1000 liralık Katil Robot Kollu Pinocchio ama yalan söyleyince FPS düşüyor.

Miyazaki, bu oyunun yapımcılarını toplayıp bi yemeğe felan götürmesi lazım, çünkü Fromsoft yapımı olmayıp da en souls-like oyun olan bu.

Oyun Zorluğu
☐ Çocuk Oyuncağı
☐ Kolay
☐ Normal
☐ Zor
☑ Dark Souls

Oynanış
☑ Rahat
☐ Normal
☐ Sıkıntılı
☐ Berbat

Süre
☐ Gerçekten Kısa (1-3 Saat)
☐ Kısa (4-8 Saat)
☐ Normal (10-20 Saat)
☑ Uzun (20-40 Saat)
☐ Gayet Uzun (40-100 Saat)
☐ Sonsuz (100+ Saat)

Müzikler ve Seslendirme
☐ Kötü
☐ Ortalama Altı
☐ Ortalama
☐ İyi
☐ Güzel
☑ Şahane

Hikaye
☐ Sıkıcı
☐ İdare Eder
☑ Takip Etmesi Zor Ama Keyifli
☐ Güzel
☐ Harika

Buglar
☐ Oyunu Oynatmayacak Kadar Çok
☐ Fazlaca Var
☐ Var Ama Oynanır
☑ Rahatsız Edecek Bir Şey Yok

Grafikler
☐ Kötü
☐ Ortalama
☐ İyi
☑ Harika
☐ Kendi Tarzında ( Pixelart, Çizim vs.)

Almaya Değer Mi?
☐ Paranıza Yazık
☐ İndirimde Belki
☐ İndirimde Alınır
☑ Normal Fiyatına Alınabilir
☐ Almamak Hata

---

Lies of P, Round8 isimli Koreli bir firma tarafından geliştirilen soulslike türünde bir oyun. Round8 aslına bakılırsa daha öncesinde pek de deneyim sahibi bir firma değil lakin Lies of P'de gerçekten başarılı bir iş gerçekleştirmişler. Oyunumuz meşhur Pinokyo hikayesinden ilham alıyor ki ana karakterimiz Pinokyo'nun tam kendisi. "P" adı verilen ana karakterimiz bir kukla ve diğer kuklaların aksine yalan söyleyebiliyor. Oyuna başladığımız andan itibaren buram buram souls kokusu geliyor. Hikaye kısmı ise From Software'den (FS) ayrı olarak biraz daha anlaşılabilir. Neyse efendim bir souls oyununda oturup hikaye konuşacak halimiz yok zaten asıl olay combatta. Combata gelmeden önce ise kısaca bir atmosfere değinelim. Oyun 1900'lerin sonunda Avrupa'da Krat adı verilen hayali bir kasabada geçiyor. Atmosfer olarak karanlık bir İngiltere imajı çizildiğini yani gotik bir atmosferi olduğunu söylemek mümkün. Bloodborne ve Sekiro'dan bolca etkilenildiği aşikar oyun yapılırken ki atmosfer genel olarak Bloodborne'den esinlenilmiş. Müzikler de atmosferi oldukça destekliyor ki uzun süredir dinlediğim en iyi oyun müziklerinden bazılarına sahip bu oyun. Gelelim asıl meselemize yani combata. Combat temel souls mekaniklerinin üzerine oturtulmakla beraber yapımcılar birkaç güzel yenilik de eklemişler. Bir kere oyunda Sekiro'dan aşina olduğumuz deflect sistemi mevcut, bu oyundaki adı ise "perfect guarding". Düşman size tam vuracağı anda savunma tuşuna basarsanız ekranda kırmızı bir ışık parlıyor ve hiç hasar almıyorsunuz bunun yanı sıra bazen düşmanların silahlarını da bu yolla kırabiliyorsunuz. Zamanlamayı kaçırırsanız ise hasar alıyorsunuz lakin aldığınız hasarın belli bir kısmını düşmana hızlı saldırılar yaparak geri kazanma şansınız var. Oyunda guard ve perfect guard mekaniği temele oturtulmuş durumda lakin perfect guard yapmak çoğu zaman tek başına yeterli olmuyor. Yani Sekiro'daki gibi pefeckt guard yaptım iki kere düşman sersemledi hadi tek atayım gibi bir durum söz konusu değil. Dodge mekaniği de klasik olarak yer alıyor lakin oyunun başında oldukça zayıf. Bu yeteneği geliştirmek içinse "P Organs" adı verilen bir upgrade türüne başvurmanız gerekiyor. Bu mekanik yeni "P Organs" yükseltmeleri "Quartz" adı verilen bir çeşit item ile yapılıyor ve toplamda 6 seviyede birden çok özellik içeriyor. Bunları yaparak kimi zaman can iksirinizi arttırıyor kimi zaman hasaranızı arttırıyor kimi zaman ise item kullanma hakkınızı arttırıyorsunuz. Bu kısım oldukça fazla seçenek içeriyor ve oynanışınıza göre size uygun olanları seçmeniz gerekiyor çünkü oyunda hepsini açmaya yetecek kadar quartz düşmüyor. Ayrıca 6. seviye yükseltmeler NG+'ta açılıyor ilk oynayışınızda sadece 5 seviye bu yükseltmeler. "P Organs" dışında bir de "Legion Arm" adı verilen Sekiro'dan esinlenilmiş bir mekanik daha söz konusu. Bunlar ise 5 yahut 6 adet şu an emin değilim. Hepsi farklı fonksiyonlar üstlenen değiştirebilir kollar diyebiliriz Legion Armlar için. Bunlardan biri düşmana halat atarak çekmenize yararken, bir diğeri düşmana uzaktan mermi atmanız yarıyor vs... Lakin oyuna inanılmaz bir keyif katıyorlar. Hepsinin üç ayrı seviyesi var ve son seviyeye getirdiğinizde gayet yararlı oluyorlar. Dezavantajları ise kullanımları sınırlı ve genellikle bosslarda pek işe yaramıyorlar. Bir diğer mekanik ise Fable Charge adı verilen bir nevi büyü. Oyunun başında üç bara sahip olduğunuz Fable Chargeler silahınızın özel hareketleri olarak düşünülebilir. Her silah için otomatik olarak iki tane Fable saldırısı var ve duruma göre bunu kullanıyorsunuz. Bir diğer yenilik ise belki de aralarındaki en yenilikçisi olabilir. Oyunda bulduğunuz her silah kabza ve bıçak olmak üzere iki parçadan oluşuyor. Kabza silahınızı hangi stat ile scale olduğunu belirlerken, bıçak silahınızın hasarını belirliyor. Asıl heyecan verici olansa oyunda bulduğunuz boss silahları hariç her türlü silahın kabzasını ve bıçağını değiştirerek kendi modifiyeli silahınızı yapma şansınız olması. Lakin bunu yaparken kabza ile bıçağın uyumlu olmasına özen göstermekte fayda var. Son olarak değineceğim kısım ise oyunda düşmanlara kritik hasar vurmak. Bunun için öncellikle düşmana sık sık vurarak yahut bol bol perfect guard yaparak düşmanın stance barını (bu bar gözükmüyor ama düşmanın can barı beyaz parladığında dolduğunu anlıyorsunuz) doldurmanız ve bu bar dolduktan sonra düşmana charge atack yapmanız gerekiyor. Böylece düşman kısa bir süreliğine hareketsiz kalıyor ve siz de düşmana kritik vuracak özel bir darbe indirebiliyorsunuz. Açıkçası bu konuda oyun biraz dengesiz ama bu saldırıları yakaladığınız aşırı haz veren animasyonları ile gözünüze baya bir hitap ediyor.
Şimdi dürüst olalım bu oyunlara boşuna soulslike demiyoruz. Fromsoftware bugüne kadar yapılmış en iyi souls oyunlarının hepsine imza atmış ve bu türü başlatmış olan firma. Herhangi bir FS oyunundan daha iyi (ki ortada Elden Ring diye bir gerçek de var) bir souls bulmak imkansız desek yeridir. Lakin buna karşın FS dışı souls oyunları arasında Lies of P gerçekten üst segment kalıyor hatta rahatlıkla söyleyebilirim ki Nioh'yu tahtından etmesi gayet olası. Peki neden Lies of P, Fromsoftware oyunlarına göre birazcık da olsa sönük kalıyor? Bunun iki sebebi var açıkçası. Birincisi oyunun harita tasarımı Elden Ring hariç FS oyunlarında haritalar grifttir yani her yer, her yere bir şekilde bağlanır. Gezerken insan sürekli tedirgin olmakla beraber her zaman bir sonraki adımı anlamaya çalışır. Lies of P ise çok daha lineer bir oyun. Evet yine kısa yollar vs. ile oyunda birçok yer birbirine bağlanıyor lakin oyunun genel tasarımı daha çok seviye seviye ilerliyor. Bu da ister istemez zaman zaman insanı bunaltan, off ya bu kadar da düz olmasa keşke dedirten bir yapı yaratabiliyor. İkinci ve bence çok daha önemli sorun ise oyunun denge ayarları. Denge derken kastım oyundaki zorluk ayarını FS çok iyi şekilde ayarlayan bir firma. Hiçbir zaman aşırı güçlü olamıyorsunuz ama oyun ilerledikçe daha güçlü olduğunuzu da hissediyorsunuz. Lies of P ise bu konuda biraz eksik zaman zaman insanı aşırı zorlayan bosslar yollarken zaman zaman ise ulan bu muydu dedirtiyor. Keza perfect guard aralıkları da kesinlikle bir Sekiro kadar keskin ve anlaşılabilir değil. Yani oyun bir zor bir nispeten kolay geçiyor bu da oyunu FS oyunlarına göre bir tık sönük bırakıyor.
Elden Ring'ten beri doğru düzgün 3D soulslike çıkmadığı hesaba katıldığında Lies of P, souls severlere aradıkları zorluğu yaşatacak yeni çıkan nadir oyundan biri. Bu nedenle türün hayranlarının kesinlikle bu oyunu oynaması gerektiği kanaatindeyim lakin bu oyuna Bloodborne ya da Sekiro gözüyle bakarak başlarsanız beğenmeme ihtimaliniz çok yüksek. Oyunu kendi halinde değerlendirmekte fayda var. Ben veremem kardeşim bu parayı diyenler için de iyi bir haber var; oyun ilk günden Gamepass'e geldi. Ben sadece koleksiyon mantığında her oyunu Steam kütüphanesinde görmeyi sevenler ve belki ileride Gamepass'ten oyun kalkarsa oynamak isteyenler için bu incelemeyi yazıyorum. Kısacası Lies of P, parasının hakkını veren sağlam bir oyun.

---

 Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim 😇

Şimdiye kadar yapılmış, From Software oyunları hariç en başarılı Soulslike olabilir Lies of P. Adamlar kalite konusunda çıkarıp masaya vurmuşlar resmen.
Oyunda Kart şehri kuklalar tarafından saldırıya uğramış, Gepetto da son çare olarak bizim karakteri yapmış ve biz de tren istasyonunda uyanıp oyuna başlıyoruz. Amacımız, Kart şehrini kurtarmak.
Görünüş ve atmosfer olarak Bloodborne u andırsa da aksiyon ve oynanış olarak Sekiro ya daha çok benziyor. Öyle ki parry leme (savuşturma) oyunun ana mekaniklerinden biri.

Artıları:
+Atmosfer çok iyi, içine çekiyor.
+Nier deki gibi ilk oynayışta bazı Boss konuşmalarını anlayamazken ikinci kez oynarken Boss ların konuşmalarını anlayabiliyorsunuz.
+Bir çok NPC ve NPC görevi var. Stargazer(ışınlanma yeri-bonfire) da simgeleri çıktığından görevleri takip etmesi kolay. Ana ve yan göreve bir çok noktada seçim yapıp doğru ya da yalan söyleyerek görev sonlarını ve oyunun sonunu etkileyebiliyorsunuz.
+Grafikler çok iyi ve hiç FPS düşüşü yaşamadım, oyun akıyor.
+Oyunda gece-gündüz döngüsü var. Daha önce oynadığınız haritaları farklı ışıklandırmadan görmek güzel bir deneyim sunuyor.
+Müzik kutusu var, yan görevlerden bulduğunuz plakları, ana üs olan Hotel Krat da çalarak ana karakterle birlikte müzik dinliyor ve onu insan gibi hissettirmeye çalışıyorsunuz. Oyunun yoğun bir duygusal tarafı var.
Eksileri
-Parry yapma aralığı çok düşük, savaşmanın ana mekaniği olduğu için çok parry gerektiren boss larda daha çok farkediliyor.

Elden Ring den sonra oynadığım en iyi Soulslike lardan biri. Atmosferi sizi içine çekiyor, hikayesini öğrendikçe masallarda yatan çirkin gerçekleri farkediyorsunuz ve oynanış sizi başına kitliyor.

Puan: 9/10

Bir kuklanın insan olmayı öğrenmesi yolunda ki macerası ve hikayesi.

Öncelikle oyunda ki mekanlar terk edilmiş ve harabeye dönmüş bir halde olmasına rağmen oraları keşfederken bir an olsun insana yalnızlık duygusu çektirmiyor, en azından bana çektirmedi. Etrafta çok fazla düşman varken ve dost diyebileceğimiz neredeyse kimse yokken bile her mekan bana kendimi oldukça rahat hissettirdi, sanki bildiğim bir yolda yürüyor gibiydim. Kalbime dokunan ve kendi yaşadığım duyguları tam anlamıyla ifade eden birçok ana denk geldim ve o sahnelerde kalbim cız etti, ben bu hissi biliyorum anlamında yüzümde buruk bir gülümseme oluştu… Mesela insanın bir yakınını kaybetmesinin neler hissettirdiği gibi, insanın hislerinin anlaşıldığı o kısacık anların ne kadar kıymetli olduğunu bilirsiniz.
İnsani duyguları öğrenmek isteyen bir kuklaya bizim de maceramız boyunca yeni yeni öğrendiğimiz ve deneyimlediğimiz duyguları onunla paylaşmamız çok özeldi… Terk edilmiş ve ölmek üzere olan bir kuklanın tek ve en yakın arkadaşı olmak ve ona umut vermek çok hüzünlü ve tatlı bir ayrıntı olmuş. Bir güzel detay da oyunun başlarında kuklayken otelde ki kedinin yanımıza yaklaşmaması ama insan olmaya yaklaştıkça bize kendini sevdirmesi ve en sonunda kedinin kucağımıza atlaması oldu… Otelin ve güzeller güzeli Sophia’nın da ev gibi ve sıcacık hissettirmesi, bizi kurtarması ve bize yol göstermesi de bu maceranın en hoş taraflarından biriydi.
Bir de bizi insanlığa yaklaştıran kararlar aldıkça atan ve sıcacık olan kalbimiz benim kalbimi de sıcacık hissettirdi. Hiçbir şey hissetmediğimiz bir kuklayken en sonunda duyguları olan bir insana dönüşmemizi anlatan bu hikaye çok dokunaklı ve tatlıydı, her anına bayıldım. Lies of P her daim kalbimde özel bir yere sahip olacak oyunlar listesine girdi bile ve evet oyunu tabii ki de tavsiye ediyorum.

from software oyunlarına kalite olarak en yakın souls like oyun

London Bridge Is Falling Down.
Falling Down.
Falling Down.
London Bridge Is Falling Down
MY FAİR SOPHİA.

cansız bir kuklanın hayat bulup verdiği kayıplardan , tattığı duygulardan yavaş yavaş insan gibi hissetmeye başlamasının hikayesi... tıpkı mozartın hayat dolu bestesi ve beethovenın acı dokunu ile yazılmış bir bestesinin hayat bulması gibiydi :v
-----------------------------------------
+Şimdi asıl sorya gelelim bloodborne oynamak istiyorum ama bu o zevki verir mi ? evet vericek bu konuda düşünmeye gerek yok ama tabiki bir fromsoftware ağırlığı kadarda beklentiye girmeyin. Normal ayrılmayı bırakın mutlu bile ayrıldım ben olduysam sizde olursunuz :v
+hikayeleri , diyalogları gayet açık ve temiz bir souls kadar bilmeceli hali yok npclerin lokasyonu bile bonfirelarda gözüküyor.
+oyunun görselliği , dizaynları , müzikleri falan güzel o kara ve siyah dünyayı yaşatıyor. Bazı müzik plakları için ng+ da bitirmeniz gerekiyor keşke hepsini tek seferde toplatsaydı :v
+Silah geliştirmeleri , güçlendirmeler falan çeşitli baya atmışlar :v
---------------------------
-Dünyası sade bir yapıda düz yürüseniz kaybolmazsınız. yürü , bonfire yakın yerlere kısayol aç, boss kes böyle devam yani. Bu benim için - sizin için + da olabilir ben karışık dünyaları sevdiğimden - verdim :v
-Düşmanlar olmadığı halde koşarken stamina tüketiyor elden ringdeki gibi sadece düşmanların sizi fark ettiğinde stamina zalmaya başlasa daha iyi olurdu
-Vuruş hissi başlarda çok garip gelicek bende pek sevmedim ama sonradan alışıyorsunuz, Düşmanların bazen poiseları bozulmuyor bize öyle vuruşlar yapıyorlarki lan havadan vuruş yapıyorum adam rastgele düz kılıç savururken benim canım gidiyor ona bir şey olmuyor :v
-Bazı kısa yollar çok saçma ilk başlarda gram anlam veremedim olsun burayada koyalım gibi olmuş ana yola bağlanan iki kapı var ama ikisininde grişi aynı yerden yani böyle tarif edeyim :v
-Ekipman güçlendirmeleri yetersiz sürekli bomboş itemleri toplatıp toplatıp duruyor oyunun en sonuna gelmedikçe silahını fulleyemiyorsunuz bile. bu da aman şurda bana ne vericek diye merak etmiyorsunuz en büyük eksikliklerden biri bu bence :v
-Düşman sadece doğru zamanda bloklanabilen saldırıları savuştururken düşman kırmızı renkli hale geliyor sizi bilmem ama ben böyle düşmanların trafik lambası gibi yanmaları gram sevmiyorum :v her saldırı bloklansın ama düşman parlamasın aq madem sikero yapıyorsun tam yap :v
-parry araları evet dar ama öle öle öle alışıyorsunuz bazı bosslar harbi kanser amk :v
------------------------------
bu türe ilginiz varsa kesinlikle oynamanız gereken oyunlardan birisi :v
( liar ahead amk )

Yalan soylemenin gunah oldugu , insanligin allah ile sirk kostugu bir deney sonucu gelen pismanlik sonucu , insanligin kaderi bir kuklanin eline birakildigi. Insanlarin yillardir hadi bloodborne pc'ye de gelsin biz insan degilmiyiz diyen insanlarin haykirislarini duyan koreli ve cinli abiler ve ablalarimiz alin size bloodborne ama kuklalisi diye verdikleri , gercekten de guzel kopya olmayan ozgu bir souls oyunu olarak karsimiza cikiyor.
Sakasi bir tarafa bunca sene sonra souls like icerisinde cikmis ve kendine has mekanik ve tarz anlayisini kavrayan ilk ve tek souls oyunu olabilir. Demek ki neymis japon miyazaki yoksa koreli .cinli abi ve ablalarimiz varmis.

absolutely perfect