve açlıkla mücadele eden bir suç çetesi için oldukça ulaşılamaz bir hayaldir ama imkansız değildir. Dutch karşılaşabilecekleri tüm zorluklara rağmen bunu başarabilecek bir liderdir. Ya da belki de...
Saint Denis' de Yaşananlar
Van der Linde Çetesi Saint Denis' de John' un oğlu Jack' i elinde bulunduran Angelo Bronte ile tanışır. Bronte için şehir mezarlığında küçük bir iş yaptıktan sonra Bronte Jack' i serbest bırakır. Bu iş sayesinde Dutch ve Bronte arasında bir samimiyet başlar. Bronte, Dutch' ı ve ekibini şehirde düzenlenecek olan ve belediye başkanının da katılacağı bir partiye davet eder. Dutch parti teklifini kabul eder ve yola çıkarlar. Dutch ve ekibi elbette bu partiye eğlenmek ve vakit öldürmek için gitmezler. Belediye başkanının tanıdıklarından bilgi almak ve yeni bir soygun planı oluşturmak için keşif yapmak üzere gittiler. Dutch özellikle Leviticus Cornwall' ın şirketlerinin parasına göz dikiyordu. Nihayet çete, Arthur sayesinde istihbaratı alabilmiştir. Çetemiz Leviticus Cornwall hakkında edindiği istihbarat üzerine bir plan yapıp tramvay istasyonunu soymaya giderler. Çatışma hiç de kolay olmaz. Nihayet zorlu çatışmanın ardından çete ganimetini almak için kasayı kontrol ettiğinde neredeyse hiç para olmadığını görür. Bu durumda hem çete kendisini yoktan yere riske atmıştır hem de ellerine hiç para geçmemiştir. Oradan geçen bir tramvayın tepesine çıkarak kaçmak zorunda kalırlar. Kaçış sırasında raylardan çıkan tramvay başka bir tramvaya çarptığından dolayı tramvayın üstündeki Dutch da dahil olmak üzere yere düşerler. Dutch çok fena düşmüştür. Başını yere çok sert vurmuştur. Dutch adamlarına kendisinin iyi olduğunu söyledikten sonra karışıklıktan yararlanarak ara sokaklardan geçerek Saint Denis' ten kaçarlar.






Kazadan hemen sonra Arthur Dutch' a iyi olup olmadığını soruyor.




Bir fan teorisine göre Dutch' ın oyunun sonlarına doğru yanlış kararlar almasının, çeteyle ilgilenmesi gerekirken parayı ve aç gözlülüğü seçmesinin ve sürekli birlik ve beraberlikten bahseden kendisinin, John tutuklandıktan sonra onu kurtarmaya gitmemesinin sebebi Dutch' ın bu sahnede başına aldığı darbe olabilir. Dutch başına aldığı darbeden sonra artık eski Dutch değildir. Eskisi gibi düşünemiyordur. Gerçekten de bakıldığında Dutch, oyunda bu görevden sonra değişmeye başlar. Hatta oyun zamanında daha da ileri gidip Red Dead Redemption 1' in hikayesindeki Dutch' a bakarsanız hayatındaki değer verdiği her şeyi kaybetmiş, eski karizması olmayan ihtiyar bir adam görürsünüz. Birinci oyunda kafasına aldığı zararın en fazla etkisini gördüğü söylenebilir.

Bu aşağılanmanın ve küçük düşürmenin ardından Dutch Angelo Bronte' den intikam almak ister. Sonuçta kendisi bizi o partiye davet etmişti. Aslında Bronte, Dutch' ın bu partiye gelme sebebinin bir suç işlemek için istihbarat toplamak olduğunu en başından tahmin ediyordu. Leviticus Cornwall' a olası soygun planına karşı hazırlıklı olmasını söyleyen Bronte' ydi.
Dutch' ın İntikamı
Dutch ve ekibi, Lagras adındaki bir balıkçılık kasabasında yaşayan ve bir takım yasa dışı işler yapmasıyla bilinen bir balıkçıyı, çeteyi Bronte' nin malikanesinin arkasındaki güverteye bırakması için ikna etmeye çalışır. Adamı ikna etmek kolay olmaz. Adamın timsah avlayabilmek için yardıma ihtiyacı vardır. Dutch en güvendiği adamı olan Arthur' u da yanına alıp balıkçıya yardım etmeye gittikten sonra balıkçı artık çeteyi malikaneye bırakmaya ikna olmuştur.

Bronte' nin malikanesine gelen çete önce sessiz sessiz ilerleyerek bahçenin belli noktalarına konuşlandı. Ardından çete saldırmak için hazır olduğunda taaruz başladı. Bronte' nin adamları ile geçen zorlu çatışma sonucunda Bronte kaçmaya çalışırken Dutch tarafından yakalanır. Malikanenin etrafı federaller tarafından kuşatılmıştır bile. Dutch Bronte' yi suda boğduktan sonra cesedini timsahlara yem olsun diye nehre attıktan sonra tekneyle hızlıca kaçarlar. Arthur bu sırada Dutch' ı hiç bu kadar öfkeli görmediğini dile getirir.
Hosea' nın Ölümü ve Guarma Bölümü
Van der Linde çetesinin ufak tefek soygunlardan gelen paralardan daha fazlasına ihtiyacı vardır. Zaman Tahiti' ye gitme zamanıdır. Bu yüzden Dutch ve ekibi, merkezi Saint Denis' de bulunan Lemoyne National Bank' i soymaya karar verir. Soygun güzel başlasa da ilerleyen süreçte işler tersine dönmeye başlar. Çetenin en önemli adamlarından olan John ve çetenin Dutch' tan sonraki en üst düzey yetkilisi olan Hosea, Pinkertonların ellerine geçmiştir. Hosea ileri atılıp şaşırtma hareketi yapmak istese de, Ajan Milton tetiği çeker ve Hosea orada can verir. Bunun üzerine çetemiz polislerle çatışmaya girer ve buradan kaçmaya çalışır. Kaçış sırasında Lenny' de ölür. Binaların çatılarından ilerlerken çetemiz sığınacak bir yer bulur ve gece olana kadar burada kalmaya karar verir.

Gece bastırdıktan sonra çete, polislere fark edilmeden ilerleyerek Güney Amerika kıyılarına giden bir gemiye binerler ve ülkeyi terk ederler.

Yolda kötü bir olay daha yaşanır. Gemi yanmaya başlar. Mürettebatın yarısından çoğu ölmüştür. Sonrasında gemi, içinde bulunan geriye kalan az sayıda mürettebatı ve Van der Linde çetesini, Guarma adındaki tropik bir adaya sürükler.

Burada da işler iyi gitmez. Fussar adındaki bir adam, bu adada yönetimden sorumludur ve Van der Linde çetesinden kurtulmaya çalışır. Çetemizin Guarma' daki düşmanı Fussar olmuştur.

Çetemiz Guarma' da da çeşitli silahlı eylemlere katılır. Bu adadan kurtulabilmek için Fussar' a karşı savaşan ada yerlilerine savaşlarında yardımcı olmaları gerekir. Bunun için adalıların kaldıkları Cinco Torres Kalesi' ne saldıran Fussar' ın donanmasını savaşta mağlup etmeleri ve zırhlısını batırmaları gerekmiştir.
Bu yardımlarından sonra adalılar onlara tekrar Amerika' ya dönebilmeleri için bir tekne ve kaptan ayarlamıştır.
Tekrar Buluşma ve John' un Hapishaneden Firar Ettirilmesi
Dutch ve adamları Guarma' dayken Van der Linde çete üyeleri Lakay adındaki bir bataklık kasabasına kaçmak zorunda kalmıştır. Dutch ve adamları, burada çete ile tekrar buluştuktan sonra daha üzerlerinden Guarma' nın yorgunluğunu dahi atamadan Pinkerton' ların saldırısına uğrarlar. Pinkertonlar, bu kez her zamankinden daha acımasızdırlar ve Van der Linde çetesini yok edebilmek için yanlarında mitralyöz getirmişlerdir. Neyse ki Arthur, mitralyöz kullanan polisi öldürüp onun yerine aleti kullanarak taarruza kalkmış olan tüm Pinkertonları öldürür. Kalan Pinkertonlar ise kaçmak zorunda kalmıştır.

Van der Linde Çetesi Lakay' da kalamazdı artık. Dutch ekibine yeni bir kamp yeri bulmalarını söyler. Van Horn ve Annesburg kasabalarına yakın bir yer olan Beaver Hollow' da kamp kurmaya karar verirler.
İlerleyen süreçte Dutch çeteye John' un Sisika Cezaevi' nde tutulduğunu ama kimsenin onu kurtarmaya gitmemesi gerektiğini söyler. Çünkü eğer onu şimdi kurtarırlarsa başlarına bir orduyu musallat edeceklerini düşünmektedir. Haksız da sayılmaz, gerçekten de John' un cezaevinden kaçırılmasından sonra işler epey sarpa sarmaya başlayacaktır. Sadie ve Arthur Dutch' ı dinlemeyip Sisika Cezaevi' ne sıcak hava balonu ile uçarak gider ve John' u kurtarırlar. Dutch, Sadie ve Arthur' a kendisine güvenmedikleri ve kafalarına göre iş yaptıkları için çok öfkelenir.
Leviticus Cornwall' un Ölümü ve Colm O'Driscoll' un İdam Edilmesi
Bir kaç gün sonra Dutch yanına en sadık adamlarını, Arthur ve Micah' ı alıp Leviticus Cornwall ile bir anlaşma yapmak üzere Annesburg' da buluşur. Dutch Cornwall' a kendisi ve çetesinin ülkeyi terkedebilmesi için 10 bin dolar, bir tekne ve ülkeden güvenle çıkabilmelerini sağlaması karşılığında hayatını teklif eder. Cornwall bu teklifi reddeder. Hal böyle olunca da Dutch Cornwall' ı oracıkta öldürür. Cornwall' ın adamları ve Annesburg devriyeleri ile sıkı bir çatışmadan sonra ekip kamp alanına kaçmayı başarmıştır.

Yine bu olaylardan bir kaç gün sonra, Dutch Colm O'Driscoll' un Saint Denis meydanında asılacağını öğrenir. Ancak Colm idam sehpasına ilk kez çıkan biri değildir. O'Driscoll Çetesi onu defalarca kez asılmaktan kurtarmıştır. Bu kez durumun farklı olmasını sağlamak için Dutch, o gün orada olacaklarını ve Colm' un öldüğünden emin olacaklarını söyleyerek Saint Denis' e doğru yola çıkarlar. Dutch' yanına Arthur' u ve Sadie' yi de alır. İkisinin de O'Driscoll' ların elinden çok fazla şey çekmişliği vardı ve Dutch, oraya onları götürmenin en doğru karar olacağını biliyordu.
İnfaz alanına geldiklerinde tam da Dutch' ın tahmin ettiği gibi, gerçekten de O'Driscoll' lar infazın yapılacağı meydanda kılık değiştirmiş halde bekliyorlardı. Polis devriyesi kılığına girerek infaz alanına giren Sadie, Dutch ve Arthur bir süre bekledikten sonra Dutch, Arthur' u infaz alanını gören yüksek bir yer bulması konusunda uyarır. Tesadüfe bakın ki, O'Driscoll' lardan biri de aynı binanın çatısında keskin nişancı tüfeğiyle bekliyordur. Arthur keskin nişancıyı saf dışı bıraktıktan sonra aynı tüfekle infazı uzaktan izlemeye başlar. Colm' un asıldığı sırada Sadie kendine hakim olamaz ve O'Driscoll' lardan birini boğazından bıçaklar. Hemen ardından polislerle O'Driscoll' lar çatışmaya girer. Çatışmanın ortasında kalan Dutch ve Sadie' yi kurtarmak ise Arthur' a düşer. Arthur ikilinin önündeki düşmanları bir bir indirir ve kaçmaları için fırsat sağlar. Daha sonrasında ekip oradan ayrılıp Beaver Hollow' a geri döner.
Van der Linde Çetesi' nin Dağılmadan Önce Son Çırpınışları
Dutch, durup dururken Wapiti Kızılderililerine hükümete karşı olan savaşlarında yardım etmeye başlar. Kendilerine odaklanıp toparlanmaları gerekirken Dutch' ın böyle bir karar alması, aslında çete için sonun tahmin edilenden daha yakın olduğunu kanıtlıyordu. Sonuçta bir kaç çete üyesiyle veya eşkıyayla değil, doğrudan Amerika Hükümeti' nin ordusu ile savaşacaklardı. Bu savaşlar sırasında Eagle Flies, Rains Fall ve diğer Wapitililer ile tanıştılar. Onların dertlerine ortak olup sorunlarına çözüm aradılar.

Dutch, Wapitililerin yaşadığı alanlarda inşa edilen petrol rafinerisine, Eagle Flies' ın adamları ile saldırmasından sonra kendi adamlarının da bu savaşa dahil olmaları gerektiğini düşünerek herkesi savaşa katılmaya davet eder. Bu kez sıradan bir çete savaşı değil, gerçekten bir savaşa gidiyorlardı.



Oyundaki en sevdiğim görevlerden biri olmakla beraber, bu görevin sonuçlarının çeteyi dağılmanın eşiğine sürüklemesi apayrı bir trajedi.

Savaş sırasında aynı rafineride Dutch ve Arthur, Cornwall' un çok para eden tahvillerini bulur. Dutch, bu tahvilllerin çeteyi Tahiti hayaline kavuşturabileceğini biliyordu. Binayı terk edip kampa dönecekleri sırada Arthur, içerideki askerlere yakalanır. Dutch ise geri dönüp Arthur' u kurtarmak yerine ardına bakmadan dışarı çıkar. Arthur' u tam o sırada içeri giren Eagle Flies kurtarır. Ama Eagle Flies' da Arthur' u kurtarırken vurulur. Artık Arthur Dutch' a güvenemeyeceğini kesin olarak anlamıştır.

Bu maaş tahvilleri aslında çeteyi Tahiti' ye ulaştırmaya yeterli miktarda para ediyor. Ama Dutch' ın pek de öyle düşünmediği ortadadır. Çünkü bu tahvilleri satmak öyle kolay değildir. Sonuçta tüm ülkede aranan çalıntı tahvilleri satmaları imkansızdır. Dutch bunu bildiğinden dolayı daha kesin para kazanabilecekleri son bir iş yapmayı planlar. Plana göre Saint Denis' den kalkacak olan ABD Ordusu' na bağlı bir trende, orduda çalışan askerlere verilmesi planlanan paralar vardır. Dutch kafayı o paralara koymuştur ve o paraları kazanmaları gereklidir. Ya kazanırlar, ya da kazanırlar. Eğer kazanamazlarsa, artık ülkede kaçabilecekleri bir yer kalmamıştır. Ya topluca infaz edilirler, ya hapse atılırlar, ya da kürek mahkumu olurlar.
Dutch ve ekibi, bu son soygunu yapmak üzere yola çıktıklarında aslında daha yola çıkmadan önce bile ekibin dağılmak üzere olduğu anlaşılmaktadır. Artık kimse birbirine rahatça güvenemez hale gelmiştir. Dutch' ın en sadık adamları Arthur ve Micah bile, Artık Dutch' ın kafayı sıyırdığını düşünmektedir.
Ekip Saint Denis' e vardığında durması beklenen trene gizlice sızıp paraları gizlice almayı planlıyordu. Ama trenin Saint Denis' den hiç durmadan geçmesinden dolayı çete treni kovalamaya başlar. Kovalamaca sırasında orduya bağlı askerlerle savaşan ekip nihayet trene atlamayı başarır, ama bu kez işleri çok daha zordur. Hem trendeki askerlerle, hem de treni takip eden atlı askerlerle savaşmaları gerekir.
Bu curcuna sırasında John vurulur ve trenden düşer. Dutch, John' un yanına gideceğini söyler ve trenin başından ayrılır. Trende yalnız kalan ekip paraları bulur ve derhal trenden atlar. Trenin makinisti çoktan trenden atlamıştır ve tren son hızda, çetenin daha önce patlattığı köprüye doğru, yani boşluğa doğru düşer.





John trenden düşüyor.





Neyse ki çetedeki John dışında herkes savaşta yara almadan kurtulur. Hem de plan başarılı olmuştur. Ellerinde artık çok fazla para vardır.

Paraları aldıktan sonra geri dönen Dutch, John' un öldüğünü söyler.
Çetenin Dağılması ve Arthur' un Ölümü
Birkaç soygun girişiminden sonra çete bir nebze yeniden birlikte kalabilmeyi başarabilse de, aslında herkes birbirinin arkasından kuyusunu kazmaya hâlâ devam ediyordu. Micah' ın Dutch' ın aklına girmesiyle Dutch artık en sadık adamlarına bile güvenememeye başlamıştı. Micah' ın Pinkerton ajanı olduğu Arthur tarafından ortaya çıkarılınca ise artık ipler kopma noktasına geldi. Çetede kalan son kişiler, Dutch ve Arthur' un tarafını seçmek üzere ikiye ayrıldı. Öldü sanılan John, tam da bu sırada olaya müdahil olarak Dutch' a onu geride bırakıp ölüme terk ettiğini söyledikten sonra, tercihini Arthur' un yanında olmaktan yana kullandı.

Kısa süre sonra Pinkertonlar, çetenin saklandığı Beaver Hollow' un yerini tespit etmeleriyle birlikte halihazırda birbirine düşmüş olan çete üyelerini tek seferde gözaltına alabilmek için karşı saldırıya geçerler. İlk başta çete yine her zaman olduğu gibi Pinkertonlarla hep birlikte mücadele etse de, Pinkertonların saldırısının ilk dalgasından kurtulduktan hemen sonra Arthur ve John, Dutch' ın onları hainlikle suçlayıp öldürebileceğini bilmektedir. Bu yüzden de kampı terk etmek zorunda kalırlar. Sadie ise, çete birbirine düşmeden bir kaç saat önce Abigail' i Ajan Milton' un elinden kurtardıktan sonra onu daha güvenli bir yere götürmüştür.


Burada oyuncunun elinde iki seçenek vardır. Ya çetenin ana para kaynağı olan sandığı almak için Beaver Hollow' a geri dönmeli, ya da parayı boşverip John ile birlikte oradan kaçmalıdırlar. Her iki seçenek de Arthur' un ölümüyle sonuçlanacaktır. Her iki seçenekte de Dutch, Arthur ve Micah arasında olan kavgaya sonradan müdahil olup hiç bir şey söylemeden orayı terk eder. Çünkü her ikisine de, çetesini dağıttıkları için çok öfkelidir. Ama öfkesini dışarı vurmamayı tercih eder. O an için tek yapabildiği, sessizce gitmek olur.
1907 Yılında Yaşananlar
Dutch, çetesinin eski elemanlarından olan Micah ile tekrar bir araya gelip yeni bir çete kurduktan sonra, hikayemizin ilk bölümlerinde bahsettiğim Blackwater Soygunu' ndan elde edemedikleri ve bir hazine değerinde olan soygun parasını kurtarmayı başarmışlardır. Mount Hagen' de yer alan ahşap bir evde yaşayan çete, bu dağın etrafına konuşlanmış diğer çete elemanlarıyla birlikte aslında yine epey büyük bir çete olabilmiştir.

Sadie ve John, Micah' tan intikam almak istiyorlardı. Sadie, onun Mount Hagen civarında olabileceğini öğrendikten sonra John' u da yanına alıp Mount Hagen' e doğru yola çıktı. Çete üyeleri arasında yaşanan çatışmada Sadie vurulur ama ölümcül bir hasar almaz. John Micah' a yalnız gitmek zorunda kaldıktan sonra önüne çıkan tüm çete üyelerini bir bir yere sererek ilerler ve nihayet Micah' ın kaldığı ahşap kulübeyi bulur. Micah' ın dışarı çıkmasıyla aralarında geçen diyalogdan sonra John, Micah' ın üzerine açtığı ateşten saklanarak kurtulmaya çalışırken onu kurtarmak için yetişen Sadie, Micah' a silahını doğrultur ve onu rehin alır.

Tam o sırada kulübeden Dutch çıkar. Sadie ve John için Dutch' ın burada olması büyük sürpriz olmuştur.
Arada geçen diyaloğun ardından Dutch, silahını Micah' a doğrultur ve onu vurur. Ardından yine hiç bir şey söylemeden çekip gider. Blackwater parası ise Sadie ve John' a kalmıştır.
RDR 2' de Dutch İle İlgili Öğrenebileceklerimiz Bu Kadar.
Buraya kadar Dutch ile ilgili öğrenebileceğimiz genel bilgiler bu şekildeydi. Ancak yine de öğrenebileceğimiz birkaç şey var. 1907 yılına kadar olan süreci oyun bize doğrudan göstermese de aslında 1899' dan 1907' ye kadar olan süreçte çete üyeleri hakkında bir takım haberler yayılmış. Bunlar gerek halk arasında dolaşan söylentiler, gerekse gazete haberlerinde yer alan bilgilerdi. Pek çoğu ise uydurma hikayelerdi. Yine de rehberde ayrı bir bölümde değinilmeyi hak eden cinsten bilgiler bunlar. Dilerseniz hemen anlatayım.

Bir gazete haberinde Dutch' ın Tall Trees bölgesi yakınlarında görüldüğü söyleniyor. Ama başka bir habere göre ise Dutch' ın başarısız bir soygun girişiminde federaller tarafından öldürüldüğü de söyleniyor. Ancak bu iddia gerçek olamaz. Çünkü, "RDR 1 hikayesinde de anlatacağım gibi" Dutch ın West Elizabeth bölgesinde faaliyet gösteren ve yerlilerden oluşan bir suç çetesini yönettiğinin ortaya çıkmasıyla bu iddia çürütülüyor. (Gazete haberlerinden bağımsız olarak, birinci oyunda Javier Escuella John Marston' a Dutch' ın Kolombiya' ya kaçtığını söylüyor.) Bu ve bunun gibi daha pek çok gazete haberinde Dutch ve eski çete üyelerinin akıbetlerine yer veriliyor.
1911' de Yaşananlar (RDR 1 Bölümü)
Her ne kadar Red Dead Redemption 1' in hikayesini anlatmayı çok istesem de, bu başka bir rehberin konusu. Bu yüzden kısaca John' un RDR 1 hikayesi boyunca yaptıklarından bahsederek geçmek istiyorum.

Çok değil, RDR2 olaylarından yalnızca dört sene sonra Pinkerton Dedektiflik Ajansı, John' un karısı Abigail' i ve oğlu Jack' i Blackwater' daki bir hapishanede rehin tutar. John' dan, başta Bill Williamson olmak üzere Javier Escuella' yı ve sonrasında Dutch Van der Linde' i adalete teslim etmesini sağlarsa Abigail ve Jack' i serbest bırakacaklarını vadederler.



Oyunu oynarken Meksika çöllerinde yakaladığım bir ekran görüntüsü.


John ikisini de yakalamak için ta Meksika' ya kadar gider, hatta Meksika' daki iç savaşın kilit isimlerinden biri dahi olur ve pek çok görevin sonunda onları yakalayamadan Bill Williamson ve Javier Escuella' yı öldürmek zorunda kalır. Pinkertonlar her ne kadar onların adalete teslim edilmiş olmasını istese de ölmüş olmalarını aslında daha çok istiyorlar. Ve sonrasında hiç hesapta yokken Dutch Van Der Linde' i de öldürmesini isterler. John, Pinkertonların her istediğini yaptığını ve bu kez Dutch' ı öldürmekle uğraşmayacağını söylese de Pinkertonlar onu Dutch' ı adalete teslim etmek konusunda ikna eder. Bu amaç uğruna Nastas adında bir Kızılderili ve Harold MacDougal adında deli bir bilim insanı ile ortak çalışmaya başlar.
Dutch' ın Son Günleri
Dutch' ın Tall Trees bölgesinde yerlilerden oluşan yeni bir çeteyi yönettiğini önceki bölümlerde anlatmıştım. Kızılderililere çeşitli vaatler sunarak onların beyinlerini yıkayıp kötü işlerini yaptırmaya başlayan Dutch artık eskisi gibi değildir. Eski Dutch' a baktığımızda karizmatik bir adam görüyorduk. Dehasını hep iyilerin yanında olmaya adamış ve Robin Hood felsefesini benimsemiş bir lider görüyorduk. Her zaman kıyafetlerini çok özenli seçen ve karizmasından asla ödün vermeyen birisiydi. Ancak Tall Trees' de gördüğümüz Dutch kesinlikle bu vasıflardan çok uzak ve zavallı bir ihtiyara dönmüştü. Sağdaki resimde de gördüğünüz gibi Dutch artık eskisi gibi yakışıklı ve karizmatik görünmemekle birlikte oldukça zayıf düşmüştü. Ama yine de bu durumuna rağmen hâlâ çete yönetebilecek dehaya sahip lider imajını korumayı başardığı anlaşılıyor.

John' un Dutch' ı yakalamak için birkaç girişimi oluyor. İlk girişimde Dutch' ın adamları, Nastas' ı hain olmakla suçlayıp öldürüyorlar. İkincide ise yine eli boş dönen John bu kez Dutch' ın Blackwater bankasını soyacağını öğrenip oraya gidiyor. Dutch çetesi üyelerinin gerçekten de orada olduğunu gördükten sonra John için Dutch' ı yakalamak için güzel bir fırsat oluyor. Bankaya federallerle birlikte giren John nihayet Dutch ile yeniden karşılaşıyor. Dutch John' a çeşitli hakaretler ettikten sonra rehin aldığı masum bir sivili öldürdükten sonra bankadan kaçıyor. Kaçış esnasında Blackwater' ın adeta altını üstüne getiriyorlar. Şehir boyunca yaşanan çatışmada Dutch kaçmayı başarıyor.

Dutch, banka soygununda masum bir sivili rehin alırken. (Diyalogda John ile, Jack' in kaç yaşında olduğu hakkında konuşuyor.)
Yolun Sonu
Pinkertonlar Dutch' un Cochinay isimli bir bölgede kaldığını tespit edip John' u haberdar ettikten sonra bu kez Amerikan Ordusu' ndan bir bölük ile birlikte hareket ederek Dutch' ı yakalayabileceklerini düşünüp oraya doğru yola çıkıyorlar. Kale içi ve dışında geçen kanlı çatışmanın sonucunda ABD Ordusu içeri girmeyi başarır. John ' da askerlerle birlikte içeri girip Dutch' ı kovalamaya başlıyor. John onu dağın zirvesine kadar kovalıyor. Dutch, zirveye kadar kaçtıktan sonra daha fazla kaçacak yeri olmadığını anlayıp silahını bir kenara atıyor ve John ile diyaloga geçiyor.
Hayatı boyunca toplumsal değişimle ve medeniyetle çatıştığını, ama "Sonuçta tıpkı yerçekimi gibi değişimin de her zaman sabit ve kaçınılmaz olduğundan" yakınıyor. John ise "Madem değişimin kaçınılmaz olduğunu biliyordun, o halde neden en başından pes edip düzgün bir hayat yaşamadın?" diye sorar. Cevap olarak Dutch, savaşçı ruhlu bir kişiliğe sahip olduğunu ve bu yüzden pes etmediğini söylüyor. John, soğukkanlılıkla teslim olmasını, aksi halde onu vurması gerekeceğini bir kez daha hatırlatıyor. Dutch ise buna yalnızca gülüyor ve aşağıdaki kolluk kuvvetlerinin iki yüzlülüğüne değiniyor. Onun ölümünün hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini, "yasanın o öldükten sonra hedef alacak başka bir canavar bulacağını ve bunun, aldıkları üç kuruş maaşı haklı çıkarmak için olacağını" söylüyor.


Dutch arkasındaki uçuruma doğru geri geri adım atıyor ve atlamadan önce John' a son bir şey söylüyor.
"Bizim zamanımız geçti, John"

Ve hemen ardından kendini boşluğa bırakıp yaşamına son veriyor.



----------


Aşağı inen John Dutch' ın cesedinin yanında ona bakarken Pinkertonlardan Edgar Ross gelir ve John' dan silahını vermesini ister. Dutch' ın cesedine John' un silahıyla bir el ateş ettikten sonra silahı John' a geri verir. Sanki John onu vurmuş da aşağı düşüp ölmüş gibi görünmesini sağlayarak, "Bu sayede raporun daha güzel görüneceğini" söylüyor.

Ve Dutch' ın hikayesi böylece sona ermiş oluyor.


----------

Ancak tesadüfe bakın ki, Dutch son söylediklerinde haklı çıkıyor. İki yüzlü ajanların her zaman yeni bir canavar bulacaklarını söyledikten kısa bir süre sonra John, Pinkerton Ajansı' nın yeni hedefi haline geliyor ve ölümü tıpkı Dutch' ın ölümü gibi oluyor.





<-SON->
Rehberimiz bu kadardı. Umarım okurken keyifli zaman geçirmişsinizdir. Bu rehberi oluştururken epey vakit harcadım ve bu emeğe değmesini istiyorum. Beğenerek, yorum yaparak ve ödül atarak hem emeğimin karşılığını almamı, hem de gelecekte yeni rehberler yazmak için bana moral ve motivasyon sağlamış olursunuz. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Diğer rehberlerime de göz atmayı unutmayın.

https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2953296335
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3000372089

Počet komentářů: 5
Mr. BigCheffy  [autor] 27. pro. 2023 v 0.07 
Teşekkür ediyorum:FH5Superstar:
ondergungor3489 27. pro. 2023 v 0.03 
Elinen sağlık
Dutch Van Der Linde 26. pro. 2023 v 11.46 
oçun hayatı
zoxwerthegod 20. pro. 2023 v 14.32 
yıkılış hikayesi
raxhe 16. pro. 2023 v 3.26 
oçun hayatı