Squad
Nicht genug Bewertungen
İttihat Ve Terakki
Von gada
Allah, Vatan, Namus, İttihat !

İstinye sahile mısra tükürdüm
Belimde piştovum şeytan dürtmesi
Yirmi beş yılımı namluya sürdüm
Yazgımız elemle beşik kertmesi
   
Preis verleihen
Favorisieren
Favorisiert
Entfernen
İttihat Ve Terakki Tarihçesi
1900’lü yılların başı; yani Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma dönemi içerisinde Türk tarihi için çok önemli yer turan İttihat ve Terakki Fırkası, 1889 yılında kurulmuştur. İdeoloji olarak Türkçülüğü benimsemiş olan bu cemiyet; 1850'lerden itibaren varlık gösteren Genç Osmanlılar, diğer ismiyle Jön Türkler isimli oluşumun devamıdır ve yasalara uygun olarak boy göstermiş halidir.

İttihat ve Terakki Cemiyet, 1889 yılında kurulmasına rağmen; 1908-1918 yılları arasına denk gelen 2. Meşrutiyet döneminde siyasi iktidarı elde edebilmiştir. 1889-1912 arasında ise aynı fikirde olan gençlerin bir araya gelerek oluşturduğu gizli bir teşkilat olarak büyümüştür.

İttihat ve Terakki Cemiyetinin temellerinin atıldığı yer Askeri Tıbbiye Mektebidir. İlk aldığı isim de İttihad*ı Osmani’dir. İskelet halindeyken bu oluşumda bulunan bazı tarihi şahsiyetler şunlardır: Abdullah Cevdet, İbrahim Temo, İshak Sükuti, Çerkes Mehmed Reşit, Konyalı Hikmet Emin Bey...



O zamanlar genç birer öğrenci olan bu şahsiyetleri bir araya getiren şey ise; devletin girdiği buhran, bundan sorumlu tutulan 2. Abdulhamit yönetimi ve Kanuni Esasi’nin yeniden yürürlüğe konması isteği idi.

Bu amaca bağlanarak çalışmalarını sürdüren İttihat ve Terakki Cemiyeti kısa sürede büyüdü; Avrupa’ya yerleşmiş olan Osmanlı aydınlarıyla iletişim imkanı buldu ve bir süre sonra da 2.Abdulhamit yönetimini tehdit edebilecek güce geldi. Arada yaşanan birçok tutuklamadan, ayaklanmadan ve hatta kanlı çatışmadan sonra 23 Temmuz 1908'de İttihatçı Çeteler Resneli Niyazi ve Eyüp Sabri Bey komutasında Makedonya dağlarına çıkarak isyan başlatmıştır. Bu 2 ismin arasına sonradan Enver Paşada katılmıştır. İsyanı bastırmak için II. Abdülhamid tarafından gönderilen Şemsi Paşa, Mülazım Atıf Kamçıl tarafından vuruldu. Bu olay Meşrutiyetin ilanına giden yolu açtı. Ardından çok geçmeden II. Abdülhamid tarafından Meşrutiyeti tekrardan ilan etti.

Resneli Niyazi

Sonrasında yasal bir siyasi partiye dönüşen cemiyet; ülke yönetiminde söz sahibi oldu. 1909’da Meşrutiyet karşıtı, Abdulhamit yanlısı çeteler 13 Nisan günü isyan başlattı. Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Harekat Ordusu isyanı bastırmak üzere İstanbul'a hareket etti.
Bu ordunun Kurmay Başkanlığında ise Mustafa Kemal Bey vardı. 24 Nisan günü isyan Harekat Ordusu tarafından bastırıldı. Bunun ardından isyanın sorumlusu II. Abdulhamit sorumlu tutuldu ve onun yerine tahta kardeşi V. Mehmed Reşad getirildi.



1911 Yılında İtalyanlar, Trablusgarp üzerinde hak iddia etti ve 29 Eylül tarihinde askerlerini bölgeye gönderdi. Osmanlı ise hiçbirşey yapamıyordu, Boğazlar'ın önü İtalyan donanması tarafından kapatılmıştı ve İstanbul'un Trablusgarp'a kara bağlantısı yoktu. Bu durumlar bölgeye asker sevk edilmesini engeliyordu.
Enver Bey, Kuşcubaşı Eşref, Mustafa Kemal Bey, Nuri Bey gibi birçok İttihatçı subay Trablusgarp'a farklı yollar ile devletten ayrı geçme fikrini Harbiye Nezaretine sundular. Fikir kabul edildikten sonra subaylar farklı yollar ve farklı kimlikler ile Trablusgarp'a geçip halkı teşkilatlandırdı. Halk yardımı ile kurulan birlikler saldırılarda ele geçirdikleri ekipman ve silahlar ile donatıldı.



Trablusgarp'da ki bir avuç subay İtalyanlara karşı destan yazarken Osmanlı ordusu patlak veren I. Balkan Harbi'nde büyük kaypılar vererek İstanbulun kapılarına kadar geri çekilmişti. Bu durum karşısında Trablusgarp'da savunma yapan subaylar İstanbul'a geri çağırıldı.
İstanbul'a dönen Enver Bey ve diğer subaylar orduyu düştüğü bu durumdan kurtarmak için çalışmalara başladı. Bu sırada hükümet Balkan Devletleri ile anlaşma imzalamak için hazırlanıyordu. Bunu öğrenen İttihatçılar Balkan yenilgisi dolayıyla hükümeti suçladı ve 23 Ocak 1913 günü Bab-ı Âli baskını gerçekleştirildi. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nazım Paşa, Fedai Yakup Cemil tarafından öldürüldü.
İhtilal'in ardından hükümete İttihat Ve Terakki geçti.

İlerleyen yıllarda aşırı büyümeye bağlı olarak kendi içindeki birliği korumakta zorluk çekmeye başlayan İttihat ve Terakki Fırkası; 1. Dünya Savaşı’nın da kaybeidlmesiyle resmen dağıldı fakat bireylerinin taşıdığı fikirler asla ölmedi. Mustafa Kemal başta olmak üzere milli mücadelenin birçok ileri gelenlerinde İttihat ve Terakki geçmişi taşıyan birçok kişi olmuştur ve cemiyetin dağılmasına rağmen mücadelelerinden asla vazgeçmemişlerdir.
İttihat Ve Terakki Destanı - Bahadırhan Dinçaslan
İstinye sahile mısra tükürdüm
Belimde piştovum şeytan dürtmesi
Yirmi beş yılımı namluya sürdüm
Yazgımız elemle beşik kertmesi

Ben, komita Fuat, Fedai Cemil
Bir deniz cesaret bir tutam bıyık
Boynumuzda ilmek zehirli yeşil
Kanımızdan gül açtıran sarmaşık

Kim kaldı anason kokan geceden
Karabina gözlü gardaşlar hani
Resneli Niyazi, Kazım, bir de ben
Kafdağı'nda üç beş öksüz yabani

"Bir telgıraf çekin yörük Duran'a
Toroslarda redd-i ilhak uyansın
Bayrağa, silaha, yırtık Kuran'a
El basıp mahşere değin dayansın"

Cadde, sokak, çıkmaz, bir fısıltıdır
İhtilal kokuyor son defa boğaz
Gölgesinden korkan bir titrek nazır
Kılıyor ömrünce ilk defa namaz

Hakkı'nın sesidir gezen dolaşan
"Baskına hazırız baht olsun yaver"
Çeğen tepesine koyuyor nişan
Bugün Bab-ı Ali tırmanan Enver

"Ulan Hilmi, bayrak bekler Ardahan
Kemal Bey, Karakol boş mu koyulur?
Sırası mı? Uyan, Şahin Bey uyan
Çağır Özdemir'e, elbet duyulur"

Bir gece Tırablus cehenneminde
Saç sakal karışık at koşturanlar
Allah'a gülerek feda ceminde
Şeytanıyla kadeh tokuşturanlar

Hürriyet deyince Sarı Kemal'in
Mavi gözlerinde patlayan şahi
Altı defa Nevres, veyahut Tahsin
Hüviyeti sahte, kurşunu sahi

Deliydik, yürüsek bakmazdık arda
Damarlarımızda rakı akardı
Kan çanağı gözler, gece çadırda
Islığımız bile tütün kokardı

İstinye'de kimse duymadı bunu
Dağıldı teşkilat ve fırka; bildim
Ne düşmana sıkabildim kurşunu
Ne kafama sıkıp kurtulabildim

Fısıldadı bana derinden ruhum
"Arda bir oğul koy muradın için"
Bir kadın içindi şair olduğum
Tütünü bıraktım bir kadın için.

Kim Kaldı - Attila İlhan
Silah atılmıyor
Güvercin şakırtısıdir
Şafakta yaldızlanan
Şadırvanda su
Ihlamurlarda ezan
Görkemli bir namaz uğultusu heyhat
Hamzabey Cami-i Şerifinden kim kaldı ?
Kim kaldı eski Selanikten ?
Laternalar sustu sürahiler tenha
Tek kibrit çakılmıyor
Kim kaldı İttihat ve Terakkiden ?
O jöntürkler ki - `hariçten Evrak-ı muzırra celbederlerdi -
O fedailer ki barut öksürürler
Sakal tıraşları mavi kırmızı bıyıkları biber
Kim kaldı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinden ?
Avcı ceketi, körüklü çizme, astragan kalpak
bazen `İttihatçı hafif `iştirakiyun
Öfkeli kaşlari salkım saçak
Kumral bıyıkları mahzun
Hani felaket tütün içerler
Ceplerinde idam fermanları
Bellerinde söğüt yaprağı bıçak
Ya Millet Meclisinde mebus ya Kuva-yi Seyyarede asker

Kadehlerde rakı nazlı beyaz
Vaniköy korusunun `tesrinlerdeki sisi
Gramofonda incesaz meyhane musikisi
O şenliklerden heyhat kim kaldı ?
Ezeli dalgınlığımızın ıslığıdır ney
Keman yanlış anlaşılmasından tedirgin
Utlar vahim sorular soruyor
Öldü Nazım, Samilof, Sarı Mustafa
Yıkılmış Strasnoy Ploscatin saat kulesi
Eski Bolşeviklerden kim kaldı ?

Dilek - Abdurrahman G.
Burulsun bıyıklarımız yeniden yukarı,
Mustafa Necip, Ömer Naci çıksın dışarı.
Titretsin yürekleri Enver'in bakışları.
İhtilal istiyorum şerefli bir ihtilal.

Tüm vatanda duyulsun sevinçle bu ahenk,
Milletin vicdani olsun bize taş-ı mihenk,
Bab-ı Ali'deki şerefli o baskına denk,
Ihtilal istiyorum şerefli bir ihtilal.

Çekilsin bayraklarımız hür göklere al al.
Yürek coşturan zafer türkülerimizden çal.
Unutulsun hurafeler ve her türlü masal,
İhtilal istiyorum şerefli bir ihtilal.

Dağılsın yurdun üzerinden ak karanlıklar.
Bir ihtilal ile gelecektir aydınlıklar,
Duysun diye haykırıyorum bütün kancıklar,
İhtilal istiyorum şerefli bir ihtilal.

Ne yatak ne yorgan istiyorum ne para pul.
Derdim olmasın Alem-i İslam kimseye kul.
İstibdat altında yaşamak hür insana zül,
İhtilal istiyorum şerefli bir ihtilal.

Kovulsunlar bütün bedbahtlar canım vatandan.
Hesap sorulsun aziz vatanımı satandan.
Arzım yüreği vatan vatan diye atandan,
İhtilal istiyorum şerefli bir ihtilal.
Vecizeler & Resimler

Şehid-i Âlâ'ya hain denir mi ? O utanç gün gelir af dilenir mi ?




O bizim kavuşmalar ah yarim... Mahşere kaldı.
javascript:InsertSelected()



Bir Türk Kurmayı'nın ruhunun ve beyninin yüzde 50'si Atatürk ise, yüzde 50'side Enver Paşa olmalıdır.




Cephede mitralyöz ayna gibi parlıyor, Türkistan Türkleri bayrak açmış bekliyor. Hoş Gelişler Ola ENVER PAŞA




Nerde o yiğitler ki, gür sesleri ülkeyi bürü, yürü dese, dağlar yürür. dur dese kalpler dururdu.




''Bu memlekette Türkçülük fikri bir gün mutlaka muzaffer olacaktır. Irdkımızın yaşaması içinde birinci şart budur. Beni hayata bağlayan en büyük bağ bu inançtır.
Hüseyin Nihal Atsız
1 Kommentare
Mert the Great 12. Aug. 2019 um 11:03 
Aslında oyunda böyle bi grup kursak discordu felan olsa arada bir gireriz güzel olur