Recent reviews by masterthewarrior

Un juego pequeño y simpático en el que tratamos de resolver el misterio detrás de las voces extrañas en una isla. La música es adorable y los diálogos son divertidos. Recomiendo comprar como parte de un paquete o cuando tiene un descuento.

This is a story of K., a psychotherapist specialized in the treatment of phobias and depressions. In order to marry his fiancée Felice he needs to earn more money. One day a company, Castlock Corp. from America, sent a message that he is accepted to a job that he did not even apply for. Nevertheless, K. has no other choice. This game is a voyage towards K.'s subconscious. The story is not based on Kafka's writings but the naming of the characters and the flow of events seem to be inspired by his way of thinking.

The game consist of four acts and each act contains several scenes. Puzzles are solved in one window. Some puzzles are really difficult. There is a hint button on the upper right end of the screen. The first hint becomes visible after 3 minutes and the second one after 2. There are some far-fetched puzzles where you rampantly click each pixel to find the answer and there are some cleverly designed ones. Nonetheless, the game is short.

The art and music of the game are pretty solid. The title of the game is probably given for the marketing and the inspiration; yet, I think Kafka's name can be used in the subtitle. The puzzles may be frustrating for some players. In addition to these, since this game is based on a surreal context, the storyline is neither coherent nor smooth. It is better to grab this game as a part of a bundle.

Oyunda her tur yenilenen kelime listesinden İngilizce sözdizimi kurallarına uygun şekilde hakaretamiz cümleler türetmeye çalışıyoruz. Kelime listesi, herkesin gördüğü ortak öbek ya da kelimeler ile her oyuncuya özel iki kelimeden oluşuyor. Bu iki kelime istediğimiz gibi değilse her tur bir kere olmak kaydıyla çay içip onları değiştirebiliyoruz. Sözdizimi klasik olarak özne, yüklem ve nesne şeklinde. Varsa nesnelerden önce sıfat da kullanılabilir. Sözdizimine uygun kurulmayan cümleler sizden puan götürüyor. Cümlenize uygun bir öğe bulamadıysanız, varsa (…) seçeneğini kullanarak yarım cümlenizi sonraki tura aktarabilir ya da yarım şekilde söyleyerek sıfır puana razı olabilirsiniz. (…) seçeneği başarımlarda istenen cümleleri kurmak için de en önemli yardımcınız olacak.

Cümlelerin ne denli puan getireceği oynadığınız karakterlerin zayıf noktalarına, kullandığınız kelimeleri ne sıklıkla tekrarladığınıza, kısmen de olsa cümlelerin uzunluğuna ve de yapımcıların keyfine göre belirleniyor. Her karakterin temel zayıf noktaları var. Örneğin Grisha isimli karakter memleketinden bahsedilmesine fena hâlde bozuluyor. Keza Mrs. Maggie de yaşı hakkında oldukça hassas. Genelde bu zayıflıklara dikkat etmeseniz de kazanabilirsiniz çünkü yapay zekâ seviyesi o kadar yüksek değil.

Yüksek puan getirisine sahip ikinci nokta öbek ya da kelimelerin tekrar kullanımı. Örneğin içinde “your sister” geçen bir cümle kurduktan sonra aynı düello esnasında yine “your sister” öbeğini kullanırsanız iki kat puan alıyorsunuz. Şansınız yaver gider ve 3. Kez “your sister” öbeğini seçerseniz puanınız üçe katlanıyor. Aynı şekilde rakibinizin tekrarlarını kontrol edip size daha fazla hasar vermesini engelleyebilirsiniz de. Uzun cümleler için “ve” bağlacı kullanıp kısmen de olsa hakaret seviyesini yukarı çekebilirsiniz. Editörlerin neyi daha aşağılayıcı bulduğunu ise kestirmek zor.

Düellolar 5 farklı alanda gerçekleşiyor. Bunlar, aldığımız kuşun ölü çıkması(!) sebebiyle iade için geldiğimiz evcil hayvan dükkânı, kimin öldürdüğünün ortaya çıkması için küfürleşilen ama piknik masası olarak kullanılan ölü bir adamın bulunduğu bir göl kenarı, birinci sınıf biletin kime ait olduğunu anlamak için küfürleştiğimiz bir tren vagonu, ortadaki karaciğerin kime ait olduğunu belirlemek için atışılan bir ameliyathane ve son olarak da yaşamın anlamını sorduğumuz fakat cevabı alabilmek için “Father” isimli karakterle küfürleştiğimiz ölümden sonraki hayattan bir kare.


Fikir fena olmasa da oyundan çabuk sıkılmamak elde değil. Başarımlar fazlasıyla sıkıntılı.

Oyunda belirli bir çizgiyi takip etmeden çeşitli görevleri yeri getirmeye çalışan bir korsanı canlandırıyoruz. Dünya adalara bölünmüş durumda ve biz de o adalar arasında mekik dokuyoruz. Bu mekik dokumanın temel sebebi korsanlıktan ziyade deniz aşırı bir nakliye firması gibi çalışmamız. Bir başka deyişle oyunun temel ekseni ürünleri bir yerden bir yere taşımak üzerine kurulmuş. Biz de nakliyattan para kazanıp, önce bir tane sonra istediğimiz kadar olmak üzere adaları işgal edip egemenliğimiz altına almaya çalışıyoruz. Oyunun belirli bir sonu yok; ama görevler bir noktada bitiyor. Başarımlar için tüm görevlere ihtiyaç da olmadığından sıkıldığınızda bırakabileceğiniz bir yapısı var.

Oyun çok sayıda ada üstündeki 16 adet yerleşim yeri üzerinde tasarlanmış. Bu yerlerde ihtiyaçlarımızı karşılamak için ana bir dükkân, tayfa toplamak ve tayfaları karada doyurmak için bir taverna, top güllesi üretimi ve adanın gelir seviyesinin artması için bir maden, besin maddeleri için bir çiftlik ve gemi onarımı ile daha gelişmiş gemilerin satın alımını yapabileceğimiz bir tersane bulunabiliyor. Hepsi her adada bulunmuyor fakat ele geçirdiğimiz adalara gerekli binaları inşa edebiliyoruz. Bu yeni inşaatlar sadece malzeme ihtiyacını karşılamak için değil; örneğin bir görevi tamamlamak için adalardan birine tersane kurmanız gerekiyor.

Oyuna karakter tasarımı ile başlıyoruz; saç, ten rengi, kıyafet, kanca ya da tahta bacak gibi. Piksel grafiğe sahip oyunda çok da önemli bir detay değil. Görevlere haritanın sol üst köşesinde başlıyoruz ve dünya yuvarlak kabul edilmemiş. Yani dikdörtgen içinde en soldan en sağa gidebilmek için bütün uzun kenarın kat edilmesi gerekiyor. İlk görevimiz kendi adamızdaki tüm binaları inşa etmek fakat bu görev için yeterli parayı biriktirmek zaman alacak.

Korsan olsak da iyi yürekli bir korsan olduğumuzdan nakliyata öncelik verdiğimizi söylemiştim. Nakliyat görevleri yerleşim yerlerindeki ana dükkânlardan veriliyor ve belirli bir süre içinde teslimatın yapılması bekleniyor. Bu dükkânlardan yemek ve su ile gemide oluşan hasarları onarmak için kalas ve yelken bezi; önümüzü kesen korsanlarla savaşma için de top güllesi, misket güllesi gibi mühimmat ve hastalanan mürettebat için ilaç alabiliyoruz. Dükkânlar stoklarını sürekli yeniliyorlar. Bizim de bu malzemeleri belirli seviyede tutmamız gerekiyor.

Adalar arasındaki yolu kat ederken rastlantısal olarak çeşitli korsan ya da ticaret gemileri ile karşılaşıyoruz. Bunlar genelde hücuma geçiyor ve gülle atma emrini veriyorlar. Bu karşılaşmalarda 4 adet seçeneğimiz var: Karşı gülle saldırısı, hızımızı kullanarak kaçma, gemi onarımı ve düşman gemiye yaklaşarak güvertesinde savaşma. Kaçabilirseniz karşılaşma sona eriyor; diğer 3 seçenekte ise bir kazanan oluncaya kadar savaş devam ediyor. Güllelerin ne doğrultuda ne şiddette atılacağına karışamıyoruz. Güvertedeki kapışma 3 savunma 3 saldırı tuşu ile kotarılıyor. Aşağı, dikine ve yukarı saldırılar düşünülmüş; ayrıca istenirse güverte savaşları bilgisayara bırakılıp otomatik olarak sonuçlandırılabiliyor. Bu savaşlarda mürettebatınızda daha fazla kişi olması kazanma ihtimalinizi arttırıyor; özellikle de otomatik savaşlarda.

Adalar arası yolculuklarda bazen de define adalarına rastlayabiliyoruz. Buralarda her zaman define bulamıyoruz; para olsa da alamadığımız ya da adada mahsur kaldığımız zamanlar olabiliyor. Nakliyat dışı görevleri aldığımız kişilerin başlarının üstünde ünlem oluyor. Verdikleri görevlerin bazıları bulundukları adanın üstünde, bazıları ise adalar arası yolculuklarda rastlantısal olarak yerine getirilebiliyor. Yani bazı görevler için bazı güzergahları tekrar tekrar kat etmek gerekebiliyor.

Oyunun oldukça keyifli müzikleri var. Grafikleri de sorun yaratmıyor; bilgisayar performansınıza göre kalabalıkları kaldırabiliyorsunuz. Ancak oyun size uzun vadeli bir eğlence sunmuyor. Bir iki görevi yaptıktan, bir iki kere nakliye işlemini tamamladıktan sonra sıkıcı bir hâl alabilir. Oyunun bir temel hikâyesinin de olmaması bu durumu kuvvetlendiriyor.

Her ne kadar oyunun adı "Krallığın Kahramanı" olsa da kahraman olmak için oldukça zorlu yollardan geçmek gerekli. Oyunda yer yer geleneksel kahramanlık anlayışına istinaden silahlı mücadeleler olsa da bu krallıkta getir götürden tutun da milletin odununu kesmeye, köprüsünü yapmaya kadar türlü türlü ayak işi mevcut. Oyuna basit bir çiftlikte babasıyla yaşayan bir genç olarak başlıyoruz. Babasının kasabaya indiği bir anda çiftlikte yalnızken haydutların baskınına uğrayan ve bu baskının ardından çiftliği yanan genç irisi arkadaşımız, babasının hayatından endişe ettiğinden onun peşinden gidip durumunu öğrenmeye karar verir. Elinden her iş geldiğinden babasını aramaya zaman zaman ara veren genç irisi, krallıktaki insanlara yardım etmeyi bir görev bilir.


Tür bakımından işaretle & tıkla, macera ya da saklı nesne olarak nitelendirilebilecek oyunumuz bu türlerin bir birleşimi olarak düşünülebilir. Sadece fare yardımıyla oynandığından, gereken kaynakları topladığınızda kaybetme ihtimali olmadığından ve yana döne mantar, istiridye, yumurta gibi ekranda zor fark edilen nesneler peşinde koştuğumuzdan saklı nesne türüne daha yakın buluyorum. (Bu toplanabilir nesneler görevleri tamamladıktan sonra haritada belirebiliyorlar; dolayısıyla görevler bitmeden o ekrandaki toplanabilir nesnelerin hepsini bulduğunuzu düşünmeyin) Sizi kolayca içine çeken eskinin Kemalettin Tuğcu romanlarına selam gönderen bir hikâyenin parçası olacağınızı da söyleyeyim.

Oyunda tüm görevler parlak sarı renkle işaretlendiğinden görev gereksinimlerine ulaşmakta zorluk çekilmiyor. Sol üstteki harita da istediğiniz zaman istediğiniz bölgeye gitmenizi sağlıyor. Oyundaki görevleri gerçekleştirmek için iyi beslenip iyi uyumalısınız. Birbirinden farklı kamp alanları mevcut ve hepsi farklı yemekler yiyerek enerji kazanmanızı sağlıyor. Gerekli yemek çıkınınızda yoksa o noktada konaklayamıyorsunuz. Her kamp alanı farklı seviyede enerji kazanmanızı sağlıyor. Misal kasabadaki handa konaklamakla ormanda ağacın altında yatmak aynı olmuyor. Bu arada arka arkaya çıkınınızdaki malzeme yettiğince uyuyabilir, kış uykusu misali enerjinizi depolayabilirsiniz.

Oyunda avlayacağınız balıklar ve vahşi hayvanlar sınırlı; avladıkça yenilenmiyorlar. Ama para ihtiyacı basit ticaretle giderilebiliyor. Örneğin tarladan aldığınız buğdayı değirmencide öğüttürüp fırıncıda pişirttikten sonra oyuna başladığınız ekrandan bir sonraki ekrandaki çiftçinin karısına satabilir, kâr edebilirsiniz. Aynı şekilde toptancıdan meyve alıp o kadına daha pahalıya satabilirsiniz. Kadın toptancı zihniyetiyle ne kadar satarsanız satın alıyor ve ne hikmetse parası hiç bitmiyor.


Kafa dağıtmak için oynayacağınız basit bir oyun. Görevler bir noktadan sonra sıkıcı hâle gelebilir ama hikâyenin sonunu öğrenmek için katlanılıyor. Toplanılabilir nesneler oldukça küçük, baş ağrıtıcı olabiliyor ama hepsinden fazlasıyla bulabiliyorsunuz. Oynanmaması kayıp olacak bir oyun değil. İndirimde edinilmesini tavsiye ederim.

Oyunda vampir avcısı Belmont'un kalesini başına yıktığı ve başka bir vampire oldukça fazla miktarda borcu olan bir vampiri canlandırıyoruz. Belmont’tan kaçsa bile borcundan kaçamayan kahramanımız, parasının peşine düşen diğer vampirin zoruyla silah işine girer. Kapitalizmin çarkı olarak başladığı işte borcunu ödeyip ödeyemeyeceği muallak olsa da başka şansı yoktur. Mekânı, ilk yardımcısını ve üreteceği ilk silahının kılavuzunu borçlu olduğu vampirden alır. Malzemeleri toplamak ve yeni kılavuzlar bulup işi büyütmek tamamen onun elindedir.


Oyun piksel grafiklere sahip ve patates bilgisayarlar için biçilmiş kaftan. Temelde 2 ekranda oynanıyor: Ham maddelerin toplandığı ve bu toplama esnasında düşmanlarla karşılaşılan macera ekranı ile sipariş alıp, üretim yapılan dükkân ekranı. Sadece fare yardımıyla oynanan oyunun macera ekranı kısmına yardımcıları gönderip, onların elde ettikleri malzemelerle dükkân kısmında silah üretiyoruz. Silahları hem daha zorlu ve daha kazançlı maceralarda kullansınlar diye yardımcılara veriyoruz, hem de siparişler üzerine müşterilere satıyoruz.


Maceraya 4 taneye kadar yardımcı gönderebiliyoruz. Macera sürecinde yardımcılara sen şu yeteneğini kullan, şu büyüyü yap diyemiyoruz. Macera esnasında sadece çekilme emri verebiliyoruz. Çekilmenin avantajı ise o ana kadar toplanan malzemelerin bizde kalıyor olması. Eğer yenilirseniz malzemelerinizin tamamını (en azından en başta) kaybediyorsunuz. Dolayısıyla kayıp ihtimali olduğunda çekilmek mantıklı bir seçenek çünkü katıldıkları her macera için yardımcılarınıza maaş ödüyorsunuz.


Yetenekler ikiye ayrılmış durumda: Sağlık, güç, bilgi gibi sabit yetenekler ile silahları belirli süreler kullandıktan sonra başka silaha geçseniz bile repertuarınızda kalacak ek yetenekler. Sabit yetenekler hem maceralara katıldıkça hem de dükkânda silah üretirken gelişiyor. Tabii her üretim safhası ve her harita farklı yetenekleri geliştiriyor. Örneğin büyü ekleme masası bilgi yeteneğinizi arttırırken, zanaat masası ustalık yeteneklerinizi geliştiriyor.

Ürettiğiniz ürünler sizin sabit yeteneklerinizi geliştiriyor ama yardımcılarınızın sabit yetenekleri de ürettikleri ürünlerin kalitelerini etkiliyor. Zanaat masası her yeni üretimde size ustalık katıyor ama aynı zamanda iyi ürün üretme şansını yukarıda tutmak için ustalık meziyetinizin de gelişmiş olmasını bekliyor.

Her karakterin açıklamasında da neye yatkın olduğu ve sahip olduğu özel getiriler belirtilmiş. Bu yatkınlıklar ve getiriler onların hem üretimdeki hem de maceralardaki başarılarını etkiliyor. Hangi masaya hangi yardımcıyı oturtacağınıza ve hangisini hangi maceraya göndereceğinize karar verirken bunları dikkate almakta fayda var.

Ek yetenekler oyunda önemli yer teşkil ediyor. Örneğin soğuk haritada maceraya atılırken donmaya karşı bağışıklık gibi yetenekleri edinmek gerekebiliyor. Bunun için öncelikle hangi silahın bu yeteneği sağladığını bulmak ve o silahı bu yetenekte ustalaşıncaya kadar kullanmak gerek ki silah değiştirince yetenek yine de kullanılabilir olsun.


Oyunda 3 çeşit sipariş mevcut: Belirli bir zaman içerisinde bitirilmesi gereken ve o zaman bitince yenilenen siparişler; yeni kılavuz ve tarif elde edeceğimiz zorunlu siparişler ve yardımcılarımızın fazladan ek yetenek kullanması için yer açan siparişler. Elbette bu siparişler haricinde borcumuzun taksitlerini de ödemeye devam ediyoruz. Ayrıca kazandığımız paralarla kendimize ve işletmemize has bazı özellikler alabiliyoruz. Örneğin yardımcılarımızın maaşlarını azaltacak bir geliştirme ya da bazı ürünlerin otomatik üretilmesini sağlayan özellik gibi.

Oyunda bir de evcil hayvanımız var. Paraya sıkıştığımızda ona defalarca tıklayarak bir miktar para kazanabiliyoruz.


Oyun, boyutu ve ücretine göre oldukça derin bir içerik ve oynama süresi sunuyor. Grafik ve müzik anlamında özel bir deneyim sunmasa da keyifli zaman geçirebileceğiniz, üzerinde gerçekten de düşünülmüş bir yapım olduğunu söyleyebilirim.

Playing as a kid, our aim is to stop Slappy who is a creation of R.L. Stine and appears in one of his books. Everything turns out to be spookier after Slappy managed to escape from the book; and, the protagonist we control seems to be the only one who cares about it.

Storywise the game is not satisfying and same is valid in terms of gameplay. The hints given are not easy to grasp. For me many times it was trial and error. Distracting the guard was a hell of a problem for me and the instructions were showing just the tip of the iceberg.The dialogues are pretty annoying in terms of their way of flow. Skipping them with the space key is not a good idea. Look button is sometimes useful and sometimes not. Some items cannot be obtained without clicking the look button first; hence, they can be overlooked.

Music and graphic design are pretty cool though. Yet, I don't think they are enough for a recommendation; especially if you are a completionist. Most of the achievements are tedious and require playing again and again.

We are playing as the only war plane of the air forces of a country named Mungola and the nickname of the plane is Platypus. The objective is clear: Defend the country against Collosatropolan attacks. The game comprises of four chapters. First one seems to be in Mungola, second one among the clouds, third one among volcanic islands, and the final one in the industrial Collosatropolis.

There is a pretty good amount of enemy variations. There are five types of weapons which are acquired through collecting coloured stars: Yellow, blue, green, red and the turquoise. Yellow is wide fire allows you to shoot diagonally; blue one fires quicker; green one spreads sonic waves; red one throws rockets; and the turquoise one which I believe appears only in the last chapter electrocutes. The key to success is of course power-ups. Most important one is the circular fire power-up which is obtained through blowing up baloons and collecting the boxes they carry.

Gameplay is pretty smooth. There is an evaluation of your performance after each level. In the past we are playing such games knowing that a game is a game without the popular demand for "reality" in today's games.

First of all, as many others mentioned, I must say that this is a remake of Niribu: Age of Secrets. We are playing as Susan, an archaeologist who is eagerly waiting for her fiance's return from Prague. Instead she went there to help him find out the mystery behind what once Nazis were working on. The plot seems interesting; yet, this part is the only interesting part.

Gameplay is tedious, you might need some objects at locations where you rummaged before. Storywise it has problems too. You are forced to look for a ketchup bottle for a homeless right after you have triggered the fire alarm of a hotel as if you are not in a hurry.

Offering snippets from Swedish folklore, Oknytt managed to draw my attention. An online Swedish-English dictionary translates the word "Oknytt" as “haunting”. Most puzzles are related to collectibles and collectibles sometimes do not help by themselves; players need to combine two or more collectibles together and sometimes players have no option but rely on trial and error method which can be frustrating. Puzzles are not that easy and players need to combine elemental runes of soil, water, fire, and wind - which are also subject to trial and error most of the time- with these collectibles.

We are playing as a little insignificant creature that looks like a hedgehog but we never know what it really is. The story is based on his quest of identity; it seeks its purpose of life and reason of existence. Later in the story, it meets an “älva” and his existentialist questions were put aside. The quest now transforms into helping this new beautiful “älva” character. If you ask me the general purpose of the little insignificant creature is to tell the players that what matters is not the reasons of our existence, the most important issue is how we are making use of our time of existence on the earth. In other words, by helping the “älva”, the little insignificant creature finds out the answers for his questions.

I must say the game is almost unplayable during daylight since it is so somber and the tones of colors are so close to each other. Music is all right; yet, what I care more is the voice acting. I am not knowledgeable enough to judge the Swedish pronunciations; yet, the remaining parts give the impression of listening to a story from an old relative near a campfire. A pdf of the lore book could be useful for people who are interested in Swedish folklore and want to keep the information as a whole.

Long story short, I enjoyed the game notwithstanding the difficulty of some puzzles. I believe the game deserves its full price and I don’t hesitate to recommend this game to players who are fond of point & click genre.