The Witcher 3: Wild Hunt

The Witcher 3: Wild Hunt

85 ratings
Witcher Evreni - Wild Hunt (Vahşi Av) Kimdir?
By Routinues
Merhaba 👋 Bu rehber oyunun hikayesinde yer olan Wild Hunt yani Vahşi Av'ın kim olduklarını, tarihlerini, liderlerini, yaşadıkları dünyayı içeren bir rehberdir. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
   
Award
Favorite
Favorited
Unfavorite
Rehber Açıklaması ve Giriş
Sizler için hazırladığım bu rehberde yine kitaplardan ve çeşitli internet sitelerinden yararlandım. Genellikle internette bulunan tüm güzel içerikler İngilizce olduğu için yine bu rehber de Türkçe'ye çevrilmiş bir rehber olacak. Eğer bazı yerlerde anlam bozuklukları ile karşılaşırsanız bunun sebebi İngilizce seviyemin çok aşırı üst düzey olmamasıdır. Çevirebildiğim kadar çevirdim, çeviremediğim yerlerde ise cümlenin anlam bütünlüğü bozulmasın diye uygun kelimeler yerleştirmeye çalıştım.

Wild Hunt Kimdir?
The Wild Hunt veya Wraiths of Mörhogg'un Skellige'de adlandırıldığı şekliyle, gökyüzünde dörtnala giden bir grup hayalet olduğuna inanılıyordu. Sıradan halk tarafından gökyüzünde dörtnala giden ve bir savaş alâmeti olarak hizmet eden ölümsüz atların üzerinde bir süvari alayı olarak tanımlandılar.

Aslında, onlar, Tir ná Lia'dan bir grup Aen Elle elfleridir ve kendilerine aynı zamanda yerli Elder Speech'te yani (Kadim Dil) de, Kızıl Süvariler anlamına gelen Dearg Ruadhri adını vermişlerdir.

Genelde Vahşi Avın Kralı ve Generali olarak bilenen Eredin Bréacc Glas tarafından yönetilirler.

Gerçek amaçları, diğer dünyalardan köleleri bulup yakalamak ve onların ruhlarını emip kendi ordularına yani Vahşi Av'a katmaktır.

Aen Seidhe'nin ki gibi Alder Folk'a hizmet etmek için, sonunda Kadim Kanı damarlarında taşıyan Ciri'ye gözlerini diktiler.

Vahşi Av Hakkında Birkaç Not

● Avrupa folklorunda yinelenen bir motif olan Wild Hunt, Orta Çağ mitolojisinde birçok biçim alır. Almanya'daki "Vahşi Jagd" den, Anglo-Sakson İngiltere'deki Herlaþing'den İskandinavya'daki Asgårdsreia'ya kadar, Vahşi Av, genel olarak bir felaketin habercisi olarak görülüyor. Genellikle İskandinav tanrısı Odin ile ilişkilendirilen bir figür tarafından yönetilen,
Orta Çağ'da itibarını yitiren ve Alman paganizmi içinde saygı duyulandan daha çok korkulan Av'ı içeren hikayeler, yeraltı dünyasında hizmet edecek kişilerin kaçırılmasını, büyük bir vebanın gelişini ve ayrıca katledilmelerini içeriyordu.

● Wild Hunt atlarının altı bacağı vardır. Bu muhtemelen Odin'in benzer bir fiziğe sahip olduğu açıklanan atı Sleipnir'e bir göndermedir.

● Ortaçağ Alman kahramanı Dietrich von Bern'in hayatının sonunda Hunt tarafından kaçırıldığı söyleniyor.

● Atlı savaşçılara bakmak tehlikelidir. Biniciler ölülerin kendilerinin de ruhları olduğu için bu bir ölüm alâmeti olarak kabul edilir.

● Hunt'a yapılan en eski referanslardan biri, Herla kralı olarak adlandıran 12. yüzyıl İngiliz yazarı Walter Map'in yazılarında görülür.

● Wild Hunt'ın ortaya çıkışı da bir savaş alametidir ve savaşın veya trajedinin geleceğini gösterir.

● Wild Hunt ile bağlantılı kaçırmalar veya kaybolmalar en çok savaş sırasında veya öncesinde yaygındır.
Kendi Dünyamızda Vahşi Av
Vahşi Av (İngilizce: Wild Hunt, Eski İngilizce: Herlaþing, Galce: Cŵn Annwn), Avrasya'daki pek çok kültürde görülen fenomenik bir inanç.

Gökyüzünde koşan hayalet atlılar ve koruyucu ruhlara dayanan bu inanç, başta İskandinav, Çerkez, Hint, Japon, Kızılderili ve Kelt mitolojileri olmak üzere Kuzey Yarımküre'deki pek çok kültürde görülmektedir. İslam inancında da Hızır, kırklar makamı ve gökten gelen evliyalar inançları şeklinde yer almıştır. Zülkarneyn de bu gelenekle bağlantılıdır. Avcı Herne ve Yeşil Adam figürleri bu avla bağlantılı figürlerdir. Odin, Freyr ve Asgardlılar ile Elfler ve Valkürler, bu geleneğin kuzeydeki temsilcilerindendir. Bu av aslında dişi bir tanrıça figürünün (Freya,Morrigan, Frigg, Kibele, Umay, Ayzıt (Setanay Guaşe gibi) liderliğinde gerçekleşmektedir ve liderlik eden erkek karakterler de bu tanrıça ya da dişi ruhun eşi olarak yer alırlar.

Bu liderin mutlaka vahşi doğa ve hayvanlar ve bitkilerle bağlantısı olması gerekmektedir.Harlequinn karakteri bu avın temsilcilerinden Kral Herla ve Avcı Herne'ye dayanmaktadır. Noel Baba efsanesi aslında bu hikâyeden etkilenmiştir. İngiltere'de Sherwood ormanında yaşayan Robin Hood ve Neşeli Adamlar Çetesi bu efsaneden esinlenmiştir. Kral Arthur, Merlin, Yeşil Şövalye ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri de bu efsanenin Kelt versiyonunun izlerini taşımaktadır. Kelt mitolojisinde, Tuatha De Danaan halkının ve perilerin de katıldığı ordu, hayalet ve peri tazılarıyla birlikte Annwn ve Tir-Nan-Og'dan gelmektedir.

Hindistan'da Vişnu, Parvati, Şiva ve onun bir formu olan Rudra Vahşi Av'la bağlantılıdır. Japonya'da İnari, Ukemoçi ve Yuki-Onna bu ruhları yönetmektedir. Türklerde Oğuz Han,Alp Er Tunga ve Asena gibi figürlerle ilişkilidir. Hayalet Ordu,Trak ve Frig efsanelerinde Kibele, Sabazios, Zamolxis ve Attis liderliğindedir. İnanış, Orta Avrupa'da gezgin Rübezahl ve Frau Holda hikâyelerinde de yaşamaktadır. Antik Şamanizm'e dayanan bu inanışa göre mevsimsel gündönümü gecelerinde, aslında düzeni ve aydınlığı temsil eden ata ruhları ve ilahi figürler gökyüzünde ya da dünyalar arasındaki sınır bölgelerinde kötülük yayan karanlık varlıklarla mücadele ederler. Bu mücadele de atlardan başka ayrıca kurtlar ve tazılarla birlikte geyik ve koç gibi hayvanlar ve kuzgunlar gibi haberci kuşlarda bu ilahi figürlere yardım etmektedir. Bu figürler ayrıca Psikopomp (Ruh taşıyıcı) olarak yeni ölmüş kişilerin ruhlarını ve hayaletleri alıp öbür dünyaya taşımaktadırlar.

Eski şamanlar gündönümlerinde bazen korkunç kostümler giyip kötü ruhları korkutup kovmaya çalışmış ve törensel danslar yapmışlardır. Bazı şamanlarınsa trans halinde bedenlerini terk edip Vahşi Av'a katılıp bulutların üstünde at sürdüğü anlatılır.(Bunlar arasında hayvana dönüştüğüne inanılan İskandinav Berserk, Hint Rudriya ve Malay Kaplan insanlar örnek verilebilir. Efsane Hristiyanlığın yayılışından sonra yaşamaya devam etmiş ama kilise tarafından zaman zaman karalanmaya çalışılmış, şeytan ve iblisleriyle bir tutulmuş, atlıların günahkar ve lanetli ruhlar olarak gösterilmiştir (Kabil,Herod gibi figürler bu sayede bu ava eklenmeye çalışılmış, Mahşerin dört atlısı sembolüyle birleştirilmek istenmiştir). Buna rağmen efsanenin orijinal versiyonu hayatta kalmış, ava Melek Cebrail ve Aziz Nikola gibi figürler de eklenmiştir.

Odin ve Freyr uslu duran ve kış gündönümü gecesi ruhların atları için yem bırakan çocuklara çeşitli hediyeler ve ayrıca sağlık ve umut getirdiği için Aziz Nikola'yla kolayca birleştirilmiş, böylece bugünkü Noel Baba efsanesi oluşmuştur. Benzeri bir figür efsanenin Altay versiyonundaki Ayaz Ata'dır.Bir diğer benzer gelenek İslam coğrafyasında Hızır inancı ve Hıdırellez bayramında bulunmaktadır. Hristiyanlıkta Hızır inancı Aziz George'la özdeşleştirilmektedir. Bu efsane Orta Asya kökenli göçebe halkların inançlarına dayandığı düşülmektedir.

Bu efsane de denizlerde de geçen şekildeki versiyonları da bulunmaktadır. Denizde geçen versiyonlarındaki Kharon benzeri ruh taşıyıcılar ve hayaletler Davy Jones'un dolabı ve Uçan Hollandalı efsanesine de ilham vermişlerdir.

Kökenleri
Avrupa’da “gökyüzünde koşan atlılar” olarak özetlenebilecek motif ve folklorik çeşitlemeleri, gayet yaygındır. Hatta o kadar derinlemesine işlenmiş bir motif ki Amerika’ya dahi taşınmıştır. Cermenik mitolojiden alıntı bir motifin çeşitlenmesi, bozulması ya da yeniden işlenmesi gibi yollarla farklılaşmış ancak kökende aynı olan bu fenomen, Avrupa’nın çeşitli halklarının mitolojisi ve irfanında kendisine yer bulmuş.

Bu motifin kökenlerini araştırırken aramamız gereken, “atlı” ile özdeşleşmiş bir “tanrısal varlık” ve uçabilen at motifinin kökleridir. Bu öncülleri sağlayan yer ise, Hint-Avrupa, Kafkas ve Türk mitolojisinin harmanlandığı bölge olan İtil-Elbruz bölgesidir. Hem Türk mitolojisinin kanatlı atı “Tulpar” motifi burada belirgin bir şekilde ortaya çıkar, hem Nartlar (onlar da “atlı” figürleridir.), hem Nartların göğe çıkışından bahsedilir, hem de Avrupa’ya doğru Türk ve Urallı kavimlerin göçleri bu coğrafya üzerinden olmuştur. Dolayısıyla efsanenin Avrupadaki versiyonunun kökeninin Kafkasya'ya dayandığı kesindir. Bu kültürler şamanik kökenli bu inancı göçler yoluyla Avrasya yaymışlardır.İskit ve Kimmerler gibi halkların inançların da bu efsanenin izleri görülmektedir.
Wild Hunt Tarihi
Kızıl Süvarilerin Kökeni
Kürelerin Birleşimi sırasında, daha sonra Aen Seidhe dünyası olarak tanımlanan ana dünyadan elflerin bir kısmı, akrabalarını terk etti ve portalları kullanarak yeni bir dünyaya geldi. Yeni dünyayı kendilerine aldılar ve kendilerine Aen Elle - Alder milleti adını vermeye başladılar. Oysa o dünyada iki zeki tür yaşıyordu - insanlar ve tek boynuzlu atlar. Elfler her ikisiyle de savaşmaya başladı ve sonunda tüm insanları ve yerleşim yerlerini tamamen ortadan kaldırdılar.

Bir süre elfler için her şey harikaydı ve medeniyetleri gelişti. Başkent olarak hizmet veren ve Tir ná Lia olarak bilinen güzel bir saray inşa ettiler. Ancak bir süre sonra elfler hizmetçi veya daha iyisi köle istiyordu. Dünyalarındaki tek zeki varlıklar, sürekli olarak savaştıkları tek boynuzlu atlardı ve tek boynuzlu atların köle olmaya pek uygun olmadığı açıktı. O zamanlar, elfler bazı tek boynuzlu atları Dünyalar Kapısı'nı açmaya zorlamayı başardılar - Ard Gaeth - onlara istedikleri gibi katliam için tüm olası dünyalara erişim sağladı. Böylece Elf Kralı Auberon Muircetach, tek bir amacı olan bir süvari birliğinin kurulmasını emretti: yabancı dünyaları istila etmek ve köle olarak hizmet etmek için genç insansıları yakalamak. Süvari, kırmızı pelerinlerinden dolayı Dearg Ruadhri (Kızıl Süvariler anlamına gelir) olarak adlandırıldı.

Kral, General Eredin Bréacc Glas'ı, güçlü büyülü yeteneklere sahip verimli ve acımasız bir asker olduğu için Kızıl Süvarilerin lideri olarak atadı.

Böylece Kızıl Süvariler diğer dünyaları istila etmeye başladı. Yerel halkın gözünü korkutmak için, onları son derece tehditkar gösteren ve yalnızca siyah atları kullanan iskelet zırhları giydiler. Bazı durumlarda, gökyüzünde yüzebildiği söylenen Naglfar adlı güçlü bir gemi de kullandılar. Hepsinin ötesinde, daha spektral görünmek için projeksiyonlar kullandılar, bu da insanların grubun hayalet ve hayaletlerden oluştuğunu düşünmesine neden oldu.

Ancak bir süre sonra tek boynuzlu atlar Geçit'i onlardan uzaklaştırmayı başardılar ve elfler uzay-zaman yolculuğuna erişimlerini kaybettiler ve onu yalnızca gezginler olarak bilinen özel büyücüler biçiminde kısmen kurtarabildiler. Ancak farklı dünyalara seyahat etme yetenekleri,
gezginler yalnızca nispeten küçük bir sürücü grubu için portallar açabildikleri ve bu nedenle yalnızca sınırlı sayıda köleyi güvence altına alabildikleri için ciddi şekilde sınırlıydı. Bu aynı zamanda taktiklerini değiştirmelerine neden oldu.

Spektral projeksiyonlarını öyle bir düzeye çıkardılar ki, genellikle yalnızca bu biçimde seyahat ettiler ve gerçek maddesel biçimlerini yalnızca kesinlikle gerekli olduğunda kullandılar. Yine de, spektral formlarında bile, makul sayıda köleyi güvence altına alabildiler ve sıradan insanlara korkutucu görünmeleri nedeniyle, yakında onlara daha uğursuz bir isim verildi - Vahşi Av.

Vahşi Av
Yüzlerce yıldır, av periyodik olarak farklı dünyalara geri döndü, ancak Aen Seidhe dünyası olarak bilinen orijinal ana dünyalarına baskın yapmayı tercih etti. Tüm orijinal insan sakinlerini öldürdükleri yeni krallıklarının aksine, Aen Seidhe dünyası insanlar tarafından ele geçirilmişti, ancak bu aynı zamanda onu daha fazla köle almak için ideal bir yer haline getirdi.

Vahşi Av tipik olarak kış aylarında ortaya çıktı ve baskınlar bazen tüm Kıta'yı kelimenin tam anlamıyla dolaştıkları aylarca sürdü.

Nadiren bedensel formlarında yeryüzünde seyahat ettiler, daha ziyade gökyüzünde spektral bir izdüşüm olarak seyahat ediyorlardı. Ayrıca atlarının altı bacağı olduğu söylendi, ancak bu, tüm atlar için spektral vizyonlarının bir parçası olabilirdi, aslında normal hayvanlardı. Her baskında, insanlar Vahşi Avın Kralı demeye başlayan Eredin tarafından yönetiliyordu.

Kurbanlarının ruhlarını çalan son derece güçlü bir hayalet kral olduğuna inanıyorlardı ve ondan çok korkuyorlardı. Av'ın her görünümünden korkuluyordu ve kötü bir alâmet olarak görülüyordu - tıpkı bir kuyruklu yıldız gibi bir savaş alâmeti olarak görüyorlardı.

Skellige'de insanlar hem binicilere hem de şeytani gemileri Naglfar'a tanık oldular.
Bu karşılaşma onların kültürleri ve gelenekleri üzerinde kalıcı bir etki bıraktı ve binicilere Morhogg'un Wraith'leri adını verdi ve dünyanın sonunda ordu olarak geri döneceklerine inandılar - Ragh nar Roog. Naglfar, Skellige efsanelerine göre, ölülerin ayak tırnaklarından yapılmıştır.
böylelikle ölülerinden çivi çıkarma töreni yaptılar.

Garip bir şekilde, Av dünya sakinleri arasında çok güçlü bir merak uyandırmadı. Fırtınalar veya depremler gibi bir tür doğal fenomen ve dolayısıyla insanların kontrolü dışında bir şey olarak görülüyordu. Ayrıca birçok insan, Avın yalnızca kış aylarında geldiğine yanlış bir şekilde inanıyordu. Neyse ki bazı istisnalar vardı. Yıllar boyunca, birkaç büyücü, Hunt'ı ve onun kalıplarını inceledi ve gerçekte ne olduklarını anlamaya çalıştı. Nilfgaard'da, Vahşi Avın gizemlerine adanmış bir Witcher okulu vardı - Engerek Okulu.

Bu okul, Av ile ilgili metin ve kitaplarla dolu geniş bir kütüphane içeriyordu, ancak okul daha sonra feshedildi. Ayrıca, Hunt tarafından kaçırılan bazı kişiler kaçmayı ve eve dönmeyi başardı. Ancak bu kişiler, zamanın çok daha yavaş hareket ettiğini ve bir zamanlar tanıdıkları insanların ya ölü ya da çok yaşlı olduğunu öğrendiler.

Dahası, tek boynuzlu atların olduğu bir elf dünyası hakkındaki hikayeleri, deli oldukları ve deli olarak kabul edildikleri için dağıtıldı. Böylelikle Wild Hunt'ın kökeninin ve amacının arkasındaki sır çoğu kişi için gizli kaldı.
Ciri'yi Bulma Çabaları
1267'de Prenses Cirilla, Gors Velen'de kaldığı süre boyunca akıl hocası Vengerberg'li büyücü Yennefer'den kaçtı ve manevi babası Rivia'lı Geralt'ı görme umuduyla yakındaki bir köye gitti. Ancak, karanlık ve fırtınalı olduğu için, Ciri doğru yolu bulmakta zorlandı ve boşuna bölgeyi atıyla dörtnala koşmaya devam etti.

Bu sırada Wild Hunt, Ciri'nin Elder Blood (Kadim Kan) yeteneklerini sezdi ve Geralt'ı bulduğunda ve Yennefer'in ışınlanmasının hemen ardından onu yakalamaya çalıştı. Kızı tehlikede görünce, ikisi onu korudu ve Vahşi Av dağıldı. Ancak bu, Wild Hunt'ın hedefinde bir dönüm noktası oldu ve o andan itibaren resmen Ciri'yi yakalamaya ant içtiler.

Bir süre sonra Ciri farklı dünyalara seyahat edebildi. Kızın tam olarak kim olduğunu ve güçlerinin ne olduğunu bilen ve onu Aen Elle dünyasına çeken Avallac'h adında başka bir Aen Elle elf ile tanıştı.

Orada, hem ona hem de Eredin'e bir tür tutsak oldu. Bu ikisi, gerçek kral Auberon'dan çok uzaklaştığından ve ne tebaasına ne de dünyasına aldırış etmediğinden beri dünyalarının fiili hükümdarlarıydı.

Avallac'h, Ciri'ye Auberon'un kızı ve Kadim Kan geninin taşıyıcısı Lara Dorren'in doğrudan soyundan olduğunu açıkladı. Kadım Kan'ın bu gücü gerçekten Ciri'ye miras kaldı ve bu nedenle çocuklarına da geçecekti.

Onun kralla çiftleşmesini ve ona Aen Elle'yi bu güce yeniden kazandıracak bir çocuk vermesini istediler. Dahası, The Elder Blood onlara tekrar Dünyalar Arası Geçit'e giriş izni verecekti.

İlk başta dirense de sonunda kabul etti. Ancak Auberon o kadar kolay ikna olmadı. Kızı hamile bırakma ihtiyacını anladı, ama o insandı, iğrenç bulduğu bir şeydi. Aen Elle'nin gözünde, insanlar görünüş olarak hayvanlardan biraz daha iyi görünüyordu, bu yüzden kral performans gösteremedi - küçük kız onu hiç çekmedi. Bu nedenle Eredin, krala afrodizyak verme fikriyle geldi.
Ancak bu, Eredin'in maddeyi aşırı dozda hazırladığı için bir hileydi. Elflerin en büyüğü olan, 650 elf yaşından büyük olan kral, dozajı kaldıramadı ve öldü. Eredin'in kralı öldürme niyetinde olup olmadığı ya da sadece bir kaza olup olmadığı konusunda bazı spekülasyonlar vardı.
Gelecek, Eredin'in gerçekten de kendini yükseltmek için cinayet işlediğini gösterdi.

Tıpkı planladığı gibi, yeni kral o oldu. Nihai hedefi, Ciri'den gelen gücü kullanmak ve Geçidi yeniden açmaktı. Ciri, yalnızca saraydan kaçmasına değil, Aen Elle dünyasının kendisinden kaçmasına yardım eden tek boynuzlu arkadaşı Ihuarraquax'tan yardım aldı.

Eredin, Kızıl Süvarilerini aldı ve onu takip etti ama sonunda onlardan kaçtı. Böylece dünyalarına eli boş döndüler.

Yeni Düzen
Eredin geri döndüğünde, krallığı Aen Elle üzerinde tamamen gasp etti. Ge'els'i genel vali olarak atadı çünkü Kızıl Süvarilere liderlik etmeye devam etti ve neredeyse her seferinde onlarla birlikte gitti. Böylece Ge'els onun yerine hüküm sürdü. Ayrıca Süvarilerin arasına, generalleri olarak iki elf atadı - altın çocuk Caranthir ve Baş navigatör Imlerith ikinci komutan olarak atadı. Ancak Eredin, Auberon elfler tarafından çok sevildiği için tahta çıkmasıyla ilgili sırrı dikkatlice saklamak zorunda kaldı. Eredin'in cinayetinden haberdar olan tek kişi Avallac'h'dı, ancak bilgileri kendisine sakladı, çünkü kanıtı yoktu. Yerine, dünyayı terk etti ve kendi başına Ciri'yi bulmaya geldi.

Bu sıralarda, Aen Elle dünyası korkunç bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Evren çapında efsanevi bir yıkıcı güç olan White Frost (Ak Ayaz) geldi ve dünyayı dondurmaya başladı. En yetenekli büyücüler onu durdurmaya çalışsalar da başardıkları en iyi şey yayılmayı yavaşlatmaktı.

Ak Ayaz'a karşı verilen mücadele sayesinde, bu büyücüler fenomen hakkında silah olarak kullanmayı başardıkları bazı şeyler keşfettiler. Kar ve donma sıcaklığını saldırgan bir şekilde kullanarak don büyüsünü kullanmaya başladılar. Ayrıca ilk dalgaları olarak özel bir tazı kullanmaya başladılar. Bir süre sonra belli oldu, Aen Elle kendini kurtaramaz. Onları kurtarmanın tek yolu, Elder Blood'a (Kadim Kan) sahip olmaktı ve böylece, şimdi her zamankinden daha çaresiz olan Ciri için başka bir ava başlandı.

Ciri Avı
Avın Ciri'yi izlemesinin en kolay yolu, güçlerini kullanana kadar beklemekti ve tam da bu, 1268'de bir pogromun meydana geldiği Rivia'daki Aen Seidhe dünyasında gerçekleşti. Bu pogrom sırasında hem Geralt hem de Yennefer öldü. Ciri, tek boynuzlu at arkadaşı Ihuarraquax'ın yardımıyla zarara dayanamadı, onları diriltmeyi başardılar ve sonra onları efsanevi Avalon adasına "taşıdılar".

Ciri onları bırakıp yolculuğuna çıksa da, bu Hunt'ın kokusunu alması için yeterliydi. O zamandan beri onu takip ettiler, bazen sadece bir an geride kaldılar. Bu zaman civarında,
Avallac'h, Ciri ile temasa geçti ve sonunda onun akıl hocası oldu böylece güçlerini kontrol etmesine yardım etti.

Ciri'yi geleneksel yöntemlerle yakalayamayacaklarını bilen Eredin, yeni bir plan yaptı. Hem büyücüye hem de büyüye değer verdiğini biliyordu ve bu nedenle kızı dışarı çıkarmak için onları yakalamayı planladı.

Çiftin bulunduğu adayı işgal ettiler ve Geralt cesurca savaşırken ve çoğunu öldürmeyi başardı.
Fajat Vahşi Av, Yennefer'ı yakalamayı ve onunla birlikte kaçmayı da başarmıştı. Ancak Geralt, Aen Seidhe dünyasına geri döndü ve sonunda 3 Witchher olan Letho, Serrit ve Auckes'a katılmadan önce Vahşi Avı sürdürmeye başladı. Sonunda Nilfgaard'da Asılmış Adam Ağacında Vahşi Avı yakaladılar ve iki taraf kıyasıya çarpıştı.

Büyücüler kendi başlarına kalırken, çok fazla Vahşi Av savaşçısı vardı ve bir çıkmaza girildi. Geralt daha sonra bir teklifte bulundu: Kendini Yennefer ile değiştirecekti. Her ikisi de Eredin'in planı için çalışacağından, kral kabul etti ve Geralt ile yola çıkmadan önce Yennefer'i diğer cadıların gözetimine bıraktılar.

Geralt tıpkı Eredin'in planladığı gibi bir süre Av ile gezdi. Ciri bunu keşfetti ve onu kurtarmaya çalıştı. 1270 yılında, bunu başardı ancak bu kurtuluş Geralt'ın hafıza kaybı ile sonuçlandı. Daha sonra Geralt Kaer Morhen'in harabelerinin yakınında Witcher arkadaşları tarafından keşfedildi.
Ciri daha sonra tekrar kaçtı ve Av onu takip ederek Geralt'ı kaderine bıraktı.

Av, Aen Seidhe dünyasını terk etmesine rağmen, Eredin orada spektral formunu korudu ve zaman zaman Geralt'ı takip etti ve görevlerini engelledi. Bu, Witcher ile Buz Ovalarında Vahşi Avın Kralı'nın spektral formu arasındaki bir kavgayla doruğa ulaştı, zaten Ak Ayaz tarafından tüketilen bir bölgeydi burası. Geralt o bölgede, Eredin'i yenmeyi başardı ve, Vahşi Av bu yenilginin üzerine bir süre dünyaya dönmedi.
Ciri'nin Kaderi
1272'de, Avallac'h'ın rehberliğinde Ciri, eğitimi bitmemiş olsa da, güçleri üzerindeki kontrolünü geliştirdi. İkili, kendi dünyasına dönmek isterken bu macera Skellige'de sona erdi.

Yeteneklerini kullanarak, yanlışlıkla Vahşi Av'ı nerede olduğu konusunda bilgilendiren Ciri, Vahşi Av savaşçıları tarafından Ard Skellig'deki bir ormanda saldırıya uğradı.

Vahşi Av onları ormanda takip etti, ancak Ciri ve Avallac'h kaçmaya çalışırken ikisi de ayrı portalların içine düştüler ve ikilinin yolları burada ayrıldı.

Ciri bir kez daha ellerinden kaçmasına rağmen, Eredin'in bazı takipçileri olan Kocakarılar tarafından denetlenen bir yer olan Kambur Bataklık'da ışınlanıp bayılırken kısa süre sonra yeni yerini belli etti.

Kocakarılar olarak adlandırılan bir grup büyücü, onu içeri aldılar ve kadim kan olduğunu anladıklarında onu Imlerith'e teslim etmeye hazırlandılar. Fakat sonradan onu öldürüp yemeleri gerekip gerekmediğini konusunda tartışmaya girdiler. Uyanıp onları duyan Ciri, Imlerith'in peşinde olduğunu anlayınca çabucak uykusunda uyanıp yaralı bir şekilde tekrar kaçmaya başladı.

Bir süre sonra, Ciri bir kez daha güçlerini ölümden kaçmak için kullanmaya zorlandı ve sonunda Skellige'ye döndü. Bu kez Hindarsfjall'da hem Avallac'h'ı hem de Vahşi Avı bulunduğu ye hakkında bilgilendirmiş oldu.

Bir gün sonra Vahşi Av, Lofoten köyüne saldırdı ve köylülerin çoğunu öldürdü, ancak Ciri yerel bir Skellige'li olan Skjall sayesinde kaçmayı başardı ve Avallac'h ile tekrar buluştu. Vahşi Av tam arkalarındaydı.Elf, onu tekneye almak için Ciri'yi yere serdi ve onu bir kez daha Wild Hunt'ın elinden çıkarıp Isle of Mists'e (Sisler Adası) sakladı.

Şimdi başka hiçbir ipucu olmadan, Wild Hunt başka yerlerde ipucu aramaya başladı ve kısa süre sonra Hendrik adında bir Nilfgaard casusunun Heatherton'da olduğunu öğrendi.

İmparator tarafından herkese Ciri ile ilgili olası ipuçlarını takip etme görevi verildi. Vahşi Av kısa süre sonra köyü işgal etti ve bulabildikleri herkesi öldürdüler ve hendrik adındaki casusa işkence ettiler.

Hendrik Vahşi Av'a asla boyun eğmedi ve onu bu yüznden öldürdüler, hemde notların ayaklarının hemen altına saklandığını fark etmeden.

Daha sonra, Vahşi Av, Avallac'h'ın Velen'de bir saklanma yeri olduğunu keşfetti ve orada bazı ipuçları bulabilmek umuduyla orayı istila ettiler. Ne yazık ki onlar için Geralt, büyücü Keira Metz ile birlikte aynı zamanda mağaraya girdiler ve sonunda Vahşi Av savaşçılarından biri olan Nithral ile yüzleşip onunla savaştılar ve mağlup ettiler.

Sonuçta Vahşi Av, Ciri'nin Sisler Adası'nda saklandığını öğrendi ve onu geri almak için oraya gitti. Onu Vahşi Av'ın gelmesinden kısa bir süre önce bulan Geralt, Wild Hunt'ın nereye gittiklerini bilmesine rağmen, Ciri'yi ikisini birden Kaer Morhen'e ışınlaması konusunda ikna etti.
Kaer Morhen Savaşı
Vahşi Avın yakında geleceğini bilen büyücüler ve müttefikler, yeri korumak için bir plan yaptılar ve Ciri'nin protestolarına rağmen, onu Vahşi Av'dan korunarak kalede kalmasını sağladılar. Wild Hunt'ın portalları kullandığını da bildikleri için, Yennefer onları Kaer Morhen dışındaki alanlarda ışınlanmaya zorlayacak bir bariyer kurdu.

Vahşi Av kısa bir süre sonra saldırıya başladı, ormanda portallar açıldı ve savaşçılar ve av köpekleri dışarı taştı. Büyücüler onlarla dövüştü ama Vahşi Av sayı avantajına sahipti ve kısa süre sonra büyücüler kalenin içinde geri çekilmek zorunda kaldılar.

Imlerith saldırıyı yönetti ve avluya girdi. Her yerde daha fazla Wild Hunt savaşçısı olması için portallar açılıyordu. Bu arada Ciri, Kaer Morhen kalesinin içinde çaresizce ve sabırsızlıkla bekliyordu.

Bahçenin avlusunda Eskel pusuya düşürüldü ve Eredin'in bir başka generali Caranthir ortaya çıktı ve ikisi dövüşmeye başladı. Witcher hızlıydı fakat, Vahşi Av'ın navigatörünün ışınlanma yeteneklerine ayak uyduramadı, ancak Caranthir son darbe için hazırlandığında Ciri atladı ve onu savuşturdu.

Kısa bir süre sonra, tüm çatışmalar artık avluda merkezileşmişken, Yennefer'in bariyeri çöktü ve Vahşi Av, portallarını daha sık kullanmaya başladı.

Tüm bunlar olurken Vahşi Av artık avlunun dış kapısı aşmış artık iç kapıya doğru yönelmişti. Avlunun içerisinde bulunan Geralt, Eskel, Vesemir ve Ciri iç kapıyı aşmamaları için olanca güçleriyle savunmaya kalktılar fakat tam bu sırada Vahşi Av avlunun iç kapısını şiddettli bir şekilde parçalayarak arkalarından gelen Kar Fırtınası ile ne Vesemir ve Ciri hariç kim var kim yoksa herkesi dondurdular.

İkili kaçmak için hareket ederken, Imlerith Vesemir'e saldırdı ve Eredin Ciri'yi yakaladı onu bir portaldan sürükleyip dünyasına geri döndürmek istedi ancak Vesemir, Ciri'nin serbest kalması için Vahşi Av'ın dikkatini dağıtması gerektiğini düşündü ve o an Yaşlı Kurt'un aklına bu sırada çok güzel fikir geldi fakat bu fikir Ciri'nin kurtuluşuna kendisinin ise ölümüne yol açtı. İmlerith Vesemiri boynundan tutmuş ve ayaklarını yerden kesecek şekilde duvara dayamışken Vesemir belinden çıkardığı bıçağı İmlerith'in tam sağ kaburga kemiklerine saplamıştı. Buna çok öfkelenen İmlerith oracıkta Vesemir'in boynunu kırdı ve onu öldürdü.

Wild Hunt daha sonra Ciri'yi almak için harekete geçerken, Vesemir'in öldürüldüğünü görmenin şoku ve ıstırabı ile aniden bir güç patlaması yaşayan Ciri, tam o sırada dizlerinin üstüne çökerek vahşi bir büyülü çığlık atarak Wild Hunt savaşçılarının bazılarının felç geçirerek ölmesine ve bazılarınında kulaklarının patlamasına sebep oldu.

Geri çekilmekten başka çaresi kalmayan Caranthir bir portal açtı ve Imlerith içinden geçti. Ancak Eredin, Ne olursa olsun Ciri'yi almaya kararlıydı, onu almaya devam etti, ama kısa süre sonra Ciri'nin çığlıklarından o da etkilendi. Caranthir hızla kralı yakaladı ve onu portaldan geçmeye zorladı ve ikisi bir kez daha kendi dünyalarına elleri boş döndüler.

Vahşi Av Komutanlarının Düşüşü
Eredin ve generalleri güvenli bir şekilde geri çekilse de, sayısız savaşçıyı kaybettiler ve yeniden bir araya gelmek için zamana ihtiyaçları vardı. Bu süre zarfında Crones, Imlerith'in de her yıl katıldığı bir etkinlik olan yıllık Şabat'a katılıyordu. Bununla birlikte, Ciri de bu bilgiyi öğrendi ve intikam almak için Geralt'ı onunla birlikte herkesten habersiz Bald Mountain'a (Çığlak Dağ) getirmeye ikna etti.

Çıplak Dağa vardıklarında Ciri İmlerith ile dövüşüp Vesemir'in intikamını almak istedi fakat Geralt İmlerith'in Ciri'ye bir boy büyük geleceğini düşünerek onunla kendisi dövüşmek istedi. Bu sırada Ciri'de Koca Karılar denen büyücülerin peşine düşmeye gitti.

Geralt İmlerith ile karşı karşıya geldi ve bir konuşma yaptılar. Fakat bu konuşma çok kısa sürdü ve Vahşi Av komutanı miğferini ve silahını eline aldıktan sonra diğer elinede kalkanını geçirip Geralt ile dövüşmeye başladı. Geralt onu kalkanını düşürecek kadar zayıflattı, ancak Imlerith kendi ışınlanma yeteneklerini kullanmaya başladı ve savaşı daha da zorlaştırdı. Dövüşün bir sırasında Imlerith Geralt'ı boğazından yakaladı ve Withcer'ı boğmaya çalıştı. Ancak Geralt o sırada ellerinden Igni adında ki Witcher büyülerinden bir tanesini yaparak Imlerith'i adeta yanmış bir tavuğa çevirdi.

O sırada Imlerith Miğferini çıkararak, Geralt'ın Imlerith'in topuzunu kaldırmasından hemen önce ciddi şekilde yanmış yüzünü ortaya çıkardı ve Geralt o sırada Vahşi Av komutanının kendi silahıyla başını ezerek yıkıcı bir darbe indirdi. Bu Eredin'in generalleri için sonun başlangıcıydı.

Kısa bir süre sonra Geralt ve Ciri'nin Çıplak Dağ'daki eylemlerinden ilham alan Avallac'h, Vahşi Avı ve Eredin'in tutuşunu daha da zayıflatmak için aklındaki fikri harekete geçirdi. Elf uzun zamandır önceki kral Auberon'un Eredin tarafından öldürüldüğünden şüpheleniyordu, ancak elinde doğrudan bir kanıtı yoktu.

Geralt'ın yardımıyla, Ge'els'le temasa geçti ve rüyalarının Corinne Tilly tarafından okunması için onu ikna etti. Eredin'in sevgili kralını öldürdüğü gerçeğini gören Ge'els, onlara Eredin'i ve Vahşi Avı Sunstone'u (Güntaşı) kullanarak burada, Aen Seidhe dünyasında bir tuzağa çekmelerini söyledi.

Bir süre sonra, Ge'els'in artık kendi tarafında olmadığının farkında olan Eredin, Güntaşı'nın sinyali kullanıldığında başka bir dövüş için hazırlandı. Yanlış bir şekilde onun Ciri olduğuna inanan Vahşi Av, Naglfar'ı getirip etrafındaki denizi dondurarak yer yüzüne çıktı.

Ciri bir kez daha emirlere karşı çıktı ve generalle ikiliyi aradı. Bununla birlikte, Ciri, Caranthir'in korumalarını kırmayı başardı ve böylece donma büyüsünü kırdı, ancak ortaya çıkan patlama her iki dövüşçüyü de devirdi.

Caranthir kısa sürede iyileşti ve Ciri'yi yakalamak için harekete geçti, ancak Ciri son dakikada ışınlandı. General bir sonraki eylem planını çözemeden, donma büyüsü etkisini yitiriyordu ve Geralt onunla yüzleşmek için sabırsızlıkla bekliyordu.

İkili buzların üstünde uzun bir süre dövüşmeye devam ettiler fakat bu dövüşün galibi de belli ki Geralt olacaktı.

Ancak, ölmeden önce, Caranthir'in son bir numarası vardı. Witcher'ın bacağını tutarak Geralt'ı onunla birlikte boğmak için onları okyanus derinliklerine ışınladı ama Geralt ölmekte olan elfin elinden kaçmayı başardı ve yüzeye ulaştı.

Kralın Düşüşü
Patlamadan dolayı hala güçsüz olan Ciri, donmuş denizin yakınına ışınlanmayı başarmıştı. Bununla birlikte, Naglfar onu görmüş ve bir portal açmıştı ve onu almak için birkaç Vahşi Av savaşçısı ile yelken açmıştı. Çok uzağa gidemediler, yine de yanan bir Skelliger gemisi buzu yararak grubu çıkarırken, Naglfar'a çarptı ve onu da ateşe verdi.

Eredin gemide Crach an Craite ile savaşarak Skellige'li savaşçıyı ciddi şekilde zayıflattı. Ancak, Crach geri adım atmayı reddetti ve Eredin'e karşı son bir saldırı denedi, sonuçta başarısız oldu ve Eredin onu kolaylıkla öldürdü.

Geralt tam bu sırada yaklaştı ve ikisi savaşmaya başladı, Eredin ara sıra başka alemlere portallar açıyor ve savaşmaya devam ediyorlardı. Sonunda Naglfar'a geri dönmelerine rağmen Geralt, Eredin'in maskesindeki deliklerden birini delip sol gözünü çıkarmayı başardı. Sersemlemiş
Kral kavgayı sürdürmeye çalıştı ama Geralt karnına kolayca ölümcül bir darbe indirdi ve kral yere düştü. Ölmek üzere olan nefesiyle Geralt'a Avallac'h'ın her ikisine de ihanet ettiğini ve ölmeden önce Ciri ile birlikte gittiğini bildirdi.

Liderleri olmadan Wild Hunt savaşçılardı adeta şaşkına döndü ve Skellige'li savaşçılar kendilerini zorlu rakipler olarak kanıtladılar ve Wild Hunt'tan geriye kalan her şeyi yok ettiler.
Eredin Bréacc Glas
Tek boynuzlu atlar tarafından Sparrowhawk olarak da adlandırılan Eredin Bréacc Glas, bir Aen Elle elfiydi ve Wild Hunt olarak bilinen bir elf süvarisinin komutanıydı. Lider olarak, çoğu kişi tarafından Vahşi Avın Kralı olarak biliniyordu. Eredin, kralı öldürüp halefi olana kadar dünyasında yüksek rütbeli bir generaldi.

Büyü konusunda da yetenekli, kayda değer bir güçlü asker olmasına rağmen, genç yaşları hakkında pek bir şey bilinmiyordu.

Aen Elle elflerinin hükümdarı Kral Auberon Muircetach Kızıl Süvarileri yarattığında, Eredin'i liderleri ve generalleri olarak atadı. O sırada Dünyalar Kapısı'na girebilen Eredin, istediği zaman farklı dünyalara seyahat etmesine izin verdi, Geçit'i kullandı ve Kızıl Süvarileri birçok farklı dünyaya baskın yapmada yönetti. Ana hedefleri, elflere hizmet edebilecek yeterli sayıda insansı - tercihen insan - köle bulmak ve güvence altına almaktı.

Bu, Eredin ve adamlarını korkuttu, bu yüzden kendilerini iskelet şeklindeki zırhların içine sokarak daha da tehditkar görünmek ve seslerini değiştirmek için sihir kullanmaya başladılar.

Zaman geçtikçe, sonunda orijinal ana dünyalarını yeniden keşfettiler: Kürelerin Birleşiminden önce tüm elflerin geldiği Aen Seidhe dünyası. Ancak, artık insanlar tarafından kontrol ediliyordu ve Aen Elle'nin ırka karşı derin bir nefreti olduğu için, Aen Seidhe dünyası, Eredin'in sıklıkla dünyaya baskınlar düzenlediği ve çok sayıda genci çaldığı birincil hedefi haline geldi. O dünyadan insanlar hızla binicilerden korkmaya başladılar ve onlara yeni bir isim verdiler - Vahşi Av.

Eredin her zaman adamlarını bizzat yönettiği için neredeyse her zaman oradaydı ve lider sürücü olarak halk arasında en çok korkuya o neden oldu ve kısa süre sonra onu Vahşi Avın Kralı olarak adlandırılmaya başlandı.

Bilinmeyen bir süre sonra, tek boynuzlu atlar kendilerini Aen Elle'nin elinden kurtardılar ve Geçit'i onlardan aldılar. Yani Eredin artık onu kullanamazdı. Bu aynı zamanda tüm elflerin daha fazla köleye erişimi olmadan kendi dünyalarında sıkışıp kalmasına neden oldu ve bu yüzden farklı alemlere seyahat etmenin sihrini incelemeye başladılar. Ancak, sadece kısmen başarılıydılar ve gezginler yarattılar - portalları farklı dünyalara açmak için eğitilmiş uzman büyücüler, ancak sadece küçük bir grup biniciyi taşıyabildiler. Bundan dolayı, biniciler fiziksel yerine spektral formlar kullandılar ve göklerde bir hayalet süvari alayı olarak seyahat ettiler.
Imlerith
Imlerith, Vahşi Avın generallerinden biriydi. Büyük bir güce sahipti ve Geralt'ın karşılaştığı en zorlu rakiplerden biriydi. Geralt ve Imlerith, Geralt'ın avla olan hizmeti sırasında da tanıdıklardı. Hunt'ın Imlerith ile birlikte ikinci generali Caranthir Ar-Feiniel'di.

Ciri Kıtaya döndüğünde, Imlerith Crones'a ona göz kulak olmalarını emretti. Kocakarılar, Bataklık boyunca insan kulaklarını asarken onun emrini tam anlamıyla aldılar. Ciri daha sonra Crookback (Kambur Bataklığı) ışınlandığında, Crones'in eline düştü ama kaçarak ormana geri koştu.
Imlerith onu at sırtında takip etti ama ondan kaçmayı başardı.

Imlerith daha sonra Kaer Morhen savaşına katıldı ve varlığı Geralt'ı geri çekilmeye zorladı. Imlerith peşinde koştu, ama büyücüler kalenin içine girip Imlerith'in topuzunu öfkeyle dövdüğü ana kapıyı kapattı.

Av sonunda Kaer Morhen'in kalbine girdi. Ciri ve Vesemir hariç herkesi dondurdular. Imlerith, eski büyücüyü devreye sokarak Eredin'in Ciri'yi ele geçirmesini sağladı. Vesemir ayrıldı ve Eredin'in Ciri ile kaçmasını engelledi. Imlerith, Vesemir'e saldırdı ve tıpkı cadı, Ciri'yi Aard ile uzaklaştırırken ellerini boğazına doladı.

Vesemir'i boğmaya başladı ancak kralının emriyle Vesemir'i Ciri'yi teslim olmaya zorlamak için bıraktı. Ciri kılıcını düşürürken ve Hunt'ın zaferi kesin gibi görünürken, Vesemir Imlerith'i bıçakladı. Saldırı, Vesemir'in boynunu zahmetsizce kırarak onu öldüren Imlerith'i kasıtlı olarak kışkırttı.
Kederli bir öfke içinde, Ciri, Hunt'ın başlarını ıstırap içinde tutmasına neden olan sihirli bir çığlık attı. Imlerith, Caranthir'in yarattığı bir portaldan hızla kaçtı.
Caranthir Ar-Feiniel
Bir zamanlar Altın Çocuk olarak da bilinen Caranthir Ar-Feiniel, Vahşi Avın bir gezginiydi ve Eredin Bréacc Glas'ın en güvendiği adamlarından biriydi.

O, Avallac'h'ın zamanı ve mekanı manipüle etme yeteneği olan elf çiftleri arasında seçici üreme girişiminin bir ürünüydü. Yetenekliyken suçlu oldu ve Vahşi Av'da Eredin'e katıldı. Avallac'h'a göre, Eredin'in Caranthir'e ilgisizliğine rağmen, Eredin'in kendisi için kurduğu denemeleri geçtiği için sonunda Av'a alındı.

Ciri tarafından "gizli ve pragmatik" olarak nitelendirilen, Avallac'h'ın laboratuvarında bulunan notlardan biri, Hunt'a katılmadan önce bir "kızarıklık", "aptalca riskler alma eğilimi" olduğunu ileri sürdü.

Ciri avı sırasında Caranthir, Avallac'h'ın saklandığı yeri araştırdı. Daha sonra Kaer Morhen'deki savaşa katıldı. Eskel'e karşı düello yaptı, ışınlanma sihrini büyücüyü neredeyse öldürmek için kullandı, ta ki Ciri onu durdurana kadar ve düelloyu bitirene kadar.

Imlerith, Vesemir'i öldürdükten sonra, Ciri, etkilenen bölgedeki herkesin acı çekmesine ve sonunda ölmesine neden olan sihirli bir çığlık kullandı. Caranthir, Kaer Morhen'den uzakta bir kapı açtı ve kralını oradan sürükledi.

Vahşi Av Undvik'e çekildiğinde, Caranthir sihrini Geralt'ı dondurmak için kullandı. Ciri generalle yüzleşti ve büyüyü kırarak Geralt'ın buzdan kurtulmasına izin verdi. Caranthir, görünüşte bilinçsiz görünen Ciri'yi kaçırmaya çalıştı, ancak o ışınlandı ve Caranthir Geralt'a karşı savaştı. Geralt, Navigator'ı kazığa vurdu, ama ölmeden önce Geralt'ı yakaladı ve onları derin su altında ışınladı fakat Geralt yüzeye yüzdü ve hayatta kaldı.
Nithral
Nithral, ​​bir Aen Elle savaşçısı ve Vahşi Av'ın bir üyesiydi. İki elli bir balta kullanır ve tazıları çağırır. Onunla "Karanlıkta Dolaşmak" adlı ana görevde karşılaşıp savaşma şansı yakalıyorsunuz.

Geralt ve Keira Metz Ciri'yi aramak için eski bir elf harabesine girdikten sonra, Vahşi Av'ın oraya onlardan önce geldiklerini ve çoktan Ciri'yi aramaya başladıklarını öğrenirler. Bunu öğrenen Geralt sinirden köpürüp adeta küplere biner ve hemen peşlerinden gitmeleri gerektiğini Keira Metz'e söyler. Fakat Keira Metz bunun bir saçmalık olduğunu bile bile ölüme gitmek olduğunu iddia ederi.

Vahşi Avın gezgini olarak adlandırılan Caranthir, istediği zaman istediği yere dünyalara arası veya boyutlar arası seyahat sağlayan portallar açabildiği Vahşi Av onu da yanlarında getirmişti ve bu sayede Geralt ve Keira'dan daha hızlı bir şekilde Ciri'nin izini arayabiliyorlardı.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar Ciri'yi o yıkık dökük harabede bir türlü bulamadılar. Geralt ve Keira Metz Vahşi Av'ın yanına yaklaştığında Caranthir ve Eredin çoktan bir portal açıp gitmişti. Geriye sadece Geralt ve Keira ile dövüşemesi için bırakılan Nithral kalmıştı.

Nithral ilk önce açtığı portallardan Geralt ve Keira'nın üzerine Vahşi Av Tazıları yolladı fakat bunlar büyücü ikili için kolay rakiplerdi. Zorlanmadan Vahşi Av Tazılarını yok ettiler ve sonra gözlerini Nithral'a çevirdiler. İkili, Nithral ile kıyasıya bir mücadeleye girdi ve onu yavaş yavaş yavaş yormaya çalıştırlar.

Dövüşün ilerleyen zamanlarında oldukça yorgun düşen Nithral kılıcını kaldıramayacak hale geldi ve bu dövüş Geralt ile Keira'nın zaferi ile sonuçlandı.
Ge'els

Ge'els, Sevgili Ruadhri'nin bir üyesi ve Imlerith ve Caranthir ile birlikte Eredin'in en güvendiği teğmenlerinden biri olan Aen Elle'nin bir elfiydi. Karargahı, Tir ná Lia'da bulunan Uyanış Sarayı idi.


Diğer teğmenlerin aksine, Ge'els ava aktif olarak katılmadı. Bunun yerine, kral Kızıl Sörfçüler'e liderlik ederken, Eredin'in yerine Aen Elle dünyasını yönetmekle görevlendirildi. Komplo ve siyaset konusunda büyük bir beceriye sahip birisiydi.


1272'de, Eredin'i zayıflatmak için Avallach ve Geralt, Ge'els'i bulmak ve Eredin'in hayranlık duyduğu Kral Auberon'u öldürdüğünü açıklayarak Eredin'den desteğini kesmeye ikna etmek için Tir ná Lia'ya gitti.


Sonunda geldiklerinde, Ge'els'in bahçesinde bir elf kadının portresini yaptığını gördüler.
Gardiyanları aramak yerine Geralt ve Avallac'h'ın söylediklerini duydu ve onlarla birlikte Novigrad'a dönmeyi kabul etti. Oraya vardıklarında, Corinne Tilly, Eredin'in ihanetini ortaya çıkarmak için tek akılcılık gücünü kullandı. Rüya bittiğinde Ge'els onlara Eredin ile kendi dünyalarında savaşmalarını tavsiye etti.
Kullandığım Kaynaklar
The Witcher Enhanced Edition[witcher.fandom.com]

The Witcher 2: Assassins of Kings[witcher.fandom.com]

The Witcher 3: Wild Hunt[witcher.fandom.com]

Gölün Hanımı / The Witcher Serisi 7. Kitap[www.kitapyurdu.com]

Time of Contempt[witcher.fandom.com]

The Wild Hunt (The Witcher 3)[witcher.fandom.com]

Wild Hunt Witcher Wiki Fandom[witcher.fandom.com]
Sunuş
Evet arkadaşlar böylece Witcher Evreni - Wild Hunt (Vahşi Av) Kimdir? adlı rehberimizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Eğer buraya kadar okuduysanız bu rehberi favori rehberlerinizin arasına almayı veya bir beğeni atmayı çok görmezsiniz umarım. Her şey için teşekkürler.

7 Comments
Routinues  [author] Mar 9, 2023 @ 4:44pm 
:Toxic_Geralt:
Muhterem Mar 9, 2023 @ 3:39pm 
o kadar şöyle güçlüler böyle güçlüler reklamı yapıldıktan sonra koca organizasyon geralt isimli ibiş tarafından 5 dakikada tarihten silinen vasat oluşum.
[SUSPENDED] Robin Aug 25, 2021 @ 12:08pm 
eline sağlık davut abim bilgilendirici bir rehber olmuş
Routinues  [author] Aug 18, 2021 @ 9:53pm 
Teşekkürler :Mirro_love:
alpharslan97 May 18, 2021 @ 6:35am 
Arşivlik bir çalışma olmuş. Elinize sağlık.
PoOoOoOoOoOoOoOoOoOoOoOoOo Feb 24, 2021 @ 5:29am 
....
⚡RAID | The Best Dec 8, 2020 @ 9:03am 
:NZA2_Pentagram::lgbt::lgbt::buddhistsymbol::lgbt::lgbt::lgbt::crown1::lgbt::lgbt::lgbt::buddhistsymbol::lgbt::lgbt::NZA2_Pentagram: