16
Products
reviewed
601
Products
in account

Recent reviews by Bandoper

< 1  2 >
Showing 1-10 of 16 entries
7 people found this review helpful
1.3 hrs on record
Oyunu şu haliyle bu fiyata kimseye önermem. Oyun Bus ya da Train Sim gibi derin değil, kafa dağıtmalık. Grafikler böyle bir oyun için yeterli, Barcelona şehri ve atmosfer güzel. Aldığınız yolcular ile sohbet edebiliyorsunuz bazen yolda sizin dışınızda kazalar oluyor, yollar kapanıyor ve işinizi büyütüp size çalışan başka sürücüler satın alabiliyorsunuz. Fakat araç sayısı sınırlı, yolcular ile ilginç olaylar yaşanmıyor. Atıyorum sarhoş bindi, kavgacı gibi. Bu önemli değil fakat oyunu en büyük önermeme sebebim yapay zeka. Oyunda trafik kurallarına uymanız gerekiyor ama yapay zeka bazen ilerlemeyi unutuyor, yolda takılıyor. Böyle olduğu için siz kaldırıma çıkıp geçeyim, sollayayım derseniz ya ceza ödüyorsunuz ya da sizden puan kesiyor. Onun dışında update ile düzelirse, bu tarz oyunları seviyorsanız keyifli bir oyun olacaktır. Yine de şu an ki hali, yapay zeka, fiyatı düşünülünce önermem zaten az sattığı için kısa sürede indirime girecektir.
Posted April 4.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
11 people found this review helpful
1 person found this review funny
74.1 hrs on record (65.7 hrs at review time)
The only positive thing 343 Industries has done with Halo. While 343 has made its mistakes, I could play Halo 3 on PC.
Posted November 25, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
14 people found this review funny
118.7 hrs on record (117.9 hrs at review time)
Oyun güzel ama Deniz, namı diğer Bane ile tanışmama neden olduğu için eksi veriyorum, kimseye de önermiyorum.
Posted April 28, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
56 people found this review helpful
2 people found this review funny
2
10.4 hrs on record
Eğer benim gibi ağır Batman fanıysanız, takip edebildiğiniz kadar çizgi romanlarını takip ediyorsanız bile almanızı kesinlikle tavsiye etmem. Gerçekten bitsin diye oynadım. Belki sonunda muhteşem bir şey olur tüm bu saçmalıklar açıklanır diye bekledim ama ne yazık ki olmadı. Evet oyunun en iyi bölümü son bölümü fakat oynarken ya telefona baktım ya televizyon izledim. Çünkü başka türlü oynamaya katlanamadım.

Telltale zaten yıllardan beri aynı formülü ısıtıp, ısıtıp önümüze koyuyor. Fakat The Wolf Among Us ve Borderlands’ı hiç sevmeyen biri olmama rağmen Tales from the Borderlands ile yine de işlerini fena yapmıyorlar dedirtmişti. Bu oyunu oynadıktan sonra artık başka Wolf Among Us 2 dışında başka bir Telltale oyununu kolay kolay alacağımı sanmıyorum.

Öncelikle yıllardan beri aynı motor. Motor derken grafiklerin eski olmasını geçtim oyunun arayüzü iyi değil. Life is Strange’ı oynadıktan sonra bunu daha iyi anladım. Yanlış anlaşılmasın bu oyundan aman aman grafikler beklemiyorum ama 2012 yılından beri aynı görsellikte oyun çıkarıyorlar ve madem işin teknoloji kısmına kasmıyorsunuz bari yazıma, senaryoya uğraşın.

Bu oyundan oyuncular oyunun türünden gereği öyle aman aman aksiyon sahneleri beklemiyor zaten. Tek beklediğimiz iyi bir hikaye, senaryo ve karakter işlenişi fakat ne yazık ki bunu bile başaramıyor. Bundan önce çıkan Telltale’in Batman oyunu da iyi değildi fakat bu kadar kötü değildi. Bazı herkesin bildiği karakterleri, hikayeleri değiştiriyorlar fakat özellikle Batman’in ailesi ile yaptıkları değişim hoşuma gitmişti. Yine oyunda bir yerde evet Batman, araçları olmasa hiçbir şey diyordunuz öyle bir hataya düşmüşlerdi ama yine de oynarken bu kadar sıkılmamıştım. Konu az da olsa ilgimi çekmişti, ne olacak diye oynamıştım.

Bu oyun hakkında söyleyebileceğim sadece 3 iyi yan var. Birincisi ücretsiz olarak 5 tane çizgi roman veriyor. İkincisi, filmler genelde Bruce Wayne’i sadece Batman kimliğine bürünmeden geçirmek zorunda olduğu bir kimlik olarak kullanır. Fakat çizgi romanlarda Bruce kimliği ile de Batman, Batman’liğine devam eder. Filmler bunu pek bu şekilde işlemedi fakat bu oyunda Batman’in gözüken kimliği ne olursa olsun amacına Bruce Wayne olarak bile devam ettiğini işliyor. Son iyi yanıysa Joker ve Batman’in neden bu kadar ‘ayrılmaz’, ‘ezeli’ rakip olduklarını farklı bir açıdan işliyor. Evet belki biraz süründürüyor, uzatıyor ama bunu oldukça iyi başarıyor.

Oyunun kötü daha doğrusu rezalet yanlarını açıklamaya çalışırsam. Öncelikle Batman tam bir mal. Eğer hiç Batman’i bilmeyen birine bu oyunu oynatırsanız ve Batman sence nasıl bir karakter diye sorarsanız. Büyük ihtimalle işte bir sürü aleti var, iyi de dövüşüyor ama bu kadar diyecektir. Her olaya şaşırıyor, ne tepki vereceğini bilemeyen bir karakter yapmışlar. Tamam Batman uzun süredir Batman’lik yapmıyor hatta en ezeli düşmanları ile daha karşılaşmamış ama Batman’in ilk yıllarını anlatan bir sürü çizgi roman ver hiç birinde bu kadar salak hareket etmiyor. En sevdiğim karakteri böyle bir hale soktukları için gerçekten Telltale yazarlarını tebrik ediyorum. Ayrıca utanmadan sanki çok iyi bir senaryo yazmışalar gibi bazı yerlerde Killing Joke ve Arkham Asylum çizgi romanlarına gönderme yapmışlar, iyice sinir oluyorsunuz.

İkincisi yaptığınız hiçbir seçim aman aman bir şeyi değiştirmiyor. Bir karaktere oyunun başından beri iyi davranın. İsterse 10 kişiyi öldürsün ‘abi boşver senden değerli mi’ deyin yine sonunda size düşman olacağı varsa oluyor. Ya da başka bir karaktere sürekli kötü davranın yine olacağı varsa sizin yanınızda yer alıyor. İşte böyle olunca ‘o zaman ben bu oyunu niye oynuyorum’ diyorsunuz ve bunun gerçekten bir cevabı yok. Bazı arkadaşlar buna işte değişiyor bak bu bu oldu ama başkasında olmamış diyebilir. Fakat değişimler sadece görsellik olarak kalıyor. Yani makyajı farklı ama içerik olarak olaylar olacağına varıyor.


Oyunda aksiyon zaten Arkham serisi oynamış oyuncular olarak tatmin olmamız mümkün değil. Seçimler bir şeyleri değiştirmiyor o zaman senaryo ve bulmacalar nasıl diyorsanız. Onlar da rezalet. Batman’in zekasını ya da dedektifliğini göremiyoruz. Arkham serisi bundan o konuda da çok çok başarılıydı. Bulmacalar zaten basit üstüne bu bulmacaları, gizemleri Batman değil aletler kendisi çözüyor. Sizde vay be Batman bravo ha diyorsunuz. Senaryo bazı yerlerde dediğim gibi güzel bir hal alsa da. Sizi ne merak ettiriyor ne de başına bağlıyor.
Kısacası Batman hayranıysanız bile bu oyundan kesinlikle uzak durun belki son bölüme biraz internetten bakabilirsiniz ama zaten çizgi romanları takip ediyorsanız görmediğiniz bir şey görmeyeceksiniz. Sadece yıllardan beri çizgi romanlarda farklı ele alınan bir konuyu bir de bunlar farklı bir şekilde işlemiş.
Posted April 7, 2018. Last edited April 7, 2018.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
164 people found this review helpful
3 people found this review funny
45.6 hrs on record (45.6 hrs at review time)
Çıkalı çok olmasına rağmen pahalı bir fiyatı var ve iyi bir indirim görmemiş bir oyun, o yüzden bir inceleme yazmak istedim, zaten daha yeni bitirdim. Öncelikle oyunu alıp beğenmeme ihtimaliniz çok yüksek. Bunun sebebi tam bir Japon oyunu olması. Oyunun konusu baya iyi olmasına ve iyi işlemesine rağmen yan görevlerin çoğu sizi boş boş uğraştıracak cinsten. İşte git bana 5 tane şundan getir, git bunu yap tarzında. Yan görevlerin hepsi böyle olmasa bile çoğu bu tarzda. Fakat karakterimiz çok hızlı koştuğu için benim için pek sıkıntı olmadı. İyi ki yapmışım dediğim yan görevler olsa bile yapmazsanız pek bir şey kaybetmiyorsunuz artık oyunu ne kadar beğendiğinize bağlı. Aynı zamanda çok sevdiğim bir firma olmasına rağmen Platinum Games oyunlarına beni sinir eden arcade shooter tarzında bölümler koymadan duramıyor. Nier’de de bol bol böyle bölümler var.

Oyunun konusu kısaca ‘spoiler’ olmadan uzaylılar Dünya’ya saldırıyor fakat kendileri değil yaptıkları robotları kullanıyorlar. Bunlar baya basit robotlar ama milyonlarca. İnsanlar da direk Ay’a kaçıyor ve onlar da anroidleri yapıp savaşıyorlar. Konusu benim ilgimi çekmişti ve işlediği temayı çok iyi bir şekilde işliyor. Bu arada bunlar uzaylı değil mi zaten Ay’a saldırsınlar diye düşündüyseniz evet açıklanıyor merak etmeyin. İşlediği tema öyle aman aman orijinal bir tema değil. Bugüne kadar romanlarda, filmlerde yüzlerce kez gördüğümüz bir tema fakat oyun olduğundan ve uzun olduğundan dolayı çok iyi işliyor bunu ve size üstüne düşünecek argümanlar bırakıyor. Aynı zamanda bunu ‘bak, bak felsefe yaptık bak’ şeklinde sunmuyor. O yüzden ben çok iyi işlediğini düşünüyorum.

İnternette görmüşsünüzdür oyunda 26 tane son var. Böyle yazınca bir de bazı arkadaşlar işte şu sonla bitirdim bu sonla bitirdim yazmış. Sanki oyunda farklı farklı seçenekler varmış ve oyunu düzgün bitirmek istiyorsanız saatlerce aynı şeyi yapacaksınız gibi anlaşılmış olabilir. Fakat oyunda böyle bir durum yok. Oyunda sadece 5 tane gerçek son var gerisi şaka sonları. İşte kendinizi patlattınız öldünüz hemen hızlı bir credits yazıyor ve oyun bitti diyor. Yani 5’i dışında çoğu şaka sonları. Zaten oyunun yönetmeni böyle şeyleri seviyor. Oyunda bazı kapılar var ve siz bu ne zaman açılacak diye düşünüyorsunuz ama aslında o kapının açılma ihtimali yok biraz oyuncuyla dalga geçmek için koymuş.

5 tane sonun zaten bir oynayışta 3’ünü görüyorsunuz çünkü aslında bunlar bölüm sonları. Oyunda 3 ana chapter var. Fakat oyun size bunları söylemiyor. Oyunu bir kere bitirdiniz bravo bitti oyun diyor. Ama devam ederseniz aslında bitmediğini görüyorsunuz. İkinci chapter hem farklı hem aynı bölümleri içeriyor. Yanınızda olan başka karakteri oynuyorsunuz ve o hack yeteneğinden dolayı düşmanların amaçlarını, düşüncelerini görebiliyor. Ama devam ettikçe oyun size tamamen yeni bölümler sunuyor ve gördüğünüz bölümleri, olayları bir daha görmüyorsunuz.

Oyunun dövüş sistemine gelirsek ve bu bir Platinum oyunu dövüş sisteminden bahsetmemek olmaz. Dövüş sistemi çok derin bir oyun değil öyle Ninja Gaiden, Devil May Cry tarzında bir dövüş sistemi yok. Fakat ‘chip’ denilen bir sistem var. Farklı farklı yetenekleri, özellikleri geliştiren chipleri toplayarak ekliyorsunuz kendinize. Bu sayede dövüş tarzınıza göre karakteri ayarlamış oluyorsunuz. Bu chipleri eklemenin belli bir sınırı var. Bu sınırı oynayış tarzınıza göre ayarlamanız gerekiyor. Aynı zamanda bu chiplere yer ayırmak için bana ‘can barımı’ gösterme ‘haritayı gösterme’ gibi özelliklerde seçebiliyorsunuz. Örneğin oyun size zor mu geliyor hemen savunma ağırlıklı chipleri seçiyorsunuz. Ya da benim canım az olsun ama vurdum mu tam vurayım diyorsanız ona göre ayarlıyorsunuz. Kısacası farklı farklı oynanış tarzlarınıza göre karakterinizi ayarlayabiliyorsunuz. Örneğin ben canım çok olmasın, savunmam düşük olsun ama bir dodge yaptığım anda zaman dursun şeklinde ayarlardım ve oldukça da keyif aldım. Aynı zamanda özel yetenekleriniz ve bir sürü silah var. Bunları satın alabildiğiniz gibi upgrade seçeneğiniz de var.

Oyun size ilk başta open world bir oyun gibi gösteriyor kendini ama aslında pek de değil. Öyle boş boş gezerken bulacağınız ve karşılaşacağınız pek bir gizli içerik yok. Sadece düşmanları öldürerek resource ekipmanları toplayabilirsiniz. Zaten dünyası öyle inanılmaz detaylı, alın gezin diye de yapılmış bir oyun değil. Yan görevlerin hepsiniz zaten almanız için gitmeniz gereken yeri size harita üzerinde anında gösteriyor.

Oyunu yeni bitirdim ve tekrar baştan başladım. Kısacası oyunu çok beğendim bunun sebebi dövüşmesi, karşılaşmalar zevkli ve oyunda ki karakterlere çok bağlanıyorsunuz. Karakterlerin gelişimini, değişimini düzgün bir şekilde size sunuyor. O yüzden oyundaki yan görevlerin çoğu iyi olmasa ve sevmediğim arcade shooter tarzında ya da hack bölümleri olsa bile oyun beni başında tutmayı başardı.

Oyunu ilk aldığım zaman beğenmeme rağmen sıkılmıştım bunun sebebi yan görevleri hemen yapmak istememdi. Fakat oyunu alacaklara tavsiyem yan görevleri bir kere deneyin olmuyorsa bırakın. Zaten oyun dediğim gibi 3 chapter olduğundan dolayı ilerledikçe yapabilirsiniz. Örneğin bir yan görev var ama aslında o sırada aktif değil ya da seviyeniz 10 ama 40 istiyor gibi görevler var. Bunları oyun size söylemiyor o yüzden tavsiyem ana görevleri yapın ilerledikçe arada yan görevlere bakarsınız. Aynı zamanda oyunun unoffical bir patch'i var. Bunu kurmanızı tavsiye ediyorum yoksa oyun 1280x760'da çalışıyor. Ama bu patch 12 mb civarlarında ve yüklediğiniz zaman düzeliyor o yüzden dert etmenize gerek yok.
Posted February 9, 2018. Last edited February 9, 2018.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
33 people found this review helpful
5 people found this review funny
0.0 hrs on record
Fallout 4 ve DLC’leri çıkalı çok zaman oldu. Zaten herkes her şeyini biliyor artık ama sırf bu DLC beni oyundan nefret ettirdiği için kısa bir inceleme yazmak istedim. Nuka World dlc’sini kesinlikle kimseye önermiyorum. Fallout 4 iyi bir oyun olsa da bence vasat bir RPG oyunu. Gerek karakterlerin diyaloglarının saçmalığı ve anlamsızlığı olsun gerek görevlerin içeriği olsun bir RPG oyununa yakışır seviyede değildi. Eski Fallout oyunlarını geçtim New Vegas’ın bile yakınından geçen bir RPG değildi. Fakat arada az da olsa çıkan ilginç görevler olsun, mekanların detayı olsun oynatmayı başarıyordu. Açıkçası iyi bir RPG olarak beğenmesem bile genel oyun olarak iyi bir oyun olarak bulmuştum. Zaten ana oyunu 90 saat kadar oynadım.

Daha sonra Far Harbor DLC’sini aldım. Gerek konu gerek görevlerin içeriği olsun hoşuma gitmişti ve Nuka World’u ne zamandır merak ediyordum. Fallout’un zaten genelinde bu tarz olsa da Nuka World sanki komple 60’ların reklam tarzını benimsiyor gibi duruyordu. Merak ettiğim DLC’yi bu indirimlerde aldım ve şu an Fallout 4 nefret ettiğim bir oyuna dönüştü.

Öncelikle bu DLC’lerde anlamı bir görev yok ve sürekli horde modu şeklinde düşman vuruyoruz. Fallout 4 zaten aksiyon FPS tabi ki düşman vuracağız ama size vurmanız için verdiği bir amaç, ilginç bir konu yok. Görevlerin hepsi git tüm düşmanları öldür şeklinde. Peki neden öldürüyorsunuz işte çünkü orası bize lazım. Görevin içeriği bu kadar. İlginç bir konu, amaç yok. Git orayı temizle çünkü orada düşman var. Görevlerin tüm içeriği bu. İlk başta bir iki görev böyledir diye düşündüm ama görevlerin %90’ını böyle. Aşırı şekilde online oyunların horde modu gibi de düşman var. Ana oyunu 90 saat oynadım tabi ki 700 saat oynayan arkadaşlar vardır ama yani dümdüz ana hikayeyi takip etmedim, etrafı araştırdım, yan görevleri yaptım. Yani fazlaca cephane ve silahım vardı ama o kadar fazla düşman var ki 90 saat boyunca topladığım cephaneyi görevler bitirmeyi başardı. Şu ana kadar ‘aa ilginçmiş’ dediğim koca DLC’de 2 görev yaptım. Onun dışında düşmanları vurmak dışında saçma sapan git şunları topla bölümleri var. Resmen kolaya geçmek ve oyun süresini uzatmak için elinden geleni yapmışlar.
Posted December 30, 2017.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
135 people found this review helpful
4 people found this review funny
62.5 hrs on record (61.5 hrs at review time)
İncelemeye başlamadan önce AC serisini seven oyuncuların geneli ile olan düşünce farklılıklarımı anlatmak istiyorum. İncelemeyi ciddiye alıp almamaya bu şekilde karar verebilirsiniz. Unity ve Syndicate oyunlarını sevmeme rağmen seriyi ciddiye aldığım dönem benim için 3 ile birlikte bitti. Spoiler vermek istemiyorum 3'üncü oyunun sonunda olan önemli olayların etkisini devam oyunlarında pek göremedik. Ayrıca her sene bir AC çıkarmak için konunun içine ettiklerini düşünüyordum. Ubisoft konunun içine ettikten sonra oyun süresini uzatmak için 700 küsür tane toplanacak item doldurmaya başladı AC oyunlarının içine.

Konuyu kendileri de umursamamaya başladı. Black Flag oyununu oynayanlar hatırlayacaktır spoiler değil oyunun ilk 10 dakikasını anlatacağım merak etmeyin. Karakterimiz ne bir Assassin ne bir Templer ama maşallah ilk 10 dakikadan itibaren her şeyi yapabiliyor, hiçbir eğitim bir şey almadan. Bölümlerin çoğu adamı önce şu adada takip et sonra gemiye binince gemisini takip et sonra bir tur daha yeni adada takip et şeklindeydi.

3. oyundaki Connor yaşadıkların dolayı depresif bir karakterdi. Ona gelen büyük tepkilerden sonra karakterlerin hepsi her 10 Hollywood filminin 8'inde gördüğümüz espri yapan, üzerine 20 adam saldırırken bile komiklik yapabilen ciddiyetsiz karakterlere dönüşmüştü. Bu sebeplerden dolayı Origins'i merakla beklemiyordum hatta arkadaşımın çok iyi al bak demese ve ısrar etmese almayı bile düşünmüyordum.

AC oyunlarında karakterimiz çok güçlü ve dövüş sistemi basit olduğu için gizli ilerlerken biri sizi görse dert etmiyordunuz 20 adamı bile iki tuşla indirebiliyordunuz. Origins'de işin içine silahlar girmese de alevli oku olan düşmanlar bu açığı kapatıyor. Aynı zamanda level sistemine de sahip. Bu durum aynı zamanda ne kadar iyi dövüşürseniz dövüşün sizden 5-6 level yüksek karaktere karşı pek şansınız olmadığı anlamına gelse de gizli ilerlemek için sizi teşvik ediyor.

Dövüş sistemi yine basit olsa da ve karakterimiz Black Flag'de olduğu gibi bir ölüm makinesine dönüşmediği için çeşitli güzel animasyonları yok fakat AC sonuçta gizlilik oyunu olarak lanse edilen bir oyun. O yüzden mantıklı bir karar olarak gördüm ve dövüş sistemini yeterli buldum. Sınır olan 40 level olmama ve iyi ekipmanlara sahip olmama rağmen 5 düşman arasına aldığı zaman çıkamadığım çok oldu. O yüzden uzun süredir AC oyunlarında ilk defa gizli ilerlemeye dikkat etmeye başladım.

Oyunda loot sistemi var şansınıza göre sıradan düşmandan çok iyi ekipmanlar düşebiliyor, çevrede bulabiliyorsunuz ve satın alabiliyorsunuz. Fakat Syndicate'in yöntemini daha çok beğenmiştim. Paranıza göre istediğiniz ekipmanı seçebiliyor aynı zamanda görünüşünü az da olsa değiştirebiliyordunuz. Bu durum Origins'de olmadığı için hiç beğenmediğiniz ama seviyesi yüksek olan bir silah çıksa bile daha çok damage verdiği için onu kullanıyorsunuz.

Klasik Ubisoft oyunlarında olduğu gibi 700 tane toplanacak item yok uçan kitap parçası Origins’de yok. Keşfedilecek soru işaretleri var Witcher 3’de olduğu gibi fakat Witcher 3’den daha az tadında buldum. Soru işaretlerine gittiğiniz zaman düşman kampı, aslanların ini gibi yerler çıkıyor. Buraları temizlediğiniz zaman tamamlanıyor. Mekanların ilginç ve güzel olmasından dolayı beni sıkmadı. Tam sıkıyor gibi oldu yeni haritaya geçtim ve oyun farklı farklı mekanlar önüme sunduğu için sıkılmadan hepsine gidip tamamladım. Fakat temizlediğiniz düşman kampları boş kalmıyor. Alan temizlendi diyor ama bir sonra ki gelişinizde düşmanlar içinde oluyor yine. Tek farkı daha az sayıda düşman olması.

Birçok yan görev var ve yan görevler bir AC oyunundan beklemediğim kalitede. Artık sürekli şunu takip et bunu takip et görevi yok. Witcher 3 kadar olmasa da yan görevler ilginç yerlere gidebiliyor. Yapması zevkli kesinlikle sıkıcı değil.
Ubisoft’un akıllandığı düşünmeme neden olan bir oyun oldu Origins. Ubisoft genelde oyun süresini uzatmak için sizi gereksiz saçma sapan birçok yan aktivite ile uğraştırır. Örneğin Far Cry Primal tamamen crafting için ekipman toplama üstüne kurulu bir oyun. Origins’de crafting mekaniği var ve bunu görünce al işte 10 saat hayvan peşinde koşacağız dedim. Fakat hiç hayvan peşinde koşmadan crafting için gerekli olan ekipmanları toplayabiliyorsunuz. Sandıktan ve düşmanlar üstünden çıkabiliyor. Aynı zamanda bir soru işareti ya da toplanacak bir item varsa bunu uğraşmadan hemen gidip alabiliyorsunuz. Böylece sizi sıkmıyor. Origins’de gördüğünüz şeyi uğraşmadan anında alabiliyorsunuz. Oyun sizi çok uğraştırmamak için elinden geleni yapıyor. Denize atladınız diyelim, yüzüyorsunuz kayığa binmediniz. Hemen yanınıza kayıklı bir adam yaklaşıyor. Ubisoft’un yine akıllandığı düşünmeme neden olan bir yanı da oyunu doldurmak için uğraşmamaları. Bazen koca bir tarla ya da bölge de yapacak hiçbir şey olmayabiliyor.

Oyundaki kötü yanlara geçmeden önce karakterden bahsetmek istiyorum. Ana karakterimiz yukarıda bahsettiğim gibi cıvık, klişe karakterlerden biri değil. Spoiler değil çünkü fragmanlardan gösterdiler ve ilk 10 dakikasında oluyor bu olay merak etmeyin. Karakterimizin çocuğu öldürülüyor. Connor gibi dram içinde boğulan bir karakter de değil. Çocuğun ölmesinin acısını yaşıyor fakat sürekli melankolik takılmıyor. Bir amacı ve bu amacı doğrultusunda ilerliyor. Yapması gerekenlerin farkında olan bir karakter.

Oyunda olumsuz bulduğum yanların başında ne yazık ki ana görevler geliyor. Yan görevleri yaparken ve oyunun dünyasını araştırırken demek ki ana görevler çok iyi olacak diye düşündüm. Fakat ana görevler çok sıradan. Black Flag oyununda olduğu gibi şunu takip et bunu takip et bölümleri yok ama ana görevler ile yan görevleri birbirinden ayırmak çok zor. 2,3 ana görev dışında aklınızda kalacak bir ana görev yok. Aynı zamanda ana görevlerin çoğunda normalde girdiğiniz ya da ele geçirdiğiniz bir düşman üstüne girmeniz gerekiyor. Siz de iyi de ben burayı gördüm diyorsunuz.

Skyrim oynayanlar bilir gezerken gidip şu zindana bakayım dediniz içinden vampirler çıktı ve vampirlerin başını öldürdünüz daha sonra görevlerden bir tanesi vampirleri öldür çıkarsa siz zaten öldürdüm diyordunuz ve ödülünüzü alıyordunuz. Origins de durum böyle değil. Düşman üstüne girdiniz ve gizli geçit buldunuz. Gizli geçidin sizi götürdüğü yer ilginç bir yer. Siz burada kesin bir şey olmalı diyorsunuz ama yok. Çünkü oyun oradaki ilginç ya da gerekli itemi o zaman açmıyor görevi gelince açıyor. Böyle olunca aynı yerlere boşu boşuna tekrar girmiş oluyorsunuz. Fakat Skyrim de olduğu gibi bir sistem olabilirdi. O yüzden oyunu oynayacaklara tavsiyem oyunun dünyasını keşfetmeyi ve bölümleri eşit şekilde yapmaları.

Oyunun adı Origins olduğundan dolayı Assassins’lerin kuruluşuna, kökenine tanık oluyoruz. Kuruluşa giden yolu ve kuruluş anını açıkçası beğendim. Karakterlerin konuşmaları, bu kararı almaları ve arkadan giren müzik bana ‘vay be’ dedirtti. Aynı zamanda her sene çıkarmak için buldukları Helix saçmalığını da düzeltecekler gibi duruyor. Son olarak 2’inci oyundan beri adı geçen ama hakkında çok bir şey bilmediğimiz bir karakteri de oyun bize tanıtıyor diyerek seriyi sevenleri heyecanlandırayım. Gerçi ben beğenmediğim tanıtma şeklini ve karakterin tanıtılışını ama olsun, sevenler olacaktır.
Posted December 8, 2017.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
16 people found this review helpful
22.9 hrs on record
Bethesda firmasını tebrik ederek başlamak istiyorum. Her ne kadar Skyrim, Fallout gibi oyunların VR versiyonlarını update ile eklemeyerek ayrı oyun olarak satmaları, Creation Club saçmalığı yapsalar bile günümüzde artık her Single oyunun bile lootboxları varken, 30 tane DLC satarken Evil Within 2 ve Wolfenstein 2 ile lootbox saçmalığı olmayan taş gibi Single oyunları kısa süre arayla çıkardılar.

Hemen belirtmek istediğim bir diğer durumsa ilk Evil Within oyununu kesinlikle ikinci oyundan daha çok beğeniyorum. Fakat bunu çok olumsuz bir şey olarak görmeyin. Evil Within 2 kesinlikle oynanması gereken, kaliteli bir yapım ama ben ilk oyunu konusunda dolayı aşırı sevmiştim. Forumlarda konusu üzerine yapılan tartışmalara katılması, insanlar ile fikir yürütmesi çok keyifliydi. Aynı zamanda NG+ yaparsanız topladığınız yazıların içeriği değişiyordu böylece daha tekrar oynamanız için sizi teşvik ediyordu. Tabi ilk oyun hakkında birçok olumsuz yorum olması ve görmüş olmanız gayet normal. Ekranın %46’sını kaplayan letterbox vardı. Ayrıca bu letterbox tamamen oyun bozuk olduğu için konulmuş bir letterbox olduğu ortaya çıkmıştı. Örneğin Resident Evil 4’de de letterbox vardı ama mod ile kaldırabiliyordunuz ve o letterbox’ın altında data olduğunu görüyordunuz. Evil Within oyununda da kaldıran modçular çıktı ama kötü olan performans çok daha kötü oluyordu. Aynı zamanda letterbox kaldırmadan bile performans çok kötüydü, 30’a kitliydi. Bu tarz sorunları vardı. Fakat tüm bu sorunlara rağmen konusu ve anlatımı çok iyiydi. Aynı zamanda oynanışta olan sorunlar sayesinde oyun zor hale geliyordu. Bu da ekstra bir gerilim yaratıyordu. Evil Within oyuncuyu korkutmaktan daha çok germeye çalışıyor ve başarıyordu. Eğer konunun içine girerseniz gerçekten geriliyordunuz. Hatta ilk oyunu oynarken ‘şimdi Evil Within oynamayayım sonra oynarım kafam kaldırmaz şimdi’ diyordum.

İlk oyunda olabildiğine düz mekanlar olsa bile çoğu mekan ve yaratık sembolik olarak başka şeyleri temsil ediyordu. Bunların bazılarını oynarken anlasanız bile çoğu için oyun bittikten sonra açılan ve yaratıklar hakkında bilgi veren yazıları okumanız gerekiyordu. Fakat ikinci oyunda ne yazık ki mekanlar o kadar etkileyici değil ve düz. Demek istediğim ilk oyunda etrafta sadece 2 bölümde mankenler görüyordunuz. Bu mankenlerin neyi temsil ettiği, orada durma amacı oyunda ilerledikçe belli oluyordu. Fakat ikinci oyunda spoiler olacağını düşünmüyorum fragmanlarda gözüküyor; fotoğraf çeken düşman var hoppa mekanın üstüne dev bir objektif koyarım demişler. Yine etkileyici ve birçok oyunda göremeyeceğiniz şeyler ama ilk oyun kadar ne mekan ne yaratık olarak üstüne düşünmenize gerek olan bir oyun değil. Oyunu bitirdiğiniz zaman 1-2 şey dışında her şeyi anlıyorsunuz, olabildiğine açık, anlaşılır bir oyun.

Evil Within 2’yi ilk oyun kadar gerilimli bir oyun değil. Eğer etrafı inceliyorsanız ve mümkün oldukça stealth ile ilerliyorsanız. Her türlü kurşun ve ekipmanınız elinizde bol bol olacak. Ben açıkçası çok az öldüm oyunda. Çünkü elimde topladıklarım hariç her an medic üretebileceğim ekipmanlarım vardı. İlk oyunda kurşun ve medic sayısı çok daha azdı ve sizi her türlü silahı kullandırmaya zorluyordu. İlk oyunda çıkan bazı düşmanları da öldürmek için belli şartları yerine getirmeniz gerekiyordu. Öyle bam bam vurup inmiyordu bazı yaratıklar. Fakat ilk oyunda her düşmanı aksiyon oyunu gibi sıka sıka öldürmeniz mümkün. Tüm bunları düşününce oyunda bir kere anca gerilmişimdir. İlk oyunu bitirdiğim zaman bir süre NG+’a başlamamıştım çünkü konusu ve üzerinde düşünmek istemiştim. Gerek atmosferi gerek konusu olsun baya oyuncuyu yoran bir oyundu. Hatta bir süre Lego Batman 3 oynamıştım, Evil Within’i atlatmak için ama ne yazık ki 2. Oyunda böyle bir durum yaşamıyorsunuz.

İkinci oyunun övmem gereken yerlerine gelirsem, oyunun villainları çok iyi. Tek bir ana villain yerine birbirlerini tanıyan villainler kullanmalarını beğendim. Bu villain’lerin hikayelerini, aslında ne olduklarını okumakta zevkli olmuş. Fakat hiç biri ilk oyunun kötü adamı Ruvik gibi değil. İlk oyunu bitirdikten sonra Ruvik’e hak verme ihtimaliniz hatta acımanız bile mümkündü ama bu oyunda öyle bir şey yok ne yazık ki.

Açık dünya dengesini çok iyi tutturmuşlar. İlk başta korkmuştum açık dünya kısmını görünce. Oyunun atmosferini bozar ve sonuçta kızını kurtarmaya çalışan bir babayı oynuyoruz. Yan görevler ile uğraşmak saçma olabilir diye ama oyun hemen dengesini buluyor ilerleyen bölümlerde. Yan görevleri de herkese yapmasını öneririm. Konuyla ilgili çok önemli bilgileri yan görevlerde alıyorsunuz ve yaptığınıza değen yan görevlere sahip.

Bir diğer övmem gereken yanıysa, yaratıkların animasyonları çok başarılı. Sürekli kafalarını çeviriyorlar, dengesiz bir şekilde hareket ediyorlar. Böyle olunca alışana kadar stealth yapmak için arkasından gizlice yaklaşacağım zamanı ayarlamakta ilk başlarda baya zorlandım.

İkinci oyun hakkında söylemek istediğim en olumsuz yansa ilk oyunda o kadar üstüne düşündüğümüz, açıkta bırakılan neredeyse hiçbir kısmı açıklamıyor. Oyun boyunca hatta son sahnede bile olsa görmeyi beklediğim karakterleri, açıklamaları bir türlü bulamadım. Artık ilk oyunda yaptıkları gibi DLC’lere mi sakladılar bilmiyorum ama bari ufak da olsa gösterselerdi diye bekledim durdum.

Son olarak eğer Evil Within 2’yi oynamayı düşünüyorsanız kesinlikle ilk oyunu ve DLC’lerini oynayın. DLC’leri ekstra içerik olarak görmeyin. Oyunun konusu hakkında kesinlikle bilinmesi gereken kısımlar DLC’de açıklanıyor.
Posted November 3, 2017.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
28 people found this review helpful
40.0 hrs on record (18.2 hrs at review time)
The New Order'ı çok beğenmiş biri olarak ikinci oyunu merakla bekliyordum. Araya The Old Blood sıkıştırmış olsalar bile çok ara bir oyundu ve The New Order'ın kalite olarak yanından geçemeyen bir oyundu.

Öncelikle karakterden bahsetmek istiyorum. Eski Wolfenstein oyunlarını oynamış biri olarak B.J. Blazkowicz'i hemen yıllardır tanıdığım bir karakter gibi benimsemiştim. Eski oyunlardaki o sarı saçlı, az pikselli karakter günümüze anca bu kadar iyi tekrar tasarlanabilir. The New Order'da o melankolik havası, kendi içinde olan diyaloglar çok başarılıydı. Yaşadıklarını da düşününce ne çok üzgün ne çok mutlu bir karakter havası vardı. İkinci oyunda da bunu başarılı bir şekilde koruyor. Yine karakterin kendisiyle olan konuşmaları çok başarılı. Bu konuşmaları dinlerken 'dağ gibi adamsın ama ne çektin be' diyorsunuz. Aynı zamanda bu oyunda az da olsa karakterin çocukluğuna, hayatına tanık oluyoruz ve bu sahneler gerçekten etkileyici. Bu sahneleri izleyince karakterin neden deli gibi kas yaptığı ve askere katıldığı bir nebze açıklanıyor.

Oyun sizi çok uzatmadan hemen bildiğiniz eski karakterler ile bir araya getiriyor. The New Order'ı çok beğenmiş biri olarak bu karakterleri görmek beni mutlu etti. Oyun çıkmadan önce yayınlanan fragmanlarda espri, komedi unsuru çok ön plandaydı ve bu beni rahatsız etmişti. İlk oyunda da çok ilginç, uçta karakterler vardı ama neredeyse yayınladıkları videoların hepsinde komedi unsuru üstünde duruyor gibiydi. Fakat oyunu oynayınca gördüm ki ortada böyle bir durum yok. Komedi çok ön planda değil ve ayrı ayrı başka yerlerde görseniz bu nasıl karakter diyeceğiniz karakterler oyunun ortamı içinde size öyle dedirtmiyor. Karakterlerin hepsi Tarantino ve Cohen kardeşlerin filmlerinden çıkmış gibi. Güncel bir örnek vermek gerekirse Fargo dizisiniz örnek verebilirim. Fargo dizisinde de karakterlerin hepsi çok uçta özellikleri olan karakterler ama dizinin ne kadar başarılı olduğunu belirtmeye gerek yok diye düşünüyorum.

Orijinal Wolfenstein bildiğiniz gibi zombiler ve mumyalar ile dolu fantastik bir oyundu. The New Order ise daha çok bilimsel yaklaşmayı tercih ediyordu. Çok ileri bilimdi oyun içinde olanlar ama sonuçta bilimsel açıklamalar getirmeye çalışıyorlardı çok uğraşmadan da olsa. İkinci oyun bunu biraz daha zorluyor ama dediğim gibi oyunun atmosferi sayesinde ben bu durumu hiç garipsemedim.

Yine ilk oyunda olduğu gibi Perk sistemi ve Dual Wield var. İlk oyundan farklı olarak Perk'ler size yeni yetenek açmıyor olan yetenekleriniz geliştiriyor. Aynı zamanda iki farklı silahı dual wield yapabiliyorsunuz. Bir elde taramalı bir elde pistol olabiliyor. Burada benim beğenmediğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. Karakter ve oynanış çok hızlı olmasına rağmen silah değiştirmek çok yavaş. İlerde açılır, değişir diye bekledim ama olmadı. Sanırım farklı silahları iki elde taşıyabildiğiniz için böyle bir sistem tercih etmişle biraz taktiksellik katmak amacıyla ama bunu hiç beğenmedim. Zor mod ile oynuyorsunuz çatışırken silah değiştireyim demek biraz ölmenizi garantiliyor.

Zorluk demişken The New Order kolay bir oyundu. En zoru seçtiğimde bile aman aman zorlanmamıştım. İkinci oyunsa baya zor. Sırf çatışma içine gireyim, düşmanları yumruklayayım diyorsanız ilk başta normal zorluk seçeneğini seçmeniz daha mantıklı olabilir. Oyunda zor olan bir diğer şeyse toplanacak itemlar. Çok olduğu için demiyorum ama gerçekten oyunu tasarlarken nereye koysak bulamazlar diye konulmuş itemlar var. Bu itemların bulmasının zorluğu hem konulan yer ile alakalı hem de öyle çok parlamıyor size belli etmiyor. Haritada gösterdiği halde fark edemediğim toplanacak itemlar oldu. Her yere bakmama, en azından öyle sanmama rağmen %80 oranında anca toplayabildim. Sırf meraktan nereye koyduklarını görmek adına videolara baktım. O konulan yere koymuş olacaklarını inanın tahmin etmezsiniz. Her şeyi toplamaya çalışan arkadaşlara şimdiden kolay gelsin.

Oyunda görevlere gitmeden denizaltınızda takılıyorsunuz. Bu denizaltını Mass Effect 3'deki uzay gemisi gibi düşünebilirsiniz. Hem içinde yan görevler çıkabiliyor hem de diğer karakterler sizle konuşup, Nazi öldürmeye gitmişken benim için şuna da bakıver diyebiliyor. Tavsiyem her görev bittiğinde denizaltında gezmek için vakit ayırın. Karakterlerin birbiriyle konuşmaları da oldukça komik ve garip olabiliyor.

Oyunda gittiğiniz her yere tekrar gidebiliyorsunuz. Bu seçimi denizaltında bulunana warmap ile yapıyorsunuz. Toplayacakları toplamak ya da tekrar aksiyona gireyim diye oyun bittikten sonra bile warmap'ı kullanabilirsiniz. Zaten oyunda Oberkommando avlamak adında yan görevler var. Her ne kadar bu görevleri ana oyun içinde yapsanız bile oyun bittikten sonraya 3-5 tane kalıyor ve oyun bittikten sonra bazı karakterler size yan görev veriyor. Yani tahminen 3-4 saat daha oyalanabilirsiniz oyunu bitirdikten sonra bile.

Oyunun hikaye anlatımı yine çok iyi. Çok iyi derken yanlış anlaşılmasın sonuçta Nazi avlıyorsunuz ve aman aman bir konusu yok ama The New Order'da olduğu gibi karakterler ve hikayenin işlenişi bakımından merakla ne olacak diye bekliyorsunuz. Zaten sinematikler yine çok başarılı, her sinematik başladığında pür dikkat izledim ve yeterli sayıda, uzunlukta olmasına rağmen daha çok sinematik olmasını isterdim.

Oyuna eklenen bir diğer yeni özellik artık kullanabileceğiniz yetenekleriniz var. Tabi ki Prey, Dishonored tarzında güçler beklemeyin, oldukça basit güçler ama oynanışı çok daha zevkli hale getiriyor. En ufak deliklere, yerlere girebildiğiniz bir yeteneğiniz var. Hem farklı rotalar keşfetmenizi sağlıyor hem de en dar yerlere girip düşmanları avlayabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra koşup düşmana çarpıp öldürebileceğiniz ya da dengesini bozabileceğiniz bir yetenek ile son olarak bir anda sizi yukarıya çıkartan bir aparata sahipsiniz. Düşmanların yapay zekası da başarılı. Sizi nereye giderseniz gidin vuramıyorlar. Bir düşman grubu içinde bir anda girip kendimi yukarıya çıkarttığım zaman ne oluyor diye bir an şaşırıyorlar. İlk başta bu 3 yetenek arasında seçim yapmanızı istiyor ama daha sonra oyun sırasında bunları bulabiliyorsunuz.

Son olarak oyunun Steam sayfasına baktığım zaman 'Karışık' olarak değerlendirirdiğini gördüm. Ben çok başarılı bir oyun bulduğum için baya şaşırdım. Daha sonra baktığımda bunun iki sebebi olduğunu gördüm. Birincisi PC'de sorun yaşayan birçok oyuncu var. Ben bir sorun bile yaşamadım ama sistemden sisteme değişiklik gösteriyor olabilir Hiç bug da yaşamadım oyun sırasında. İkinci nedense biraz karışık ve Amerika'ya özgü bir durum. Eğer yabancı medyayı takip ediyorsunuz Amerika bu sıralar baya karışık gerek Trump yüzünden gerek ve bundan dolayı yaşanan ırkçılık ve seksizim üzerine olan tartışmalardan dolayı. The New Colossus'un reklamları This is not my America sloganı ile yürütülüyordu. Yani Naziler üzerinden biz olan güncel olaylara da laf atacağız sinyalleri veriyordu. Oyun bunu çok yoğun ve kör göze parmak şeklinde yapmasa da yapıyor. Biliyorsunuz bizim ülkemizde de olan kadınlar, bebeklerini her yerde emzirebilir mi gibi tartışmalar var. Buna bile çok üstünde durmasa da ufak bir gönderme yapıyor oyun. Veya dağ gibi erkek karakterlere kadın karakterler ayar verebiliyor. Bunlar oldukça normal şeyler olsa da bazı oyuncular kendi fikirleri ve hayat görüşlerinden dolayı bu tarz şeylerden rahatsız olmuşlar. Bunu oldukça gereksiz ve saçma buluyorum ama görünce belirtmek istedim.

The New Order'ı beğendiyseniz kesinlikle alın derim, en zorun bir altı zorluk ayarlarında 16 saat gibi bir sürede bitirdim. Oyun bittikten sonra yine 3-4 saat sizi oyalayabilir. İlk oyunda olduğu gibi başında bir seçim yapıyorsunuz ve çok önemli bir seçim olmasa da en azından oynanışı değiştiren bir seçim değil sırf bu neyi değiştirmiş ya da tekrar aksiyona dalayım diye tekrar oynayabilirsiniz.
Posted October 30, 2017. Last edited October 30, 2017.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
91 people found this review helpful
2 people found this review funny
2
51.8 hrs on record (49.7 hrs at review time)
Oyunu baya bir oynadım, yapılacak her aktiviteyi tamamladım, her şeyi topladım. Şimdi gerçek sonu görmek için grind yapma kısmındayım. Oyunda kasaları almak zorunda değilsiniz evet ama alsanız hayatınız oldukça kolaylaşıyor ve saatlerce süren anlamsız grind yapmak zorunda kalmıyorsunuz. Oyun da şöyle bir durum var orclarınızı dövüşlere yollayarak seviye atlatabiliyorsunuz. Ya da elinizde 20 level orc mu var gönderin en iyilerin dövüştüğü, dövüş alanına ölünce gidin yeni yüksek seviye orc’u alın. Böyle deyince basit geldiğine eminim ama basit değil. Kendi seviyenizin üstüne olan orcları alamıyorsunuz ve ele geçirdiğiniz orclar sizin seviyeniz üstüne çıkamıyor. Bu demek oluyor ki daha güçlü orc almak için kendi seviyenizi yükseltmeniz lazım ve bu çok uzun bir uğraş. Hikaye görevleri dışında yaptığınız aktivitelerden kaptanları öldürmek gibi çok az xp puanı alıyorsunuz.

Size şöyle anlatayım;

Her şeyi topladım, yan görevleri yaptım 45 level’e geldim. Aşağı yukarı 46 level’e çıkmam 1.30 saatimi aldı diyebilirim. Çünkü yapacak tek aktivite nemesis görevleri kalıyor ve bunlar da oldukça az xp puanı veriyor. Ben bu fırsatı kaçırdım artık yapacak görev kalmadı fakat oyunun başında olan ya da her görevi yapmamış arkadaşlara tavsiyem oyun size satın alın diye 2 gold lootbox veriyor. Bunlardan çıkan boost’ları kullanın ve direk görevlere koşun. Güçlü orc ne işe yarıyor derseniz. Oyunun son kısmında Sauron sizden ele geçirdiğiniz kaleleri almaya çalışıyor. İlk başta 30-40 level orclar ile saldırıyor daha sonra bu 50-60’lara kadar çıkıyor. Dediğim gibi ben sırf konuyu takip etmedim her şeyi yaptım 45 level’e anca ulaştım. Level atlamanın da ortada ana görev kalmayınca zor olduğunu anlatmıştım. Yapacağınız grind’i siz düşünün artık.

Buna cevap olarak ben Shadow of Mordor’u zaten 300 saat oynadım o yüzden sorun yok diyebilirsiniz. Zaten 300 saat oynayacaksanız sorun yok fakat ben hikaye odaklı oyunları severim ve hikaye bittikten sonra yan görevlerde bittiyse Nemesis sistemi içinde orc avlamak hoşuma gitmiyor. Zaten oyunun sonuna gelene kadar Nemesis sistemi içindeyiz, orc avlıyoruz bir de oyunun sonunu görmek için beni buna mecbur bırakması baya sinirlerimi bozdu. Eminin Nemesis sistemi içinde işte milleti birbirini düşürmekten, farklı şeyler denemekten hoşlananlar vardır fakat dediğim gibi işte nereye kadar 1 level atlamak ile baya uzun bir uğraşa dönüyor, tüm ana görevler tamamlandıktan sonra.

Oyunun gerçek sonunu şu an göremedim fakat hikaye nasıl derseniz. Oyunun sonuna kadar olan tüm hikaye görevleri oldukça vasat. Sürekli birilerini takip ederek başlıyorsunuz ve gayet sıradan kurtarma, captain öldürme gibi zaten oyun içinde sürekli yaptığınız aktiviteleri sadece araya 2 sinematik sokarak ana görev olarak sunuyor. Aynı şeyleri yapmak beni sıkmayabilirdi örneğin Tomb Raider ile Rise of the Tomb Raider’ı düşünün. Oynayanlar bilecektir iki oyunun gidişatı birebir aynı. Fakat mekanlar çok güzel, iyi karakterler var oyundan zevk alıyorsunuz. Shadow of War için aynısı geçerli değil ne yazık ki. Çünkü tüm mekanlar birbirine benziyor ve hiçbirinde aman aman detay yok. Oyunun haritalarını farklı farklı alanlara bölmüşler. Tek büyük bir harita olsa daha etkileyici olurdu ama böyle bir yol izlemişler.

Bu farklı haritalar arasında fast travel yapıyorsunuz. Biri yeşillikli biri ateşli yerler var ama hiç detaylı değil ve birbirinin aynısı gibi duruyor. O yüzden ben oyunun haritasını açmadan hangi haritadayım anlamadım. Hiç etkileyici bir harita veya mekan yok ne yazık ki oyun içinde. Durum böyle olunca sürekli orc kesmek de daha çabuk sıkmaya başladı.
Oyunun öveceğim ve beğendiğim yerleri hep Shadow of Mordor oyunundan kalma. Nemesis sisteminde aman aman büyük değişikler görmedim. Yine birbirinden farklı bir sürü orc var. Savaşmaya hangi yaratık üstünde geldiğiniz göre diyaloglar değişiyor. Orc’un birini sürekli kesip durdum ve parçalarını birleştirmiş The Machine olarak gelmiş. Ya da biri sürekli beni yenip öldürmüyor, dalga geçip gidiyordu ve ona göre diyaloglar kuruyordu. Bunlar güzel detaylar ama bunların hepsini ilk oyunda gördük. En gelişmiş yanı olarak örnek verebileceğim peşinizde sizi avlamaya çalışan orclar oluyor. Bunlar en beklenmedik anda çıkabiliyor ve bu sayede güzel anlar yaşayabiliyorsunuz. Etrafına zehir saçan bir orc vardı. Bir kere dövüştük yendim ve bambaşka bir yerde, saatler sonra kamp içinde fıçıları zehirlemiş köşede orcların içip, ölmesini bekliyordum. Tam o sırada karşıma çıkıp sen kim zehirlemek kim o benim işim diye çıkıp tüm planları mahvetti.

Herkesin merak ettiği ve en büyük yenilik olan kale ele geçirmeye gelirsek. Videolarda olduğu gibi epik anlar yaşamıyorsunuz. Kalenin Warchief’leri ve OverLord’u var. Bunların ister korumalarını indirin, kendi tarafınıza katın yani zaten ilk oyunda yaptığını şeyleri yapın ve kaleyi ele geçirmek için oyun içi para ile geliştirmeler yapın. Savaş başladığı zaman online oyunlarda olan ‘Capture the Flag’ modu gibi alanları ele geçirip, en son olarak Overlord’u yenin. Bunları yapmak keyifli fakat ne yazık ki öyle aman aman değil. Benim ilk başta yaptığım gibi teknoloji gelişti, filmlerde olduğu gibi destansı savaş ortamı olur diye düşünmeyin.

Oyunun açık dünyası geliştirirken sanırım ne koysak ne koysak oyun süresini uzatsak diye düşünmüşler ve bunun için en kötü örnek olan Assassin's Creed serisini örnek almışlar. Oyunda toplanacak bir sürü item ve bu itemleri bulmak için önce kuleyi ele geçirip, kuleden bir de yerlerini işaretlemeniz gerekiyor. Toplanacak itemleri aslında beğendim çünkü üşenmeyip uzun uzun seslendirme ile açıklama yapmışlar. Eğer evreni seviyorsanız, keyif alacaksınızdır. Bir de bazen tek bir oyun içi karakter seslendirdiği için bazı yerlerde işe bu ne tam olarak bilmiyorum diyor. Siz bu anlarda ‘ben biliyorum’ triplerine giriyorsunuz. Fakat yok Shelob’un anıları yok yıkılacak kuleler derken akıllarına gelen her şeyi doldurmuşlar. Zaten haritalar ayrı olduğu için önceki haritada yaptığınız her şeye hop yeni haritada ilk baştan başlıyorsunuz. Son olarak o kadar Shelob’un anılarını topladım sonunda bak harika video var izlenimi verdi, toplamasam da olurmuş. Bari o kadar toplattırdın değecek bir şey gösterseydin.

Oyunu geliştiren ekip bu oyun için Fan-fiction demişti o yüzden yok kitaplara burada uymuyor, şurada uymuyor demenin pek bir anlamı yok ama karakterin bu kadar güçlenmesine hiç gerek yoktu. Karakteriniz aşırı güçlü oluyor ve bir süre sonra yani bu adam demek ki kitapların geçtiği zamanda olsa hiç dert etmeye, uğraş gerek kalmazdı diyorsunuz.

Son olarak oyunu tavsiye eder miyim evet. Fakat iyi hikaye görevleri ve Shadow of Mordor üstüne konulmuş büyük yenilikler beklemeyin.
Posted October 20, 2017.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2 >
Showing 1-10 of 16 entries