Thronebreaker, bir hikaye anlatıcının seslendirdiği ve bize sunulan görsellerle yedire yedire anlattığı, Gwent mekaniklerinin bolca kullandığı, yer yer güldürdüğü yer yer neler oluyor? neyin içindeyim ben? dedirttiği bir Witcher oyunu. Kitapları okudunuz veya okumadınız bu oyun size belli kısımları çok güzel anlatacak. Hatta bazı kısımlar vardı ki herhangi bir Witcher oyunundaki dozda heyecana ulaşabiliyorsunuz. Basit, loot yap, seçimler yap ve ilerle tipi bir oyun değil. Çok daha derin, daha fazlası.

Mekaniklere gelirsek bu oyun iki oynanış kısmından oluşuyor. İlk olarak haritanızda gezdiğiniz ve loot yaptığınız, karşınıza çıkan karakterler ile konuşup hikayenizi etkileyecek seçimler yaptığınız kısım. İkince olarak kendine has kart özellikleri ve puanlarıyla savaşlar yaptığımız ve puzzle çözdüğümüz Gwent mekanikleri.

Görsellik açısından ilk bölümdeki sakinlik beni biraz şüphelendirmişti "Acaba böyle basit mi ilerleyecek? diye. Ancak haritalar değiştikçe kaplamalar, efektler o kadar değişti ve yoğun atmosferler oluşturdu ki... An geldi sadece etrafı izledim.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2139260458

Müzikleri öyle iyi yedirmişler ki bir Witcher oyunu oynadığınızın farkındasınız. Sizi çok hızlı savaş moduna da sokabiliyor, gerilim veya hüznün içine de çekebiliyor. Giriş teması hala kulaklarımda...

Hikaye kısmı çok derin. Kitaplarda geçen bir köprü savaşı var ki bir an aklınız gidecek gibi oluyor. Harika bir cameo çakıyor oyun gözümüze gözümüze.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2137153841
Meve'in karakter gelişiminden tutun ekibimize katılan karakterler... Hepsinin derin hikayeleri var. Bu yolda sizinle beraber gelişmelerini izlemek gerçekten keyifli.

Ancak oyunda anlayamadığım bir şekilde diğer ırklara karşı bir tutum var. Burası çok net. Cüceler, Elfler sanki insanlardan daha kötülermiş de hep insanlar masummuş gibi.

Fiyatı konusunda bir kart oyununa bu kadar para verilmesi... Evet, biraz fazla hatta çıkış fiyatı baya uçuktu. Ancak gelecek yaz indirimleri ile daha uygun bir fiyata ineceğini düşünüyorum. Oyun içindeki Gwent odaklı ödüller ise fiyatı biraz da olsa masumlaştırdı gözümde. Gwent ek paketi gibi düşünülebilir bu bağlamda.

Oyunu oynayıp "Ben her şeyiyle tamamlayacağım, tam başarımla bitireceğim!" diyecek arkadaşlarımız için bir rehber hazırladım. Yardımcı olacağını umuyorum.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2136716797

Son söz olarak, Witcher evrenine olan ilginiz büyük ise bu oyun size çok güzel anlar yaşatacak. Kitapları henüz okumamışsanız kesinlikle indirimlerde alın ve deneyimleyin!

Thronebreaker: The Witcher Tales Türkçe yama çalışmasını sonunda tamamladık.
Başta Abdullah Ç. ve Outsider One olmak üzere yamada emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler !
Videosunu yakın zamanda Youtube kanalına atacağım.

Yama Link: https://forum.donanimhaber.com/thronebreaker-the-witcher-tales-turkce-cevirisi-basladi--147901296

Oyunun fiyatının artmasına kızan arkadaşların, oyunun bloglarına bakmasnı ve yapılan değişiklilkleri okumasını tavsiye ederim.

Witcher hayranı olarak oyunu hemen aldım. Oyun GWENT oyunu aslında ama bildiğiniz gibi değil. Hem klasik gwent oynuyorsunuz, hem RPG oynuyorsunuz.
Kararlarınız sizi daha oyunun ilk haritasından etkilemeye başlıyor.
Deck'inizi ne kadar güçlendirirseniz ilerlemesi o kadar keyifli oluyor.
Geralt'dan önce Rivia'da neler olduğunu görmek için çok güzel bir fırsat. Grafikler çok iyi. Hikayesi şu ana kadar beklediğimden daha iyi.
Oyun GB olarak küçük olmasına rağmen sunduğu şeyler açısından fiyatına değer. Saatlerdir başındayım.

Hikayesi çok sağlam gidiyor, baya sardı. İngilizce bilmiyorsanız öğrenmeniz lazım.
Bir kraliçeyi kontrol ediyorsunuz.
Grafikler bu oyun için çok iyi ayarlanmış. Hareket eden kartlar, videolu-gifli sahneler falan gibi çok iyi.
Oyunu oynarken sıkmıyor çünkü her an başınıza bir şey gelebiliyor.
Verdiğiniz kararlara göre yeri geliyor taştan kaçmak için gwent oynuyor, yeri geliyor Golem kesmek için Gwent oynuyorsunuz.
Savaşın bir ülkeyi nasıl etkilediğini çok güzel anlatmış. Verdiğiniz kararlar yine Witcher'da olduğu gibi çevrenizi değiştiriyor, bazı askerler size katlmay reddediyor ve bazıları mutlu oluyor.

Beklemediğiniz yerlerden kartlar bulabiliyorsunuz. Gwent üzerine bu kadar çok şey geliştirebildiklerini gördüğümde çok şaşırdım. İlk başta sadece Gwent oynayacağım düşüncesiyle aldım ama bundan çok çok daha fazlasını sundu.

Bu yorumu yazarken henüz oyunu bitirmedim, 15+ saatteyim. Yani güzelce hikayesini dinleyerek ve yönlendirerek oynarsanız uzun sürüyor. Bunun için ingilizce bilmeniz şart.
Haritalar yeterince büyük, keşfedecek çok şey var.
Kaynakları iyi kullanmazsanız, zor modda oynadığınız zaman gerçekten zorlanıyorsunuz.

Kolay gelsin.

Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Dost belli değil hasım belli değil
Herkes sağ kalmaya çalışıyor
Masum belli değil hain belli değil


Fark eyledim paramın bittiğin
Askerlerimin savaşta öldüğün
Puanlarımın düşmana yetmediğin
Troll belli değil kurt belli değil


Adalet kalmadı hep zulüm doldu
Haksızlıklardan güleç yüzüm soldu
Dost bildiklerim bir bir satar oldu
Samimi belli değil nankör belli değil


Başım ayık değil kederden yastan
Düşünerek çıkılmıyor işin içinden
Ağzımın payını aldım bulmaca ve puzzle'dan
Damage belli değil boost belli değil


Çarh bozulmuş dünya ıslah olmuyor
Olan her zaman fakirlere oluyor
Pia oyunu beğenmiş tavsiye ediyor
İndirim belli değil zam belli değil



~

Gwent oynamaya doyamayanlar için harika bir oyun olmuş. Tür olarak kart oyunu ve RPG karışımı demek mümkün. Lyria ve Rivia diyarlarının hükümdarı Kraliçe Meve olarak oynuyoruz. Alkışı duyuyoruz, ihaneti görüyoruz, sevildiğimiz de oluyor sırtımızdan bıçaklandığımız da... ^^

https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2989397278

Oyunda üç adet temel kaynak var; altın, odun ve asker sayısı. Bunlardan ne kadar çok toplarsanız o kadar iyi durumdasınız denebilir, genel olarak. Çünkü her birini kullanıp harcıyoruz. Ne amaçlı kullanıyoruz? Özetle; belirli bir çadırdan yükseltmeler yapmamız gerekiyor. Böylece yeni kartlar üretmek, var olan kartlara yeni yetenekler kazandırmak, ya da hepsine zırh ekleme gibi avantajlar elde ediyoruz. Bunları istediğiniz sırada açamıyorsunuz çünkü bazıları belirli bir zamana kadar kilitli kalıyor. İlk hangisini açacağınız da tamamen sizin oynama stilinize bağlı. Daha sneaky veya daha saldırgan olanları seçip ilk başta onları tamamlamak isteyebilirsiniz, ama en nihayetinde hepsini açmış olacağımız için pek fark etmiyor.


Bunun haricinde oyunda bir de gizli haritalar ve altın sandıklar var. Bunların her birini ilk açışınızda size Gwent'in online olan oyununda kullanabileceğiniz avatar, çerçeve gibi şeyler veriyor. Ek olarak da bu oyunda kaynak olarak harcayabileceğimiz paradan veriyor.

https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2989003178

Gwent'i bazen kısaltılmış şekliyle tek tur olarak, bazen de standart savaş haliyle 3 tur olarak oynuyoruz. Oyunda bazı puzzle'lar bulunuyor, bunlar da yine gwent tahtasında, ama sizden gwent dışında şeyler yapmanızı istiyor bu defa. Örneğin bir tanesinde aynı olan kartları eşleştirmek gerekirken, diğerinde bir karakteri full kart dolu olan bir tahtadan kaçırmanız gereken yolu bulmanız gerekebiliyor. Bulmacalar gerçekten çok çeşitli ve standart gwent'in arasında nefeslenmek için çok iyi olmuş. Arada farklı bir şeyler yapıyor olmak çok iyi hissettirdi.

Oyunda üç adet zorluk seçeneği mevcut. Hikaye modunda oynayınca savaşları ve bulmacaları geçemezseniz, yenildiğinizde "savaşı atla" diye bir opsiyon sunuyor size. Birkaç denemenin ardından hala geçemediyseniz ve çıldırmanın eşiğine geldiyseniz, bu opsiyonu da kullanabilirsiniz. Ama ikide bir kullanarak suistimal etmeyi önermiyorum, çünkü o zaman oyunun zevki kaçar ve bizden istediğini yapmamış yani hile ile geçmiş oluruz ve alacağımız zevk azalır.

https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2989398822

Bu noktayı şöyle anlatayım; neredeyse iki adımda bir karar vermeniz gereken çeşitli durumlarla karşılaşacaksınız. Bunların tabii ki ileride karşınıza çıkacak olumlu ya da olumsuz sonuçlara etkisi olacak. Tercihlerinizi ne yönde yapacağınız ise bir kraliçe olarak size kalmış. İyi ve kötü sürprizlerle karşılaşmaya hazırlıklı olun, spoiler'sız maksimum anlatabileceğim bu. :) Bazen o şartlar altındaki en doğru kararı aldığınızı düşünseniz bile sonucu kötü olabilir (tersi de geçerli), eh o da artık kader kısmet.

Dil konusu insanı biraz zorluyor yalan yok. Ama rehberler kısmında Türkçe yaması var, içeriği kurup anadilinizde rahatça anlayarak oynayabilirsiniz. Yama linkine ulaşabileceğiniz rehberi aşağıya bırakıyorum :

https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2642305353


Özetle; Witcher evrenine ve kart oyunlarına ilgi duyuyorsanız, oyun da indirimde ise alınabilir. Full fiyattan almayı önermiyorum çok pahalıya geliyor. Sunulan içerik o tam parayı karşılamıyor. Ne kadar zevkli olsa da çoluğun çocuğun rızkını gwent masalarında tüketmeden önce bir düşünmek lazım :P :D Ama indirimdeki 35-40 tl gibi bir fiyatın her kuruşuna değer.

Çok uzun zamandır Thronebreaker: The Witcher Tales'e inceleme yazmak için bekliyordum. Oyundan o kadar keyif aldım ki yazacağım incelemenin doğru düzgün olmasını istedim. Bu yüzden incelemeyi yazarken adım adım ilerlemeye ve elimden geldiğince incelemeyi kapsamlı yazmaya özen göstereceğim.


Diğer Witcher evreninin oyunlarından bildiğimiz Kuzey Krallıkları, diyarlarından ikisi olan Lyria ve Rivia'nın eşinin ölümünden sonra kraliçesi olmuş Kraliçe Meve'nin gözüyle oyunu oynuyoruz. Bunu yaparken yer yer başka karakterlerin de bakış açısına geçtiğimiz oluyor. Evrende "The Great War" olarak bilinen Nilfgaard İmparatorluğunun Kuzey Krallıklarını işgali sırasında ülkesini kaybeden Kraliçe Meve'nin direnişi ve devamında başına gelen olayları konu alan bir hikaye akışı var. Daha fazla spoiler vermemek adına hikayenin detayına inmeyeceğim, böylelikle sizlerin de keyfi ve oyuna dair iştahı kaçmamış olacak. Hikaye, bölüm bölüm ilerleyen, bu sırada yaptığınız seçimlerin, seçim anında veya daha sonrasında size belirli avantajlar veya dezavantajlar sağlayan bir yapıya sahip. Yani biz oyuncuların hikayeli oyunlarda sıklıkla aradığı, seçimlerimizin hikayeyi ve oynayışı etkilemesi beklentisini, oyunda fazlasıyla tatmin edici bir düzeyde. Bununla birlikte tıpkı diğer Witcher oyunlarında da olduğu gibi daha önceden hazırlanmış sonlardan birine ulaşıyorsunuz; ancak bu sonuca nasıl ulaştığınız ve ne kadar zorlandığınız tamamen daha önce yapacağınız seçimlerle alakalı. Bir "deck builer" tabanlı oyunda bu kadar iyi bir şekilde hikayenin işlenmesi pek rastlanılabilir bir şey değil. O yüzden türe aşina olmayan; fakat buram buram hikaye kokan oyunları seven oyuncuların severek oynayacağı türden bir oyun.

Aynı zamanda karakter gelişimi konusunda da çoğu RPG oyuna taş çıkartacak bir kıvamda. O kadar güzel bir karakter gelişimi var ki Kraliçe Meve ile aynı düşünmeye, aynı şeyi yapmaya başlıyorsunuz ve bir bakıyorsunuz ki Kraliçe Meve ile bir sonraki adımı atarken durumu hiç yadırgamıyorsunuz. Aynı gelişimi size de sağlıyor oyun.


Takdir edersiniz ki bu tarz bir oyunun açık dünya yapısına sahip olması şu an için pek mümkün değil; ancak buna ihtiyaç olduğunu da düşünmüyorum. Hatta açık dünya yapısı, hikayenin sunuluş tarzını güçlü yapan seçim mekaniğini kötü yönde etkileyecektir. Daha sonra değineceğim üzere, bu seçimlerde topladığınız/toplayamadığınız kaynaklar da etkili oluyor. Oyunun dünyası şu ana kadarki açıklamalardan da anlayacağınız üzere sabit. Dünya üzerinde etkileşime girebileceğiniz NPC ve diğer öğeler bütün oyunlarda hep aynı yerde.

Oyunun grafik ve görselliğini incelediğimizde gerek dünya ve çevre tasarımı gerek kart görsellerinin, animasyonlarının ve tasarımlarının son derece güzel olduğunu görüyoruz. Kart oyunlarında genellikle düşük olan bu bileşenler, diğerlerinin aksine Thronebreaker: The Witcher Tales'te gayet yüksek tutulmuş. Grafik ve görselliğin yüksek tutulması, özellikle güzel manzaralar bulduğunuz zaman derin derin o görseli izlemenizi sağlıyor. Bununla birlikte ara geçişler için hazırlanan sinematik benzeri resim kaymaları da oyuna ayrı bir hava katıyor.


Thronebreaker: The Witcher Tales'te bir yandan etrafta bulabildiğiniz kaynaklarını toplamaya çalıştığınız, bu kaynakları önünüze çıkan seçimlerde kullanabildiğiniz, üssünüzü geliştirebildiğiniz ve kart yaratabildiğiniz bir yandan da önünüze çıkan engelleri aşarak hikayeyi ilerletip daha güçlü kartlara ulaştığınız bir oyun. Oyunda lider kartı denilen, birkaç görevde istisnai olarak çıkanlar haricinde Kraliçe Meve'nin görsellerinin kullanıldığı ve hikaye içerisinde yeri olan özelliklere sahip kartlar olduğu gibi oynanıldığında etki veren, tur başlarında- tur sonlarında, istediğiniz zaman, belirli şartlar gerçekleştiğinde tetiklenen kartlar da var. Oluşturabildiğiniz destenize istediğiniz kadar kart ekleyebiliyor olsanız da bunu kesinlikle tavsiye etmiyorum. Bu tarz oyunları oynayan oyuncuların da bildiği gibi desteniz ile belirlediğiniz stratejiniz size oyunu kazandıracaktır. Destede ne kadar fazla kart olursa sizin için hayati olan kartlara ulaşabilme imkanınız zor olur. Bu nedenle deste oluştururken bir strateji belirlemeniz ve kart sayınızda ölçülü olmanızda fayda var. Ben genellikle kart çekme stratejisi üzerine deste kurguladım.

Oyunun mekaniklerinden biri de kart oyunu şeklinde puzzlelara sahip olmasıdır. Bu puzzlelarda savaş gereği size verilen deste ile oynayıp puzzleı çözmeniz gerekir. Oyunun en eğlenceli kısmı bu; ancak bazı puzzlelar öyle karmaşık ki çözene kadar canınızı okuyabiliyor.
Kart yaratma olayı ise daha önce de belirttiğimi gibi topladığınız kaynaklarla yapılıyor. Bununla birlikte daha güçlü kartları yapabilmeniz için bir yandan üssünüzü de geliştirmeniz gerekiyor. Elimizde sınırlı sayıda kaynak olduğu için bu dengeyi sağlamak gerçekten önemli. Elinizdeki hiçbir şey bol değil. Bu nedenle akılcı bir strateji izlemeniz özellikle bazı seçimlere katlanmanız gerekiyor.

Oyunda savaşacağınız rakipleri doğrudan görebildiğiniz gibi pusu yediğiniz de olabiliyor. Ayrıca düşmanlarınız yalnızca Nilfgaard askerleri gibi insanlar değil. Önünüze Witcher oyunlarından aşina olduğunuz yaratıklar da çıkabiliyor. Bu yaratıkların kart mekanikleri birbirlerinden farklılık gösterdiği için bu savaşlara geçmek gerçekten uğraştırıcı olabiliyor.


Thronebreaker: The Witcher Tales, destansı bir karakterle yol aldığınız, gayet detaylı ve akıcı bir hikaye barındıran, nevi şahsına münhasır bir kart oyunu. Özellikle Witcher evreninin son yıllardaki trendini düşünürsek diğer oyunların gölgesinde kalmış bir yapım; ancak bu durumun aksine kesinlikle mükemmele yakın bir iş çıkartılmış. 30 saatten uzun oynama süremde nefes almayı unuttuğum zamanların olduğunu düşünüyorum. Hem de bunu neredeyse bütün hikayeyi bilmeme rağmen başardı. Eğer "deck builder" türünde olduğu için bu oyuna sıcak bakmıyorsanız kesinlikle yanılıyorsunuz. Eğer başarılı ve detaylı bir "deck builder" olmadığını düşündüğünüzden bu oyuna sıcak bakmıyorsanız kesinlikle daha çok yanılıyorsunuz. Mutlaka şans verin. Pişman olmayacaksınız.

İtiraf edeyim, The Witcher III’te Ciri’yi arayarak geçirmem gereken sürenin ciddi bir kısmını yolda gördüğüm insanlara “Gwent atalım mı bir el?” diye sorarak geçirdim. Buna rağmen tek başına çıkacak olan Gwent’in betasında oyunun çok değişikliğe uğraması sebebiyle koptum gittim. Homecoming’in gelişiyle zehri damarlarıma tekrar almış olsam da Thronebreaker konusunda öyle çok da çılgınca bir heyecanım yoktu. İşin başındaki CD Projekt bile olsa, Gwent bir kart oyunuydu neticesinde. Ne kadar farklı ve iyi olabilirdi ki? Cevap çok. Çok iyi olabiliyormuş.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2925208986
Thronebreaker, “The Witcher Tales” yani “Witcher Hikâyeleri” başlığıyla çıkmış olsa da oyunların birkaç yıl öncesinde geçiyor. Hatta kitaplarını takip eden varsa, beşinci kitap Baptism of Fire(Ateşle İmtihan) dönemine, İkinci Nilfgaard İstilası’na denk düşüyor. Geralt’ı değil ama bağrından kopup geldiğini iddia ettiği toprakların, yani Rivia’nın (ve Lyria’nın) Kraliçesi Meve’in zırhını kuşanıyoruz bu sefer. Bu noktada Gwent’ten önce King’s Bounty’ye dönüşüveriyor oyun; Meve olarak Lyria topraklarında peşinizde ordunuzla çeşitli kasabaları gezip kaynak topluyor, çeşitli seçimler yapıyorsunuz. Ve fark ediyorsunuz ki The Witcher evrenini takdir ve tecrübe etmek için illa Geralt’a ihtiyacımız yokmuş. Beyaz Kurt’a üç oyunda ne kadar alışıp bağrımıza bastığımız düşünülürse bu gerçekten ciddi bir beyan, farkındayım. Ama Meve o kadar doğru ve o kadar güçlü yazılmış bir karakter ki, bunu söylerken en ufak bir çekince bile duymuyorum.

Lyria’da başlayan oyunun ilk bölümü kalanına kıyasla nispeten sakin geçiyor. Kuzey Krallıkları’yla görüşmeye gitmiş olan Meve, yokluğunda Lyria ve Rivia’nın yönetimini oğlu Willem’e bırakmış. At sırtında geçen haftalardan sonra tek isteği sıcak bir banyo ve biraz da dinlenmekken krallık sınırına vardığında vaziyeti pek de bıraktığı gibi bulamıyor. Krallık yönetiminde gayet acemi olan Willem çeşitli itin, kopuğun ve haydudun Lyria’ya doluşmasını ne yazık ki engelleyememiş. Fırsat bu fırsat diyerek kuzeyi işgale başlayan Nilfgaard İmparatorluğu da krallıktaki it ve kopuk sayısını hızla arttırınca olaylar bir anda vites arttırıveriyor.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2930960355
Tabii bu arada hem Meve hem de Meve aracılığıyla biz, krallık yönetmenin ne kadar zor bir iş olduğunu birincil elden tecrübe etmeye başlıyoruz. Sonrası daha da curcuna! Alevler içinde kalan köyler, şehirler içinden geçip bir yandan Nilfgaard’a, bir yandan hangi ülkeye mensup olduğunu ayırt etmeden tüm insanlara savaş aşan Scoia’tael’le savaşmak durumunda kalıyoruz. Arada karlı cüce şehri Mahakam, Angren’in binbir türlü yaratığın cirit attığı korkunç bataklıkları ve nihayetinde Rivia’ya kadar uzanıyor yolculuğumuz. Tüm bunlara The Witcher III’ten hiç de aşağı kalmayan görevler, diyaloglar, bolca ihanet, entrika, olay zinciri eşlik ettiğinden “Yahu bu kart oyununa hikâye de koyalım diye yapılmış bir oyun değil miydi? Bioware, Bethesda ve daha nice RYO yaptığını iddia eden firma bakıp da feyz alsa keşke!” diye hayıflanırken buldum kendimi bir yandan.

The Witcher III’ün en iyi yanlarından biri de seçimleri sunuş tarzıydı. İyi ve kötü arasında seçim yapmak yerine kendi ahlakî pusulamıza göre kötü seçenekler arasında bolca seçim yapmak zorunda kalıyorduk; bu da işleri çok daha ilginç kılıyodu. Üstelik seçimlerin sonuçlarını anında vermek yerine saatlere yayması da seçimlerin sonucunu hemen görüp değiştirmemizi engelliyordu. Thronebreaker bunu bir adım daha ileri götürmüş: Oyunda otomatik kayıt sistemi olduğu için yaptığınız seçimlerin ağırlığıyla yaşamak zorundayız. Bu da o iki şerden birini seçtiğimiz anların ağırlığını fazlasıyla arttırıyor. Aynı zamanda bizi bolca yanlış karar vermeye de itiyor -ki bu seçimlerin sonuçları Meve’e de iyi bir şekilde yazılmış olduğu için hatasıyla sevabıyla kusurlu bir hükümdar olmanın ne demek olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2930981288
Mesela bir madende köle olarak zorla çalıştırılmış halkı kurtardıktan sonra ordumuza katılmalarına izin verdik. Zaten savaştayız, fazladan askerin ne gibi bir eksisi olabilir ki, değil mi? Değil. Zira daha sonra içlerindeki intikam ateşi alev alev yanan bu tiplerin soğukkanlılıkla, emirlerimize karşı gelerek bir katliam yaptığına şahitlik edebiliyoruz. Bu da Meve’in otoritesini sarsıyor, ordunun kalanının moralini bozuyor haliyle. Çoğu RYO’da “Yanıma alabildiğim herkesi alayım, onların da hikâyesini öğreneyim” şeklinde oynayan biri olarak ilk defa yanıma katılmasına izin verdiklerimin (ya da vermediklerimin) hikâyede oluşturduğu etkiyi bu kadar çıplak bir şekilde gördüm... ve bu inanılmaz hoşuma gitti. CDPR’ın yazar takımı hakikaten “Kart oyunu” deyip geçmemiş yani. Nice rol yapma oyununda bu kadar kaliteli yazım, kaliteli içerik bulmak mümkün değil. (Pathfinder, sana bakıyorum, evet) Hele ki Nilfgaard’ın pisliğini, kullandığı taktikleri ve böyle bir ortamda kime güveneceğinizi bilememe hissiyatını iliklerinize kadar hissediyorsunuz oynarken. Ayakta alkışlıyorum kendilerini.

Macera ekranında koşuşturmak ve haritaya gizlenmiş ham maddeleri keşfetmek iyi güzel de her savaşta da Gwent oynamak bir yerde sıkar herhalde diye düşünüyorsanız merak etmeyin; CD Projekt onu da düşünmüş. Öncelikle oyundaki savaşların çok büyük bir çoğunluğu kısaltılmış, tek turdan oluşuyor ve hikâyeye katkıda bulunacak özel bazı kural setlerine sahip. Standart Gwent stili oynadığımız savaşlar gerçekten tek tük çıkıyor. Bir de “Puzzle” türü savaşlar var ki, onlara iyice bayıldım. Bu bulmaca tarzı maçlarda çeşitlilik gerçekten inanılmaz.

Bir tanesinde karakterlerimden birisiyle gizlice bir kaleye sızmaya çalışırken Gwent tahtası üzerindeki düşmanlardan saklanmaya, onlara gözükmeden ilerleyip hedefe varmaya çalıştığımı söylesem aklınızda bir fikir oluşur belki. Ya da bir başkasında çektiğim kartları kullanarak bir cüceden hızlı şekilde elimdeki birayı bitirip içki yarışması yaptığım bulmacayı da es geçmek istemem şahsen. Daha standart ve “göndermeli” bulmacalar da mevcut tabii: Üç rüntaşını aynı hizaya getirmeye çalışmak ya da eşleşen kartları bulmak gibi… Hatta “Stone Heart” adındaki bulmacada doğrudan Gwent içerisine aynı kurallarla işleyen bir Hearthstone bile yapmışlar! Bu çeşitlilik gerçekten işin savaş kısmını tahmin edebileceğinizden çok daha keyifli ve iyi hale getirmiş ve Thronebreaker’ı basit bir “hikâyeli Gwent”in ötesine taşıyan faktörlerden birisi. Yine de eğer hoşunuza gitmediyse ya da sıkıldıysanız diye muazzam bir özellik daha düşünmüşler: En düşük zorluk seviyesinde savaşları komple geçip sadece hikâye kısmına odaklanabiliyorsunuz.

Yan projeymiş gibi duran ama aslında birçok AAA oyundan eksiği değil fazlası olan bir oyun çıkartmış yine CD Projekt. Bu da hem The Witcher III’ü özleyenler hem de firmanın sıradaki oyunlarının nasıl olacağını merak edenler için muazzam iyi bir haber. Eğer Gwent seviyorsanız multiplayer versiyonu için ekstra kartlar ve portre kenarlıkları falan da açmasıyla, “of Rivia” titrini vermesiyle daha da kanınıza girecek zaten. En güzeliyse, oyunun sonunda “sonraki Witcher hikâyelerine” de göz kırpılmış olması. Bu kaliteyi sürdüreceklerse daha çoook uzun yıllar Continent’ı solumaya devam edeceğiz demektir.

Witcher fanlari için güzel bir oyun hikayesi ve yaptırdığı seçimler gerçekten oyunu etkliyor .Witcher 3'ü oynayıp
Gwenti sevdiyseniz kesinlikle bu oyunuda seversiniz.Puzzlelar güzel olmuş gerçekten ama hikayede Geraltı bekleyerek almayın Witcher evreninde bir hikaye anlatıyor gerçekten güzelde anlatıyor oyun uzun müzikleri güzel tavsiye ederim

Türdeşlerinin arasından kendine özgü farklarla sıyrılamayan basit bir masal bile kelimelerle arası çok iyi olan bir anlatıcının dilinde efsaneleşebilir. Polonyalı dostlarımız CD Projekt Red’in Thronebreaker ile bizlere sunduğu masal duyup duyabileceğiniz en farklı masal değil elbet ama Witcher evreninin kokusuyla ve seriyle özdeşleşen kusursuz hikaye anlatımıyla destansı bir maceraya dönüşüyor. Yazının sonunda söylemem gereken cümleleri bana baştan söyleten bu destansı mecaranın sahibi Thronebreaker’a gelin daha yakından bakalım.

-

Witcher oyunlarıyla az da olsa alakası olanların en azından ismini bildiği meşhur kart oyunu Gwent’in standalone versiyonu olan “Gwent: The Witcher Card Game” adlı oyunun single-player eklentisi olarak duyuruldu ilk defa Thronebreaker. Eklenti olması planlanan proje, geliştirme süreci devam ederken alınan kararlar sonucu kendi ayakları üzerinde duracak bir oyuna evrildi. Ana oynanış mekaniği olarak eklentisi olması planlanan oyundan anlaşılacağı gibi Gwent’i merkeze alan, oyun içinde aldığımız kararlara göre şekillenip sonuçlanan interaktif bir hikayeye sahip bir rol yapma oyunu olarak karşımıza çıkıyor Thronebreaker. Nilfgaard İmparatorluğunun işgal tehdidi altında kalan Kuzey Diyarlarının hükümdarlarından biri Lyria ve Rivia’nın kraliçesi Meve’i kontrol ettiğimiz bu ihanet, intikam ve bolca kan içeren destansı maceramızda bizlere Witcher evreninden tanıdık isimler eşlik ediyor.

İzometrik bir kameraya sahip oynanış sırasında hükümdarı olduğumuz Lyria ve Rivia dışında cücelerin diyarı Mahakam, yaşama isteğinizi söküp alacak bataklıklara sahip Angren ve halk arasında Siyah Olanlar diye anılan Nilfgaard İmparatorluğu tarafından yakıp yıkılan Aedirn’e konuk oluyoruz. Fareniz ile Meve’i hareket ettirip muazzam görselliğe sahip haritalardaki çeşitli noktalarla etkileşime geçerek hikayeye tanık oluyoruz. Haritanın çeşitli noktalarından topladığımız altın, odun ve asker olmak üzere üç kaynağa sahibiz oyun boyunca. Altın ve odun oyun içindeki tüm ödemelerimizde en önemli kaynaklarımız olurken, askerleri sadece kart üretirken ya da oyun boyunca karşımıza çıkan karar anlarında kullanıyoruz. Witcher 3: The Wild Hunt’ta olduğu gibi ana görevlerimiz dışında kararlarımızın oyunun ilerleyişine ve de sonuna etki edeceği olaylar “Points of Interest” başlığı altında haritaya serpiştirilmiş.

Haritada karşımıza çıkan ve oyunun üzerine temellendirildiği Gwent savaşlarını içeren bölümler ise “Battle” ve “Puzzle” olmak üzere ikiye ayırılmış. Battle bölümlerinde üç tur sonucu kazananın belli olduğu klasik Gwent düellolarında yeri geldiğinde insanlar yeri geldiğinde yaratıklar olmak üzere düşmanlarımıza karşı savaşıyoruz. Direkt olarak oyun ekranından ulaştığımız kampımızda şekillendirebildiğimiz kendi destemizi kullandığımız bu savaşlardan farklı olarak “Puzzle” bölümlerinde bölüm için özel tasarlanmış bir deste ile bize sunulan bulmacayı çözmeye çalışıyoruz. CD Projekt Red ekibi “Puzzle” bölümlerindeki yaratıcılık potansiyelini iyi kullanarak güzel içerikler koymuş ortaya. Çıldırmış ineklerle başınızın derde girdiği bölümlerden tutun, Gwent’in çeşitli muziplikler yaparak en büyük rakibi Hearthstone’a göz kırptığı bölümlere kadar gittikçe gidiyor bu bulmacalar.

Ana hikaye ve yan hikaye parçalarındaki Gwent savaşları da o bölümün şartlarına göre özel olarak kurgulanmış “Shortened Battle” olarak anılan tek turluk Gwent düelloları ile sınırlı tutulmuş birkaç bölüm dışında. En az iki tur sürme ihtimaline sahip Gwent düellolarının hikaye akışını engellemesinin önüne geçilirken ayrıca hikaye anlatımına da akıcılık katılmış. Bu düellolar sırası şahit olduğumuz diyaloglar da bu akıcılığı gayet güzel bir biçimde destekliyor.

-

Gerek kartlar gerek haritalar olsun Thronebreaker görsel olarak çok güzel bir sunum koyuyor önümüze. Diyarlar arası geçiş yaptığımız bölüm başlarında gözlerimizin önüne serilen Witcher evreni manzaraları hayranlık uyandırıcı. Karakter çizimleri ve bu çizimlere ustalıkla yedirilmiş animasyonların da bu manzaralardan aşağı kalır bir yanı yok. Karakterler arası diyaloglara şahit olup vereceğimiz cevapları seçtiğimiz sahneler bu muazzam karakter tasarımları sayesinde çok daha güzel bir deneyim vadediyor. Oyunun içinde bulunan önemli karakterlerin animasyonlu altın kartları başta olmak üzere kartların üzerinde yer alan artwork’ler de gayet başarılı. Oyunun görsel açıdan “daha iyi olabilirmiş” diyebileceğimiz yanları da var ne yazık ki. Düellolarımızı gerçekleştirdiğimiz savaş ekranları o sırada bulunduğumuz diyara göre az da olsa değişiyor olsa bile daha çeşitli tasarımlarla çeşitlendirilebilirmiş. Ayrıca her ne kadar dolaştığımız haritaların tasarımlarını oldukça beğensem de etrafımızdaki evi, köprü, kayalık gibi yapılar daha çeşitli şekillerde tasvir edilebilirmiş.

Görsel anlatımını her ne kadar kuvvetli bulsam da oyunun teknik açıdan birkaç kusuru var. Özellikle Nilfgaard subaylarıyla yaptığınız savaşlarda sıra düşmana gelince oyunda çok büyük fps düşüklükleri yaşadım. İnternette bunun benzerini yaşadığını iddia eden birçok oyuncu var. Buna benzer olarak haritada dolaşırken meydaa gelen anlık fps sorunları bazen sinir bozucu olabiliyor. Yakın zamanda birkaç güncelleme çıkarıldı CD Projekt Red tarafından ama o güncellemeler sonrası oyunu tekrar deneme şansım olmadı.

-

Her ne kadar eski tarz RYO dinamiklerine sahip bir oyun olsa da Thronebreaker’ın omurgası Gwent’ten oluşuyor ve bu da ne yazık ki oyunun ulaşabileceği oyuncu kitlesini ister istemez azaltıyor. Her ne kadar Witcher ya da RYO hayranı olsanız da kart oyunları size göre değilse Thronebreaker da size göre olmayacaktır. Gwent her ne kadar kendine has ve akıcı oynanış dinamiklerine sahip olsa da Thronebreaker gibi en vurucu yanı hikaye anlatışı olan bir oyuna tam entegre olamamış gibi. Gibi diyorum çünkü bu sorun Gwent savaşlarının dengesinin sağlanamamasından kaynaklanıyor. Oyunu en zor seviye olan “Bonebreaker”da oynamış olmama rağmen birkaç savaş dışında neredeyse hiçbir savaşta zorlanmadım ve de destemde büyük değişiklikler yapmaya gerek duymadım. Polonyalı arkadaşlarımız da bunun farkına varmışlar ki son çıkan güncelemellere bu denge sorununa el attılar. Dediğim gibi bu güncellemelerle deneme şansım olmadığı için yorum yapamayacağım.

Oyun Gwent’in dengesiz entegresinden kaynaklanan problemlerini ilk paragrafta söylediğim ders diye okutulması gereken hikaye anlatımıyla kapatmayı başarıyor bir şekilde. Oyunun başından sonuna kadar gerçekleşen olayları ve verdiğimiz kararlara göre meydana gelen sonuçları tek bir anlatıcının sesinden dinliyoruz. Güzel ve akıllıca hazırlanmış buram buram muhteşem Witcher evreni kokan diyaloglara da karakterlerin kendi seslerinden tanık oluyoruz. Seslendirmeler de diğer Witcher oyunlarındaki kalitesinden hiç ödün vermiyor. Hikayenin anlatılıp ilmek ilmek dokunduğu bu sahneler eski kafa RYO severler için biçilmiş kaftan. Meve’in üzerindeki yükü oyun boyunca iliklerimize kadar hissediyor ve bu ağır hisle vermek zorunda kaldığımız her ağır karardan önce yüz göz olmak zorunda kalıyoruz. Witcher evreninin saf iyi saf kötü tarzında olmayan “gri” seçeneklere sahip bu karar anları oldukça zekice tasarlanmış ve oyunun sonuna etkileri hiç de fena olmayan bir şekilde sunulmuş.

-

Birkaç teknik kusura ve oyun içi denge problemlerine sahip olsa da Thronebreaker, öve öve bitiremediğim hikaye anlatımı ve Gwent omurgası üzerine başarıyla yedirilmiş RYO elementleriyle son zamanların en başarılı oyunlarından. Kart oyunu kimliği yüzünden çok büyük bir kitleye ulaşamayacak olsa da eski tip RYO tutkunlarının kaçırmaması gereken bir yapım. Polonyalı arkadaşlarımız bizleri hayal kırıklığına uğratmamayı bir kez daha başarıyor ve “CD Projekt Red’den babam çıksa oynarım” tezimi bir muhteşem yapımla daha destekliyor. Gönül istiyor ki oyunun ismindeki “The Witcher Tales” uzantısı aynı türde episodik devam oyunlarının habercisi olsun. Buradan Polonya’ya doğru bağırıyorum: Lütfen!

9/10

Lyria ve Rivia'nın kraliçesi Meve'i oynattığımız macera ve rol yapma oyunu.

Öncelikle İngilizce'niz iyi değilse, oyunu almanızı önermiyorum. Oyunda genel olarak Witcher'daki oynadığımız Gwent oyunu üzerinden gitse de, asıl olay hikayesinde bitiyor ve Türkçe dil desteği olmadığı için her şeyi İngilizce okumak zorundasınız.

Artılar:
+ Çok ama çok güzel ve zengin bir hikaye.
+ Birbirinden farklı bir sürü bulmaca var ve bazıları cidden zorluyor.
+ Animasyonlar ve görsel açıdan çok güzel.
+ Müzikler harika, orta çağ atmosferini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
+ Politik olaylar ve birbirini etkileyen olay zincirleri.
+ Çok farklı alternatif sonlar.

Eksiler:
- Manuel save yok. Oyunu tek auto-save üzerinden oynuyorsunuz. Yanlış bir karar verirseniz geri dönüşü maalesef olmuyor (hemen alt+F4 yapılarak bir nebze bir adım geriye gidebilirsiniz)
- Act 3 ün başından itibaren Gwent stiliniz oturmuş oluyor ve yeni gelen kartlara çok fazla ihtiyaç duymuyorsunuz (ama çok önemli değil, hikayesi hala sarıyor).
- Belli bir zaman sonra standard battle lar (3 Gwent oyunun 2 sini alan kazanır) sıkabiliyor.

İpuçları:
> Haritada mümkünse her yere bakmaya çalışın.
> Karşılaştığınız companion ları destenizde tutmak için onların istekleri doğrultusunda karar verin.
> Gold ve wood açısından şüpheniz olmasın, harcamaktan korkmayın. (Ama hiçbir zaman sıfırlamayın. En az 3000 gold ve 500 wood mutlaka olsun)
> İlk üç act boyunca recruitment yapmadan ilerleyebilirsiniz. Kaynaklarınızı diğer yükseltmeler için kullanın.

İndirimdeyken mutlaka alınmasını tavsiye ediyorum. Oyun her ne kadar witcher evreninde geçse, ve bunun üzerinden bir pazarlaması yapılsa da; oyun içinde çok fazla bahsedilmiyor. Kaldı ki bunun eksikliğini hiç hissetmiyorsunuz. Witcher serisi oyunlarını oynarken nasıl kendimizi bir witcher gibi hissedip, her verdiğimiz karar o doğrultuda şekilleniyor ve çok fazla büyük çerçeveye (Nilfgaard vs Redania vs Temeria) bakmıyorsak; tam tersi olarak bu oyunda bir kraliçe gibi düşünüyoruz. Adımlarımız politik olaylar ve savaşlar. Hikaye bu doğrultuda ilerliyor. Hatta bir yerde witcher'lara bakış açınız bile değişebilir :)


Oyun deneyimini güzelleştirecek küçük spoilerler (hikaye gidişi veya sonlar ile ilgili bir spoiler değil):

1) Act 1 de sizinle yolculuğa devam etme kararı alan 'Eyck of Denesle', her zaman kullanacağınız en iyi kartlardan bir tanesi. Kendisi dünya üzerindeki her canavarı öldürmeye yemin etmiş bir kişi olduğu için, tersi yönde bir karar vermeniz durumunda destenizden ayrılacaktır.
2) Benzer şekilde, Act 2 de karşılaşacağınız 'Black Rayla' da her zaman kullanacağınız en iyi kartlardan bir tanesi. Tıpkı 'Eyck of Denesle' gibi onun da nefret ettiği bir şeyler var. Elfer...
3) Act 3 de bir 'interesting point' e gitmeyin. Achivement olarak kaybedeceğiniz bir şey olmayacak. Her görevi yapacaksınız diye bir zorunluluk yok. Eğer olur da ben girecem derseniz, iki değerli companion ınızdan bir tanesine veda etmek zorunda kalacaksınız.

Son olarak toparlayacak olursak, oyun indirimdeyken mutlaka alınmalı. Hikayesi cidden zengin ve çok güzel. Bazen Meve'in verdiği cevaplara sesli bir şekilde gülüyorsunuz, Thug Life moment lar ile uuuuuuu diyorsunuz. Korku dolu anlar ile bir sonraki bölümü beklediğiniz oluyor ve gözünüzden yaş bile gelebiliyor ...

ARTILAR

+ Hikaye anlatım tarzı çok başarılı.
+ Etkileyici ve sürükleyici hikaye.
+ Karakterler ve onların derinliği.
+ Kendine has bir görsel tasarımı.
+ Yapay zeka adeta düşünerek oynuyor.
+ Seçimlerimizin oyuna tam etkisi.
+ Seslendirmeler ve müzikler süper.
+ Gwent ve RPG mükemmel harmanlanmış.
+ Stratejik ve taktiksel bir oynanış.
+ Duygusal anlarda duyguyu geçirebilme.

EKSİLER

- Bulmaca kısımları gerçekten çok sıkıcı.
- Bazen ilerleme yavaş kalıp sıkabiliyor.
- Gereksiz çok fazla savaşa giriyorsunuz.
- Harita tasarımında ufak hatalar var.
- Kamp kısmı daha detaylı olabilirdi.
- Türkçe dil desteği olmaması.

PUAN %84