14
Products
reviewed
718
Products
in account

Recent reviews by Roquentin

< 1  2 >
Showing 1-10 of 14 entries
9 people found this review helpful
1 person found this review funny
0.4 hrs on record
Wheels of Aurelia son zamanlarda oynadığım ilgi çekici oyunlardan biri oldu. Oyunun içeriğini kısaca özetlemek gerekirse Lella adındaki bir karakteri ve elbette arabayı yöneterek 1970'li yılların İtalyasında araba sürüyoruz. İlk başlarda yanımızda arkadaşımız Olga ile sohbet ediyoruz ve hikayeyi özümsemeye yarayan konularda konuşuyoruz. Aslında Wheels of Aurelia'nın oynanışı bu şekilde: araba sürmek ve konuşmak. Bazen karşımıza bir otostopçu çıkıyor onunla muhatap oluyoruz, bazen de faşizan gruplarla ya da ilginç karakterlerle karşılaşıyoruz... Her biri farklı tipte insanlarla konuşuyor ve yolculuğumuza devam ediyoruz. Ancak şunu belirtmek gerekir ki oyunda tamı tamına 16 farklı son var. Dolayısıyla döndüğümüz yollar, verdiğimiz cevaplar oyunun gidişatını farklı bir şekilde etkiliyor ve verilen hemen hemen her karar belli ölçüde tarihsel ya da felsefi bir derinlik taşıyor.

Oyunun diyaloglarının gayet başarılı bir şekilde yazıldığını ve genel itibariyle gerek grafik tasarımları gerekse müziklerinin titizlikle hazırlandığını düşünüyorum. Eğer bir zamanlar İtalya'yı ziyaret etmişseniz ya da kültürüne, şehirlerini ilgi duyuyorsanız hikayenin içerisine daha çabuk girebileceğinizi de eklemek gerekiyor.

Kısaca Wheels of Aurelia, oynarken zevk aldığım bağımsız yapımlardan biri oldu. Bunda İtalyan kültürüne belli ölçüde aşina olmamın da payı olduğunu düşünüyorum. Şimdilik sadece bir sona ulaşmış olsam da vakit bulabilirsem tekrardan Lella ve diğerleriyle birlikte yolculuğa çıkacağım. O yüzden kendini oynatabilen ve tekrar etmeyen ilginç bir yol oyunu arıyorsanız Wheels of Aurelia'yı denemenizi tavsiye ederim. Fakat oyunun bir araba yarışı olmadığını, kontrollerinin, vurma/çarpma gibi fiziksel etkilerinin zayıf kaldığını, daha çok hikaye odaklı bir yapım olduğunu da belirtelim.

Not: Bu inceleme www.indieturk.net adına yazılmıştır. Daha fazla içerik için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Posted September 20, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
14 people found this review helpful
1 person found this review funny
6.4 hrs on record (3.1 hrs at review time)
Early Access Review
Pixel Cup Soccer 17, adından da anlaşılacağı üzere, oyunculara yeni ve eskinin bir birleşimini sunan piksel grafikli bir futbol oyunu olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle geçmişteki atari oyunlarına ilgisi olan benim gibi Y kuşağına hitap eden oyunda gayet eğlenceli ve keyifli zaman geçireceğiniz garantisini verebilirim. Güncel turnuvaların yanında futbolun birçok kuralı ve hareketlerinden arındırılmış basit oynanışı ile erken erişim aşamasında olmasına rağmen son günlerde çıkmış en iyi bağımsız yapımlardan biri.

Öncelikle retro tarzının hakkını sonuna kadar veren Pixel Cup Soccer 17, oyunda bulunan takım, stadyum, ülke ve turnuvalarının çeşitliliği ile de dolu bir içerik sunuyor. Sadece yön ve K,L tuşlarıyla oynanabilmesinin yanında ofsayt, frikik gibi kuralların olmamasıyla rahat olduğu kadar mücadeleci bir oynanışa sahip. Örneğin; Euro Cup'ta Türkiye'yi seçip ofsayt olmadığından Burak Yılmaz ile rahatça pozisyona girebilir ya da Umut Bulut ile hat-trick yapabilirsiniz.

Yerel olarak da oynanabilme seçeneği sunan Pixel Cup Soccer 17'in ne yazık ki şimdilik multiplayer seçeneği bulunmuyor. Aynı zamanda birkaç saat oynadıktan sonra mekaniklerini büyük ölçüde çözüyorsunuz ve gol atmak çok da büyük bir sorun yaratmıyor. Uygun pozisyonda K'ye basılı tutup şut çekince, biraz da falso verirseniz çok uzak mesafelerden bile gol atabilirsiniz.

Şu anki haliyle de oldukça ilgi çeken ve başarılı bulduğum bağımsız oyunlardan biri olan Pixel Cup Soccer 17, erken erişim aşamasını olumlu değerlendirip eksiklikleri giderir ve kendisini geliştirirse marka bile olabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum.

Not: Bu inceleme www.indieturk.net adına, objektif olarak yazılmıştır. Oyunlarla ilgili daha fazla incelemeye ve haberlere ulaşmak için sitemize göz atabilirsiniz.
Posted August 7, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
3 people found this review helpful
2.3 hrs on record (1.6 hrs at review time)
The Secret Monster Society bölümlerden oluşan "point and click" türünde bir macera oyunu olarak, bağımsız Deceptive Games tarafından ilk bölümü yayınlandı.

Konu itibariyle oyun, insanların rüyalarına girmek üzere eğitim gören bir canavar topluluğunda geçiyor. Ana karakterimiz Blithe, bir sabah gökyüzünde gördüğü ilginç bir ışıkla uyanıyor ve bundan sonraki olayları çözmeye çalışıyoruz. Türe alışkın olanlar için fazla da bir zorluğu olmayan oyunda, çevredeki diğer yaratıklarla konuşarak, ki birden fazla seçenek bulunuyor, ve bulduğumuz eşyaları kullanarak ilk bölümde ilerliyoruz.

Oyundaki bulmacaların zorluk derecesi orta seviye olduğundan, en azından ilk bölümü için 1-2 saat kadar süreyle kafa dağıtmak için oynanabilir. Çizgi filmi andıran grafikleri ve karakterlerin seslendirmeleri oldukça sevimli olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Dolayısıyla oynadığım süre boyunca bu özelliği nedeniyle genellikle keyif aldığım bir yapım oldu.

Diğer yandan oyun piyasasında benzer türde çok daha iyi oyunlar olduğunu düşündüğümüzde, en azından ilk bölümü itibariyle The Secret Monster Society'nin ortalama üstü bir oyun olduğu görüşündeyim.

Şu anki haliyle 7/10 verebileceğim bir yapım olarak The Secret Monster Society tavsiye edebileceğim oyunlardan biri. Elbette konsept olarak ilgi alanınıza giriyorsa bir şans verebilirsiniz.

Not: Bu inceleme www.indieturk.net adına, objektif olarak yazılmıştır. Oyunlarla ilgili daha fazla incelemeye ve haberlere ulaşmak için sitemize göz atabilirsiniz.
Posted August 7, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 people found this review helpful
1 person found this review funny
2.0 hrs on record
Deranged Rabbits is bloody cute with simple gameplay mechanics. Well, people can play this game for few hours, but nothing more to promise. Also I felt sick during "vomitron" and had to close it...

I can recommend this game unless you don't expect much things from a game like this.
Posted July 30, 2016. Last edited July 30, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
3.6 hrs on record (0.6 hrs at review time)
Hayatınız herhangi bir döneminde, elinize bir rubik küpü aldığınız zaman bir türlü istediğiniz kombinasyonu elde edemediğinizde yaşadığınız o hırsla geçen zamanı hiç düşündünüz mü? Ve amacınıza ulaştığınızda sizi rahatlatan yaşadığınız o tatmin duygusunu? O zaman Cubikolor, belki bir an gözünüzün önünde beliren bu anıları canlandıracak ve tamı tamına o hisleri yeniden yaşamanıza olanak sağlayacaktır.

Basit eğlence anlayışına hitap eden Cubikolor’ın ana kahramanı adından da anlaşılacağı üzere renkli bir küp. Oyundaki amacımız ise kontrol ettiğimiz bu renkli küple farklı zorluk seviyelerindeki platformlarda belirli yer veya yerlere ulaşmaya çalışarak bölümleri bitirmek. Ancak bu sağdan sola biteviye yuvarladığımız renkli küp, her platformda farklı bir hareket birleşimiyle geçilebiliyor. Eğer küpün alt kısmıyla platformda gösterilen renk aynıysa küp yukarı çıkıyor, farklı ise aşağı iniyor. Anlayacağınız, incelemenin başında da belirttiğim gibi, bazı durumlarda dakikalarınızı o bölümü geçmek için harcayabilir ya da sinirle küfredip oyunu kapatabilirsiniz.

Cubikolor, özellikle üç boyutlu düşünme yetisini geliştirmeye büyük ölçüde katkıda bulunduğunu söylemeden geçemeyeceğim. KPSS, YGS ya da çeşitli özel kurumların açtığı genel yetenek sınavlarındaki üç boyutlu düzlemle ilgili sorularını, bu oyunu oynayanların daha rahat yapabileceğine eminim. O yüzden öğretici kısmını da değinerek incelemenin sosyal sorumluluk boyutunu aradan çıkarmış olalım.

Oyunun müzikleri ve atmosferine değinecek olursak, söz konusu bulmacaları çözmek ve bölümleri geçmek için konsantrasyon sağladığını söylemeliyim. Elbette 150 kadar farklı bölüme sahip olan Cubikolor, çok da çabuk bitecek türden bir oyun değil. Bölümleri geçtiğiniz sürece sıkılmıyorsunuz ve size sürekli yeni ve farklı içerik sunuyor. Bu yönüyle oldukça başarılı.

Bulmaca oyunlarını ve özellikle zoru sevenlere kesinlikle önerebileceğim bir yapım olan Cubikolor, pek çok bağımsız oyun yarışmalarında aday olarak gösterildiği için hayli ilgi çeken bir oyun. Şahsen, bu tür oyunlarla çok da ilgisi olmayan benim gibi biri için bile gayet eğlenceli bir oyun olduğunu söyleyebilirim.

Artılar
+Bölümlerin zorluk derecesi
+Fazla seviye bulunması
+Mantığa hitap etmesi

Eksiler
-Hikayenin ilgi çekmemesi

İncelemenin tamamı için: http://indieturk.net/uc-boyutlu-duzlemin-izinde-cubikolor-incelemesi/
Posted June 28, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
3.0 hrs on record (0.4 hrs at review time)
Bu yılın Nisan ayında WebCore Games tarafından bir parodi oyunu olarak geliştirilen ve Steam'de yerini alan My Night Job, 1980’li yılların grafiklerini günümüze taşıyan oyunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.

Oynama ve inceleme fırsatı yakaladığımız My Night Job, bizim de hoşumuza giden ve basit eğlence anlayışını geçmişe yönelik ögelerle başarılı bir şekilde yansıtıyor. Belki zombi, retro, piksel gibi anahtar kelimeleri görünce klişe oyunlardan biri olarak görebiliriz. Biraz haklılık payı olmasına rağmen tam olarak da öyle sayılmayacağını belirtmek gerekir.

My Night Job’ın yapımcıları 1980’li yılların korku atmosferini, piksel sanatı ve mizahi unsurlarla birleştiriyor. Bunu oldukça başarılı bir şekilde yaptığını belirtmek gerekir. Yalnız oyunu klavye ve fare ile oynayacaksanız alışmanız ilk başlarda zor gelebilir. O yüzden en iyi performans için oyun kumandası kullanmanızı tavsiye ederiz.

Oyunun konusu tipik bir zombi istilası. Kahramanımız ise televizyon izlerken bir anda binayı istila etmiş zombilere karşı savaşırken kendisini buluyor. Kafasının ortası dazlak, ancak kalanıyla kuyruk yapmayı ihmal etmemiş olan orta yaşlı karakterimiz, tabiri caizse eline ne geçerse zombileri savuşturmak için kullanıyor. Diyelim yolda bir bisiklet mi gördü? Zombilerin pestilini çıkarmak için bire bir! Ya da evin içinde bulduğu vazo veya lamba, evi istila eden zombilerin kafasını patlatmakta oldukça kullanışlı. Bu yönüyle 60’dan fazla “silah” çeşitliliğine sahip olan oyun, gayet eğlenceli bir hal alıyor.

Müzikleri ise hedeflediği atmosferi yansıtmada uygun olarak seçilmiş. Fakat silah haricinde oynanış çeşitliliği oldukça kısıtlı. Terk edilmiş bir evde zombi öldürüp 100 insanı kurtarmak için hırsla mücadele vermemize rağmen, bundan başka harita ya da mod olmaması oyun için büyük bir eksi oluyor. Ayrıca çok oyunculu oynama seçeneği de olsa gayet zevkli olabilirdi diye düşünüyorum.

My Night Job, türe ilgisi olanlara hitap eden, bazı eksiklikleri bulunmasına rağmen bunları büyük ölçüde yarattığı konseptle kapatan tavsiye edeceğimiz bir bağımsız oyun. Farklı bir şeyler denemek isterseniz, en azından birkaç saat sizi oyalayacaktır.

Artılar
+Başarılı retro grafikler
+Silah çeşitliliği
+Ses ve müzik
+Atmosfer

Eksiler
-Kendini tekrar etmesi
-Çok oyunculu olmaması
-Kısıtlı içerik

İncelemenin tamamı için: http://indieturk.net/my-night-job-incelemesi/
Posted June 28, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
14.6 hrs on record (11.4 hrs at review time)
Righteous Hammer Games tarafından geliştirilen Solitairica, adından da anlaşılacağı üzere bir kart oyunu olarak yayınlandı. RPG ögelerini klasik kart oyunuyla başarılı bir şekilde harmanlamış olan Solitairica, bildiğimiz kart oyunlarıyla karşılaştırıldığında oyunculara daha zengin bir içerik sunuyor.

Solitaire dediğimizde de aklımıza ilk olarak kart oyunu, dolaylı olarak da devlet memurları geliyor. O yüzden baştan söylemek gerekirse Solitairica, devlet memurlarının etkin çalışma saatlerini yarı yarıya düşürme potansiyeline sahip bir oyun.

Oynanış olarak basit, ancak bir o kadar mücadeleci bir yapım olan Solitairica’da amacımız Emperor Stuck’ı bozguna uğratmak. Fakat bu sanıldığı kadar kolay değil; öncelikle çoğunlukla güç sırasına göre dizilmiş 18 düşmanı sırasıyla yok etmemiz gerekiyor. Eğer bunlardan birine takılırsak baştan başlamak zorunda kalıyoruz.

Solitairica’ya ilk girdiğimizde zorunlu olarak Warrior karakteriyle başlıyoruz. İlerleyen oyunlarda topladığımız parlak küplerle yeni karakter desteleri açabiliyor, bunları geliştirebiliyoruz.

Oyunda; Warrior, Wizard, Rogue, Paladin, Monk, Bard karakterleri mevcut ve her birinin kendine özel yetenekleri bulunuyor. Kartlardan gelen bonuslarla yetenek için gerekli Attack, Defense, Agility ve Willpower barlarındaki puanlarla çeşitli yetenekler kullanıyoruz. Örneğin; belli bir kartı veya kart gruplarını yok etme, numarasını değiştirme, üstündeki büyüleri kaldırma, rakibi sersemletme, yeni kart açma gibi pek çok farklı yetenekler bulunuyor.

Bunun dışında her bölümü geçtiğimizde elde ettiğimiz altınlarla eşya ve yetenek alınabiliyor. Eşyalar da yetenekler kadar çeşitli ve geliştirilebilir olduğundan oyuncuların ilgisini de diri tutuyor. Belli bir yetenek puanını arttırma, düşmanlardan gelen hasarı azaltma, ek can ve zırhla başlama gibi birçok avantaj sağlıyor.

Solitairica’nın grafikleri ise bir kart oyununa göre oldukça başarılı. Ses efektleri de insanı rahatsız etmeyecek düzeyde, ancak oynarken arka planda herhangi bir müzik bulunmaması olumsuz yönlerinden biri.

Özetlersek, Solitairica’nın gayet başarılı bir kart oyunu olduğunu ve benim gibi bu türe gönül verenlerden biriyseniz 5-10 saatinizi zevkle ve hırsla geçirmenize neden olacaktır.

Artılar
+Karakter ve yetenek çeşitliliği
+Zevkli oynanış
+Bir kart oyununa göre iyi grafikler

Eksiler
-Arka plan müziği olmaması
-Kendini tekrar etmesi

İncelemenin tamamı için: http://indieturk.net/solitairica-incelemesi/
Posted June 28, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
12 people found this review helpful
4.9 hrs on record
Yaklaşık beş yıl önce çıkan Hard Reset’in grafik olarak düzenlenmiş ve kısmen genişletilmiş sürümü olan Hard Reset Redux, 3 Haziran tarihinde oyunculara sunuldu.

Flying Wild Hog’un önceki oyunlarını, bilhassa Hard Reset’in 2011 yılında çıkan halini oynayanlar az çok Hard Reset Redux’da nelerle karşılaşacağını bilir. Kısaca bahsetmek gerekirse old-school tarzı, tek kişilik bir FPS shooter oyunu olan Hard Reset Redux, orijinal oyuna ek olarak geliştirilmiş grafikler ve yeni birtakım içerikler sunuyor.

Bilim-kurgu ögelerini ve siberpunk atmosferini başarılı bir şekilde yansıtan Hard Reset Redux, özellikle bu türe ilgisi olanları eski oyununu oynasa dahi kendisine çekme potansiyelini taşıyor.

Hard Reset Redux, insan neslinin tükenmekte olduğu bir dönemde Bezoar adındaki şehirde insanoğlunun makinelere karşı verdiği yaşam mücadelesini konu alıyor. Burada bir CLN askeri olan kahramanımız Fletcher, “The Sanctuary” adındaki milyarlarca dijital insan aklını içeren ağı ele geçirmek isteyen makinelere karşı koymak için görevlendiriliyor.

Oyuna plazma ve otomatik silah olmak üzere iki adet silahla başlıyoruz. İlerledikçe düşmanlardan ve haritanın belirli kısımlarından topladığımız kazanım puanları bize söz konusu silahları geliştirme olanağı tanıyor. Plazma silahının şok alanı oluşturarak düşmanlara zarar vermesi, elektrik akımı göndermesi gibi çeşitli özelliklerde kullanabiliyoruz. Aynı şekilde otomatik silahı bir pompalı tüfek ya da roket atar gibi kullanarak siber düşmanları farklı varyasyonlarda öldürebiliyoruz. Bir önceki oyundan farklı olarak Hard Reset Redux’da, Shadow Warrior’dan alışık olduğumuz kılıç benzeri bir siber katana da kullanarak yakın dövüşlerde daha etkin mücadele edebiliyoruz.

En zevkli düşman yok etme yollarından biri ise çevredeki patlayıcı nesneleri kullanarak bize karşı nefretle doldurulmuş makineleri paramparça etmek. Hemen hemen her düşmandan can, zırh, mermi doldurmaya yarayan cisimler düşüyor. Bu da, en zor modda oynamayacağınızı düşünerek, çok fazla mermi ve can toplama derdi olmadan daha rahat ve eğlenceli bir oynanış sunuyor.

Hard Reset Redux’ın grafikleri tahmin edeceğiniz üzere ilk oyuna göre hayli gelişmiş. Fakat çok da aşırı bir farklılık beklemek doğru olmaz. Özellikle patlama efektleri gayet güzel yansıtılmış ve bunu uygun sesler ile birleştirdiğinizde gayet akıcı, rahatsız etmeyen bir oynanış sunuyor.

Özetleyecek olursak, ilk oyunu oynadıysanız Hard Reset Redux’ı oynamamak size bir şey kaybettirmez. Eğer siberpunk türüne ilginiz varsa sizi tekrardan oyunu bitirtebilecek bir içeriğe sahip olduğunu belirtmek gerekir. Diğer yandan Flying Wild Hog oyunlarını daha önce denemediyseniz Hard Reset Redux size eğlenceli ve zevkli vakit geçirtecektir. Ama çok yüksek bir beklenti içerisine girmemenizi de tavsiye ederim.

Artılar
+Zevkli oynanış
+Silah çeşitliliği
+Daha iyi grafikler

Eksiler
-Zayıf hikaye
-Bir süre sonra sıkması

İncelemenin tamamı için: http://indieturk.net/hard-reset-redux-incelemesi/
Posted June 28, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
5 people found this review helpful
3.0 hrs on record (1.5 hrs at review time)
Whalebox Studio tarafından geliştirilen Goliath, izometrik kamera açısına benzer bir açıyla dev robotları kontrol ederek düşmanlarımızla savaştığımız bir RPG olarak Mayıs ayında piyasa çıktı.

Goliath’da kendini bir anda oldukça uzak ve farklı bir bölgede yapayalnız bir şekilde kalmış ya da ışınlanmış genç bir delikanlıyı kontrol ediyoruz. Dünyanın ve kendisinin başına neler geldiğini anlamak için irtibat kurduğu arkadaşıyla yaptığı telsiz görüşmeleri doğrultusunda bir çözüm yolu aramamız gerekiyor. Bunun için de eve dönmek isteyen sevgili kahramanımız Gromov, bir şekilde ürettikten sonra kontrol edebildiğimiz Goliath isimli robotları yapabilme ve kullanabilme yeteneğine sahip. Bunun yanı sıra çevredeki ağaç, çalı, çırpı, taş gibi materyaller toplayabilir, bunlarla ileride işimize yarayacak çeşitli eşyalar üretebiliriz.

Oyunun konusu her ne kadar ne olduğunu anlayamadan bizi kıyısından içine çekmeye çalışsa da, oynanışa baktığımızda ise genel olarak gayet ilgi çekici etkenlerle süslü olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Goliath isimli bu robotları kontrol ederek karşımıza çıkan düşmanları yok etmek, çeşitli zorluklarla yüzleşmek ve bunların üstesinden gelmemiz yer yer zevkli oluyor.

Goliath olarak adlandırılan bu robotlardan ilki ağaçtan yapılmış olanlar. Belirli seviyelerde robotlarımızın farklı yetenekleri açılıyor ve bu da daha güçlü düşmanlarla yüzleşmemizi sağlıyor. Fakat Goliath türlerinin çevresel etkenlere göre de değişiklik gösterdiğini söylemek gerekiyor. Örneğin; oyunun başında ağaçtan Goliath üretebiliyoruz ve bu tür robotlar suyun içerisindeyken sağlık puanını iyileştiriyor. İlerleyen bölümlerde taştan ve metalden de Goliath yapabiliyoruz. Metal olanlar paslanma nedeniyle yağmur yağarken veya suyun içinde daha yavaş hareket ediyor. Taştan yapılanlar ise normal koşullarda daha yavaş ilerliyor; fakat sıcaklıkla birlikte hızı da buna paralel doğrultuda artıyor. Dolayısıyla farklı bölgelere uygun ve maksimum performans sağlayacak Goliath seçmemiz gerekiyor.

Oyunun dövüş sistemine gelecek olursak nispeten eğlenceli olduğunu söyleyebiliriz. Dövüş mekanikleri hususunda herhangi bir yanlışlık yok; ancak bir zamandan sonra monotonlaşıyor. Aşırı bir yetenek seçeneği sunmadığını belirtmek gerekir.

Goliath’ın grafikleri ise oldukça başarılı ve insanı içine çeken bir yapısı var. Müziklerinin de aynı ölçüde titizlikle üstünde çalışıldığını anlamak zor değil. Ne var ki kamera açısı çok değişik bir şekilde sabitlenmiş ve yolda giderken ağaç, taş gibi çeşitli objeler görüntüyü engelleyebiliyor. Bu yönünden biraz can sıkıcı bir hal alabiliyor.

Genel olarak Goliath’ın biraz daha geliştirildiği takdirde başarılı olabileceğine inanıyorum. Bazı teknik sıkıntıları olması olumsuzluğa yol açsa da oyunun vadettiği olumlu yönlerin bunlardan çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda geliştiriciler de oyunculardan aldıkları geri bildirimler sayesinde bu sorunların üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Şu aşamada her ne kadar oyunun mükemmel olmadığını ifade etsem de, bir RPG’ye göre farklı bir konseptte olması nedeniyle sizlere tavsiye edebileceğimi söyleyebilirim.

Artılar
+Grafik
+Başarılı ses ve müzik
+Konsept

Eksiler
-Kamera açısı
-Bazı teknik sorunlar

İncelemenin tamamı için: http://indieturk.net/goliath-incelemesi/
Posted June 28, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
13 people found this review helpful
1 person found this review funny
35.9 hrs on record (10.9 hrs at review time)
Early Access Review
Well, if you want me to explain this game with one word it should be just "excellent".

Overfall is a turn based game and offers huge content to players even though it is an early access game. There are so many various of quests, interactions, skills, characters... I mean whatever you want from a turn based game, it is all in Overfall!

I highly recommend this game.

pros
+good artwork and sound
+balanced gameplay
+huge content of playing
+also offers free playing
+well written and funny dialogs inside

cons
-it would take few hours to figure it out how to play and other features
-you restart when all of your characters die but you don't lose skills. so, i think some people may affect badly with that.
Posted May 14, 2016.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2 >
Showing 1-10 of 14 entries