‘’İlk önce Cengiz Han'ın torunu, daha sonra Adberilgen Klanının Lideri olan ben, Kashgar. Ailemin konakladıkları hana saldıran haydutlar tarafından öldürülmesinden sonra, 40 yaşında maceraya atıldım. Amacım Monchug'u devirip, ilk önce Kuzait’lerin daha sonrasında tüm Kalradya’nın hanı olmaktı. Ufak tefek paralı askerliklerle para konusunda belimi doğrulttuktan sonra Monchug’un hizmetine girdim. Çok büyük savaşlar kazanıp, ilk kuşatmamı yaptığım Syratios Kalesini kendime istedim, Monchug talebimi kabul etti. Sturgiya bize savaş açtı, Tyal'ı kuşatıp yine kendime istedim, bu talebim de kabul gördü. Fakat halkın isyanı sonucunda Tyal'ı kaybettim ve Uriksala kalesi ile yetindim. Güney ve Kuzey İmparatorlukları ile savaştık. İnek Hırsızı Pryndor, Söğüt Kabuğu Magna, Tamirci Ewyn ve Mazlum Fridona ile omuz omuza verip, kaleler ve şehirler kuşattık. Hepsinde de muzaffer olduk.

İmparatorluklarla olan savaşta kalbim dışında hiçbir yerden yara almamıştım. Evet aşık olmuştum, Güzeller güzeli Nadea’ya aşık olmuştum. Birkaç kez görüştükten sonra en sonunda kendisini babasından istedim. Babası biraz sert adamdı ama mertliğimi gördükten sonra kızını bana verdi. Nadae’yı Syratios Kalesine vali yaptım. Aseray ve Batanya yolculuklarımdan karıma mücevher ve keten hediye getirdim. Yıllar boyunca savaş olmayınca kendimi demirciliğe verdim. Savaş meydanlarında kınından çekildiğinde bir tabur askeri korkutan kılıçlar üretip sattım. Yıllar sonra tekrar savaş olduğunda dinarım milyonu bulmuştu bile.

Kahrolası İmparatorluk bize savaş açtı. Myzea’yı kuşattım fakat kuşatma başarısız oldu, ben de daha fazla adam toplayıp tekrar kuşattım ve muvaffak oldum. Şehri kendime istedim ve aldım, ilk şehrimi kazanmıştım. Lanet olası Aseray bu savaşı fırsat bilip bize savaş açtılar ve İmparatorluk ile olan savaşı haraç ödeyerek sonlandırdık. Aseray’la kıran kırana çarpışma sonucunda kendilerini haraca bağladık. Nadea'yı ziyaretlerim sırasına hamile olduğunu öğrendim. İlk kız çocuğum doğmuştu, ismini Alakay koydum. Kuzey imparatorluğuna savaş açıp Amprela'yı kuşattık. Mancınıkların kale duvarlarında gedikler açması ve kuşatma kulelerine tırmanan binlerce öfkeli adam ile savaşı kazandık. Monchug’un karşısına geçip şehri istediğimi söyledim. Monchug savaştaki liderliğimi ve cesaretimi görmüş olacak ki şehri benim tımarım olarak ilan etti. Karımı Myzea valisi yapmak için Syrateos kalesine gittiğimde, karımın 2. Kez hamile olduğunu öğrendim ve böylece ilk erkek çocuğum da dünyaya geldi, İsmini Cuci koydum. Tekrardan yıllar savaşsız geçti. 2 çocuğum daha oldu, son kız çocuğum Alaltun ve son erkek çocuğum Ögeday. Hepsini çok seviyorum.

Bizden sayıca az olan Güney imparatoluğu üzerinde baskı kurmanın ve onları tarih sayfasından silmenin tam vaktiydi. Lordlara mektup aracılığı ile konseyde benim tarafımda yer almalarını istediğimi söyledim. Güney imparatorluğuna savaş açtırdım 2100 askerle 800 kişilik Syronea’yı kuşattım. Adamlarım kılıçtan geçirildi ve esir düştüm. Tam 1 ay esir kaldıktan sonra barış ilan edildi ve haraca bağlandık. Monchug'la ilişkim çok iyi olduğu için (puşt niye seviyosa beni, bi koltuğunu alamadık adamın) beni bağışladı. Aseray’la savaş verirken ben utancımdan şehrimden çıkamadım. Bu sefer Güney imparatorluğu bize savaş açtı. Kendimi kanıtlamam için gereken fırsat sonunda ellerimdeydi. 2200 kişilik bir ordu toplamıştım. Syronea’yı almalıydım. Tam kuşatmayı başlatacakken iki yanımızdan gelen 1500’er kişilik imparatorluk ordusu yine bizi mahvetti. Çok ağır kayıplar verdik. Fakat esir düşmedik. Barış ilan edildi ve aradan yine yıllar geçti.

64 yaşımda amansız bir hastalığa yakalandım. Şifacılar hastalığı atlatamayacağımı söylediler. Sabahları soğuk bir kar fırtınasındaymış gibi donarken, geceleri Aseray çölündeymişçesine ateşleniyordum. Son bir hedefim vardı. Syronea’yı almak. Hemen lordlara mektup gönderdim, İmparatorluğa haraç vermekten bıkan lordlar çağrıma yanıt verdi. Savaş açıldı ve ben bu sefer tüm lordları orduma çağırdım. Tam olarak 2684 askerle 632 kişilik Syronea’yı kuşattım. Zaferimiz çok kolay oldu. Syronea’yı aldıktan sonra Karım Nadea, Alakay, Cuci ve Alaltun’u yanıma çağırıp durumu anlattım. Çocuklarıma kurallar koydum. Birinci kural; Kardeş katli yasak. İkinci kural; Biriniz yardım istediğinde hepiniz çağrıya yanıt vereceksiniz. Üçüncü kural; Tüm Kalradya’yı birleştireceksiniz. Nasıl ki gökte bir tanrı var ise, yerde de tek han olmalı. Çocuklarımı gönderdim. Syronea’yı almış ve 23 lord tutsak etmiş biri olarak şehrimde istirahate çekildim. Giderek şiddetlenen hastalığımdan anladığım kadarıyla vaktim sayılıydı. Galiba hayata gözlerimi yumacaktım. Ben 64 yaşında ölecektim fakat Monchug hala yaşıyordu. Bir ölmedin be Monchug. Allah belanı versin Monchug’’ Bunlar babamın günlüğünden bir parçaydı. Ben, Alakay, Senin mirasını yaşatıp hayallerini gerçekleştireceğim baba.